13 Ekim 2024 / 9 Rebiül Ahir 1446

Aile İçinde Bayrama Hazırlanış (Kadın ve Aile, 15 Nisan-15 Mayıs 1989)

Çocuklarımızı bayrama hazırlarken, onlara bayramın manasını anlatarak bilgi vermeliyiz.

Daha evvelinden de Ramazan ayı hakkında aydınlatmalı, çocuk hayal âleminde süslenip, uzun süre kalabilen güzel hikâyeleri anlatmalı, orucun gereğini, kıymetini sevdirerek anlatıp, ileride oruca hazırlamalıyız. Ramazan orucunun farz olduğu yaştan evvel, çocuklara başı, sonu, ortası, Kadir Günü gibi önemli günlerde birkaç gün tutmalarını sağlayarak, orucu sevdirmeli ve alıştırmalıyız. Bu şekilde davranma ile ileriki yıllarda tamamını tutacağı Ramazan ayına hem bedeni olarak, hem de ruhen (psikolojik) hazırlamış oluruz.

Ramazan’da iftar sofralarını, evdeki en küçük çocuk başta düşünülerek, çocukları oruç tuttuğu günlerde, onların sevdikleri yemekleri hazırlayıp, tuttukları orucun kıymetini takdir ederek, her yönden mükâfatlandırmalıyız. Yedi yaşından küçük olup, alışmak üzere oruç tutamayacak yaştaki çocuklarımızı, iftar sofrasında ve sahur sofrasında bulunmalarını sağlayıp, iftar ve sahur hediyeleri vererek, özendirmeliyiz. Bir ailenin ilk çocuğunun eğitimi, diğer çocukları üzerinde çok etkili olacağından, özellikle ilk çocukların yetişmesi sırasında itinalı davranmalıyız. Ramazan ayının rahmet ve marifet ayı olduğu için bu ayda ibadetlerini tam olarak yapanların bu rahmet ve mağfirete uğrayacağı için ve hele de orucun karşılığını Allah(cc)’ın kendi katından vereceğini bildiğimiz için şevkle bayram yapıyoruz. İşte çocuklara bayram şuurunu böylece yerleştirmeliyiz.

Bayram için çocuklarımızı hazırlarken onlara temiz kıyafetler alıp, bayram için saklamalı, bayram sabahının şevk ile beklemesini sağlamalıyız. Ayrıca bütçemiz elverdiği ölçüde yakınımızda bulunan yoksul çocukları da düşünerek onların yanında ihtiyaçlarını gidermek üzere hediyeler almalı, bu işlemi çocuklarımızın yanında yaparak bayram gününde fakir insanları sevindirmenin bir görev olduğunu onlara anlatmalıyız. İleride onların da etrafındaki yoksul ve muhtaç insanlarla ilgilenmesi için alışkanlık edinilmesinde ve egoizmden uzak olmalarında etkin bir yöntem olduğu kanaatindeyim.

Bayramdan bir gün evvel Arefe günü çocuklarımızı yıkayıp temizlemeliyiz. Arefe Gecesi birlikte ibadetlerimizin kabulü için dua etmeliyiz. Bayram sabahı erken kalkıp sünnet üzere ailece tatlı yiyip, evin aile reisi ve erkek çocukları sabah namazına ve vacip olan bayram namazına göndermeli, erkekler namazdan dönünceye kadar ev halkından anne ve kız çocuklar da sabah namazı ile birlikte dua ederek bayram gününün özelliği hatırlanıp, mağfiret olunup ibadetlerin kabulü ve tekrar Ramazan’a erişmek üzere Allah(cc)’tan niyazda bulunmalıdır.

Bayram günü zaman zaman erkekler de namaza giderken yüksek sesle tekbir getirmeleri lazımdır. Bayram günleri kalplerinden uzak kırgınlık ve dargınlıkları unutma, sevgi ve şefkatle dolmuş olması icap eden günlerdir. Çocuklarımızı bayram için hazırlarken ufak tefek de olsa kırgınlıkların affı için bir sebep olan bu günlerin önemi üzerinde durmalı, çocuklarımızı İslam ahlakı ile şuurlu yetiştirmeliyiz. Bayram günlerinde bir diğer unutulmaması gereken husus da aile içinde bayramlaşmalar yapılırken ailenin en büyüğünden başlanarak sıra ile bayramlaşmak, el öpmek, hanımın beyinin elini öpmesi bayramlaşma adabından olup, aile reisinin velinimet olması nedeniyle aile içindeki kız çocuklarının da ileride kendi kuracakları ailede, aile reisine saygı ifade eden bu şuuru kendi ailesine yerleştirmesini de sağlanmış olacağından çok önemlidir.

Bayram günü Müslümanlar kardeşleri ile bayramlaşırken Allah(cc) bizden ve sizden kabul buyursun demelidir ki bu hareket de müstehaptır.

Bayram günü ölmüşlerimizin yakın olanların kabirlerini ziyaret ederek mümkün ise büyük çocukları da yanımıza alıp kabir ziyaretine alıştırmalı, böylece ölüm hakkında bir fikir sahibi olmaları sağlanarak en azından o gün ölüm tefekkürü yapılmış olup ileride kendisinin de kabir ziyareti yapacağını dolaylı olarak öğretmiş oluruz.

Bayram gibi önemli günlerde Sıla-i Rahiym denilen Peygamber(sav) sünnetini yapmak üzere, nadir görüştüğümüz akraba, yaşlı yakınlarımız ve dostlarımız, kimsesiz komşu ve muhtaç dostlarımızı bir hediye veya bir tatlı ile anarak ziyaret etmeli, bu ziyaretlere mutlaka çocuklarımızı da katmalı onlara da bu ince İslami davranışı öğreterek bu sünneti seniyyelerin devirden devire unutulmamasını sağlamalıyız. Bayram günleri dinlenmek veya sakinleşmek için bir fırsat günü değil, aksine bir yıl içinde unuttuğumuz vakit bulamadığımız işleri yaparak Allah(cc)’ın rızasını kazanmamız için bir ibadetler günüdür. Çocuklarımızı bu şuur ile yetiştirebilirsek, yarın onlar da yaşlandığımızda bizleri ziyaret edecektir. Daha sonra da kabrimize gelip bir Yasin-i Şerif okuyacaktırlar. Yoksa üç-beş günlük tatilden yararlanıp falanca yerde dinlenmeye giderlerse bize de dizlerimizi dövmek düşer.

Uzakta olan dost ve akrabalarımızı tebrik ile aramalıyız. Özellikle bize ilim öğreten hocalarımız arayıp bayramını tebrik etmeliyiz. Bayram temiz gönüllerin sevinç çığlığıdır. Bayramın her anını gönülden coşkuyla yaşamalı, etrafımızda yaşatmalı, evlatlarımızla birlikte kulluğun saadetini en çok hissettiğimiz bu günlerde tatlı yiyip, tatlı konuşmalıyız. Allah(cc)’ın rızasının hepimizin üzerinde olmasını dileyerek, amellerimizde de önümüzdeki bayramı son bayrammış gibi görerek amel etmeyi diler, