Kadın ve Aile: Öncelikle davetimizi kabul ederek bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz hocam. Söyleşimize başlarken Kadın ve aile okurları için kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Ş. Taşkaya: Hayırlı günler diliyorum. İsmim Şemsettin Taşkaya. Sivil Savunma Derneği, kısa adıyla SİSAD başkanlığını yürütüyorum. Ankara’da ikamet ediyorum. Evli ve 3 çocuk babasıyım.
Kadın ve Aile: Çok teşekkür ediyoruz hocam. Sivil savunma ile ilgili bir STK’da hizmet veriyorsunuz. Biz de kıymetli tecrübelerinizden istifade etmek istiyoruz ve bugün sizinle afetlerle birlikte yaşama becerisi kazanmak hakkında konuşmak istiyoruz. Yakın geçmişimizde sık sık afet gerçeği ile yüzleştik. Bildiğimiz kadarıyla bu afetlerin oluşumunu önlemek engellemek mümkün değil. Dolayısıyla bunlarla bir arada yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Sizden öncelikle şunu öğrenmek istiyoruz: Afetlerden kaynaklanan zararları en aza indirebilmek için neler yapmamız gerekir? Ya da böyle bir şey mümkün mü?
Ş. Taşkaya: Evet, sizin de dediğiniz gibi afetlerin oluşumuna engel olamayız ama zararlarını azaltmak, en az seviyede zarar görebilirliğimizi sağlamak mümkün. Ülkemiz bir deprem ülkesi, afet ülkesi. Afet deyince sadece deprem değil, sel, heyelan, yangın, kuraklık gibi şeyleri de ifade ediyoruz. Afet bazen insan eliyle de olabiliyor. Endüstriyel kazalar, trafik kazaları, büyük kazalar, -Allah korusun.- çevre ülkelerde var olan savaşların sebep olduğu, insan göçleri, hastalıklar gibi veya meteorolojik olabilir.
Birçok doğal afet var. Bunlar insanoğlunun karşısında duramayacağı çok büyük güçler. Enerjinin açığa çıktığı, bazen kayaların, toprakların, bazen selin, suyun, karın sürüklendiği, karşısında durmanın imkansız olduğu güçlerdir. Oluşmasına engel olamayız; fakat öncesinde alacağınız eğitimlerle afetin bize vereceği zararı minimum seviyede tutarız. Biz buna risk yönetimi diyoruz. Bir afet, bir tehlike olma ihtimali her zaman varır ve bize zarar verebilir. Bu bir risktir. Biz bu tehlike ile karşılaşmadan önce alacağımız eğitimle ve tedbirlerle neler yapabiliriz? Bu da risk yönetiminin bir parçasıdır.
Mesela ülkemizde bazen sel felaket oluyor, bazen kuraklık felaket oluyor. Kuraklık için baraj ve göletler yapılır. Modern sulama sistemleri gibi suyun fazla israf edilmediği yöntemler kullanılır. Ayrıca ev ve işlerimizde israfı önleyerek su kayıp kaçaklarını önleyerek tedbir alırız. Suyu daha idareli kullanabiliriz. İsraf derken sadece suyu boşa akıtmak aklımıza gelmesin. Gereksiz yere satın alacağımız, kullanacağımız bir tekstil ürünü veya ayakkabı veya endüstriyel hazırlanmış gıdalar; bunlar çok fazla çevreye zarar veren ve su tüketimi gerektiren ürünler. Gereksiz alışveriş ve tüketimden de kaçınarak, bu şekilde israfı önleyerek de kuraklıkla mücadele edebiliriz. Sel için yine barajlar yapılır. Setler yapılır, dere yatağından uzak bölgelerde yerleşim sağlayarak sel felaketinin etkisinden uzaklaşmış ve korunmuş oluruz. Fay hattından uzak yerleşim yerleri kurarak zemin etüdü iyi sağlanarak sağlam bölgelerde yerleşimler yaparak, yaptığımız yapıları tekniğine uygun olarak inşa ettiğimizde afetleri önleyemezsek de meydana gelecek zararları minimum seviyede tutmuş olabiliriz.
Her şeyden önce insanlarımızın tüm afetlere karşı eğitimini sağladığımızda, afet farkındalığını oluşturduğumuzda toplumumuzun, şehirlerimizin zarar görme ihtimalini azaltmış oluruz.
Modern anlamda afet yönetimi eskiden şu düşünülürdü, bir afet olduğunda arama kurtarma ekipleri ilk yardım, ambulans, vinçler gider arama kurtarma yapar, enkazı kaldırır, arkasına yardımlarda bulunur ve yeniden imara girişir. Bu aslında hastalık geldikten sonra tedavi yöntemine benziyor. Modern anlamda koruyucu hekimliğin vücudu hasta olmadan korumaya çalışması gibi bizler de afetlerde olmadan önceki dönemi doğru yöneterek zarar görme ihtimalini azaltırız. Asıl risk yönetimi bu.
Bireyleri hazırlayarak bilinçli haline getiririz ve bunlar bizim afetlerden zarar görebilirliğimizi hep birlikte azaltmış olur.
Bir de bu zarar görebilirliğimizi azaltmak için yapısal ve yapısal olmayan riskler var. Mesela 1999 depreminde insanların yaralanmaların yaklaşık yüzde ellisi, ölümlerin yüzde üçü yapısal olmayan risklerden oluyor. Nedir bu yapısal olmayan risk? Ev içerisinde kırılacak devrilecek malzemeleri sabitlediğinizde, mesela yatağımızı pencerenin önüne koymadığımızda patlama durumunda, deprem durumunda cam parçalandığında bize zarar vermez. Veya gardırop devrildiğinde üzerimize düşmeyecek şekilde ya sabitlenir ya yeri değiştirilir gibi. Bu basit ve komplike tedbirler bireysel de olur, yerel yönetimlerle eliyle de olur.
Kadın ve Aile: Hocam risk yönetiminden ve afet farkındalığından bahsettiniz. Bu kavramları biraz daha açmak faydalı olacaktır. Risk yönetiminin ilk basamağı bulunduğumuz bölgeyi, yaşadığımız çevreyi biraz daha iyi analiz etmek ve dolayısıyla orada karşılaşabileceğimiz şeylerin farkında olmak mıdır?
Ş. Taşkaya: Kesinlikle değindiğiniz gibi. Şimdi bir olay olur. İşte mobilya bir şey yanmıştır veya kaza olmuştur. Basit bir trafik kazası, basit bireylerin oluşturduğu bir kaza. Buna biz olay deriz. Diyelim ki kazaya konu olan yakıt tankıır, kimyasal bir şeydir veya nükleer bir kaza olmuştur. Yani trafik kazasında taşınan nükleer bir malzemedir, çok zehirli bir gazdır, biyolojik bir maddedir. Olay biraz daha büyüdüyse buna acil durum veya afet deriz. Bunları neye göre karar veriyoruz?
Afet herhangi bir tehlikenin canımıza, malımıza, çevremize, ekonomiye ve kültürel varlıklar üzerinde meydana getirdiği kötü etkilerle baş etmeye, yerel imkanlarla imkanların yetmediği durumlardır. Mesela deprem olmuştur, sel olmuştur. Büyük endüstriyel kaza olmuştur bu gibi durumlarda. Yerel belediye, itfaiye, sağlık kuruluşları başarılı olamaz. Mücadele etmeye, çevre illerden destek veya ülke geneli veya son bu Kahramanmaraş merkezli depremde olduğu gibi uluslararası yardım çağrısında bulundu. Devlet 4. seviyede yardım çağırmıştı. Bu büyük bir afettir. Yani yerel imkanlarla baş edemediğimiz, hayatın akışının bozulduğu duruma afet diyoruz. Acil durumla yerel imkanlarla baş edilebilmiştir. Örneğin yerel itfaiye tarafından söndürülen bir ev yangını acil durumdur. Veya iş yerlerinde meydana gelen bir kaza acil durumdur. Bunlar yerel imkanlarla baş edilebilir.
Bizler insanımıza bu afet farkındalık eğitimini veriyoruz. Bu eğitim hem önceliyoruz, hem önemsiyoruz. Çünkü oluşabilecek bir tehlikenin farkında olan birey kendisini ona göre hazırlar. Alması gereken teorik uygulamalı eğitimleri alır. İhtiyaç duyacağı malzemeyi hazırlar. Bir acil durumda, afet durumunda nasıl davranacağını bilir. Bu kişilere biz afete dirençli bireyler diyoruz.
Afete dirençli bireyler doğru davranış sergileyebilir. Çok fazla yardıma muhtaç duruma düşmeden kendi ayaklarından üzerinde durabilir.
Afet esnasında doğru davranış sergileyip sonrasında da yaraların daha çabuk sarılarak toplumun yeniden eski düzenine kavuşmasına yardımcı olur.Afete dirençli bireylerin oluşturduğu toplumlar da tabii ki afete dirençli toplum olacaktır. Bu bilinçli insanların yerel yönetimlerden, otoritelerden istedikleri doğrultusunda afete dirençli şehirler meydana gelir. Çünkü bilinçli bireyler evini seçerken, evini yaparken, evini alırken veya iş yerini kurarken, ibadethanesini veya okulunu kurarken bilinçli yerler seçilmesini isteyecektir. Bunların hepsi afette mücadelenin temelini oluşturmakta.
Kadın ve Aile: Biz birey bazında neler yapabiliriz diye düşündüğümüzde hangi eğitimleri almalıyız, hangi becerileri kazanmamız uygun olur?
Ş. Taşkaya: Az önce söylediğim afet farkındalık eğitimi ile başlamalıyız, işin temeli burasıdır. Evet, insanlarımız mutlaka bulundukları bölgede ne tür tehlike var bunu analiz etmeli. Deprem bir tehlikedir. Sel, çığ iklime göre; mesela Karadeniz Bölgesi’nde sel çok fazla oluyor. Batı Akdeniz bölgesinde, özellikle Antalya’da, Serik bölgesinde her yıl sel afetini duyarız, tarım arazileri zarar görür. Güneydoğu Bölgesi’nde çığ felaketi olur.
Afet farkındalık eğitimini alarak insanlarımız önce bulundukları bölgeyi bir araştırıyor. Benim bulunduğum bölgede ne var? Ülkemizde birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü derecede deprem fay hatları var. Bulunduğumuz bölge deprem hattında mı, sel bölgesinde mi, çığ bölgesinde mi? Öncelikle tehlikeyi analiz ederek farkındalığını arttrıyor.
Bu bilgileri nasıl elde edebiliriz? Resmi kaynaklar aracılığıyla. Mesela AFAD’ın sitesi olabilir. Üniversitelerin yayınları üzerinden veya bölgemizde yaşamış olan büyükler yaşlılardan duyacağımız bilgilerle. Çünkü mesela sel yatağını sürekli kontrol eder, dere yatağını terk etmez, 5 yıl 10 yıl olmaz, 50 yıl sonra o dere yatağında mutlaka bir daha sel yaşanacaktır. Biz bunları büyüklerden aldığımız bilgilerle, onların tecrübesiyle öğrenebiliriz. Ve buna göre -tabiri caizse- gardımızı alırız.
Afet farkındalık eğitimi alan insanlardan liderlik. Iletişim Çünkü bir afet durumunda iletişim kesilecek, ulaşım kesilecek, altyapı çökecek, haberleşme çökecek. Mutlaka telsiz edinmeli, haberleşme alternatiflerini, ulaşım alternatiflerini bilmeliyiz. Panik olmadan çevremizde yardıma ihtiyacı olacak insanları organize ederek, bu konuda eğitim almış bireyleri de öne çıkararak, hemen yerel afet gönüllülerini toparlayarak yaraları sarabilmeli.
Tehlike avı yapmalı. Afet gelmeden önce afet farkındalık eğitimi alan kişiler tehlike avı yapabiliyor. Bulunduğu bölgede hangi risk var? Aile afet planı oluşturabiliyor. Az önce söylediğim gibi iletişim koptu, ulaşım koptu. Okuldaki çocuğun kim alacak veya nerede toplanılacak? Kim kime yardımcı olacak?
Farkındalık sahibi aile afet planı oluşturur. Acil durum çantası oluşturur. Mesela Kahramanmaraş depreminde sabaha karşı olduğu için insanlar yataklarından kalktığı gibi dışarı çıktı. İklime uygun yedeği yoktu, üstü başı yoktu. Aracının anahtarını dahi almadı. Acil durum çantasında bunlar var. Kişinin kendi kendine yetebilmesini sağlıyor.
İlk yardım eğitimi çok önemli afet olduğu andan itibaren. İhtiyacı olan insanlara ilk yardım eğitimi yapabilmeli.
Bunun yanında temel arama kurtarma eğitimleri yapma eğitimi almalı ki bu da basit bir şekilde enkaza girmeden alet edevata gerek kalmadan arama kurtarma yapılmasını sağlıyor.
Ayrıca sosyal destek önemli. Özellikle afetler büyük psikolojik yıkımlara da sebep oluyor. Çünkü insanlar sevdiklerini, yakınlarını kaybetmiş olabiliyor. Veya bir uzvunu kaybedebiliyor, malını kaybedebiliyor. Bu insanlarda ümitsizlik, çaresizliğe terk edilmişlik hali gelişiyor. Psikososyal, eğitim almış, destek verebilecek insanlar toplumun daha dirençli olmasına katkı sağlıyor. Fayda veriyor.
Kadın ve Aile: 4 ana başlıkta eğitimlerden bahsettiniz. Öncelikle afet farkındalık eğitimi. Burada büyüklerin tecrübeleri ile ilgili sözleriniz dikkatimizi çekti. Bunlar belki bazen göz ardı ettiğimiz şeyler ama aslında bölgemizin asıl fotoğrafını bu tecrübelerde bulmak mümkün.
Ş. Taşkaya: Dediğimiz gibi büyüklerin tecrübesini her konuda, yani yaşanmışlıkları bizler için kılavuz. Hep söylenen bir şey: Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Büyüklerin aklı görgüsü bilgisi önemli. Şimdi Allah korusun meydana gelen deprem afetlerini veya sel felaketlerini yaşayan 5-10 yaşında bir çocuk bunu hafızasına kazıyor. Bu onda belki travma olarak kalıyor ve bu hep hafızasını bir yerinde saklı kalıyor. Ve ona karşı tedbir alabiliyor. Benim büyüklerimizden gördüğüm bazı şeyler var bu tutumluluk konusunda. Çok yerinde davranışlar sergiliyorlar. Ellerinde ne kadar varlık olsa da hep bir kara gün hazırlıkları bulunuyor. Niye? Çünkü büyüklerimiz yokluk görmüş, yaşamış. O yüzden ne kadar varlık içerisinde de olsalar kıymetini biliyorlar. Ama modern günümüz insanı bunları pek yaşamadığından kıymetini pek anlayamıyor, bilemiyor. Şimdi başta bu afet bölgesindeki kardeşlerimiz yeni kuşak gençler yokluğu maalesef şu anda yaşadığı acı bir tecrübeyle yaşadı. Bunun toplumsal hafızamız olarak bir kenara koyabilmeliyiz. Unutmamamız lazım. Yeniden aynı acıları, travmaları yaşamamak için nesilden nesile, büyüklere saygı duyarak, onları dinleyerek, onların hatıralarını bir kenara kaydederek, bunları bir dahaki nesillere tecrübe olarak aktarmamız gerekir.
Kadın ve Aile: Bunun yanında ilk yardım eğitimi, temel arama kurtarma eğitimi ve psikososyal destek eğitimi dediniz. Bu psikososyal destek eğitimini uzmanlık alanı olmayan kimseler de alabiliyor mu hocam?
Ş. Taşkaya: Bunu başkalarına psikososyal destek vermekten ziyade kendi kendimize yetmemiz açısından düşünmek lazım. En azından bir afetzede ile karşılaştığımızda yanlış sorulaar sormaktan, yanlış cevaplar vermekten uzak oluruz. Tabii ki biz onlara bir terapi yapacak değiliz, onları yönlendirecek değiliz ama en azından doğru dinlemeyi bilmemiz bile onlar açısından büyük bir nimet oluyor. Bu eğitimler öncelikle kendi hayatımızda uygulamamız için. Dediğim gibi başkasına bir terapi yönlendirme yapmaktan ziyade belki bir yakınını kaybetmiş kişiye “elinden ne gelir” ya da “bu da geçer” denmez mesela. “Olanı geriye getiremem ama seni dinlemeye hazırım” demek bile o kişiyi rahatlatır. “Yanında olduğumu bil” demek bile o kişiyi rahatlatır. En azından doğru kalıpları öğrenir, bakış açımızı düzeltir, insanların acısını paylaşabilmeyi öğreniriz. Bu çok önemli.
Bir afet olduğunda insanlar önce tabii bir şoka giriyorlar. Ne olduğunu anlayamıyorlar, anlamlandıramıyorlar, çocuklar da yetişkinler de. Ve daha sonra bunu inkar aşaması geliyor. Önce bir şok var anlamıyor, hayır olamaz diyor, inkâr ediyor. Arkasından birilerini suçluyor. Mesela Allah korusun, yani aşırı sürat yaptığı için kaza yapan birisini duyduğu an, “daha 2 saat önce birlikteydik, olamaz” deyip şoka giren insan kabul etmez. Arkasından suçlamaya başlar, o kadar hız yapma demiştim diye. Çünkü bu sırada olanı biteni anlamlandırmaya çalışıyordur. Suçlamaya başlar. Gitmeseydi, yapmasaydı, o kadar söylemiştim, aşırı sürat yapma dedim, şunu kullanma dedim gibi. Arkasından kabullenme dönemi başlar daha sonraki dönemde. Artık hayata dönmeye başlar. Biz bireysel olarak bu aşamalara ne kadar hazırlıklı olursak o kadar çabuk kabullenme sürecine geçeriz.
Kadın ve Aile: Doğru anladıysam biz alacağımız bu eğitimi insanlar üzerinde uygulamaktan ziyade, doğru dinleyici olabilelim, sözlerimizle başkalarına zarar vermeyelim diye almalıyız.
Ş. Taşkaya: Uzmanların yapacağı işler başka tabii ki. Biz hata yapmayalım yeter. Mesela ilk yardımda da insanlar enkazdan karga tulumba çıkartılıyor. Veya trafik kazasından bir omurilik zedelenmesinde kişinin bilinci yerinde nefes alıp veriyor ve dolaşımı varsa araçta yangın patlama riski yoksa yaralıyı araçtan çıkarmamak gerekiyor. Sağlık ekiplerinin gelmesini beklemek gerekiyor. İtfaiye ekipleri dahi gelse bir patlama riski yoksa sağlıkçıyı bekler. Veya bir başka örnek enkaz altında uzun süre belli bir basınç altında kalan bir afetzede iyi olduğu halde çıkardığınızda ölümüne sebep oluyorsunuz. Tamam, canlı çıkardınız ama müdahale edilmesi gerekiyor. Önce medikal uzmanlar tarafından medikal uygulama yapılacak. Üzerindeki basınç sonra kaldırılacak gibi birçok olayın uzmanlığı var.
Biz verdiğimiz eğitimlerde tüm bu alanlara hangi hatalar yapılmamalı, nerede kim müdahale etmeli, nerede, kimden yardım istenmeli konularını işliyoruz. İlk temel aşamada bunları öğretiyoruz.
Kadın ve Aile: SİSAD bünyesinde bu tarz eğitimler oluyor mu hocam?
Ş. Taşkaya: Tabii. Dediğim gibi biz afet öncesindeki risk yönetimine odaklanmış durumdayız. Arama kurtarma ekiplerimiz var. Ama biz bir uzvu ameliyat etmektense ameliyata gitmeden, öncesinde insanlarımızın afet gönüllüsü olmasını istiyoruz. Kişinin afetzede durumuna düşmemesi için afet gönüllüsü olması gerekiyor.
Bizler insanlarımıza bu eğitimlerin farkındalıklarının hepsini il temsilciliklerimiz aracılığıyla veriyoruz. Bazı eğitimlerimizi de itfaiye daire başkanlıkları, belediyelerle birlikte veriyoruz. Bu eğitimlerin bazısını AFAD İl Müdürlükleri’nin tescilli sertifika verdiği (mesela ilk yardım) eğitim kurumlarıyla, bir çoğunu da kendi eğitmenlerimiz ile veriyoruz.
Kadın ve Aile: Arzu edenler zannediyorum, yerel yönetimlerden, üniversitelerden de çeşitli eğitimleri takip edebilirler.
Ş. Taşkaya: Tabii. Biz her insanımızın AFAD gönüllüsü olmasını istiyoruz. Ülkemizde afet yönetimi AFAD çatısı altında yapılmaktadır. Hangi STK olursa olsun, emniyet ekipleri, arama kurtarma ekipleri, itfaiyeler, belediyeler hangi kurum olursa olsun bir afet durumunda bizler hep birlikte AFAD’ın çatısı altında destek veririz. İnsanlarımızın da AFAD gönüllüleri olmasını istiyoruz. AFAD’ın uzaktan eğitim modülleri var, videolar var, oradan alabilecekleri faydalı bilgiler var. Ayrıca bizim de SİSAD bünyesinde hazırladığımız https://www.72altinsaat.com sitemiz var. https://sisad.org.tr sitemiz var. Buralardan da bilgi, belge, doküman elde edilebilir. Hatta çocuklara yönelik sismik karakterinde bir çizgi filmimiz var. Bir deprem anında doğru davranışı anlatan 35 dakikalık bir çizgi film. Faydalanılmasını tavsiye ediyorum.
Kadın ve Aile: Verdiğiniz bu kıymetli bilgiler için çok teşekkür ediyoruz. Umarız okuyucularımız da istifade eder ve afetzede olmadan afet gönüllüsü olmak için bir adım atarlar.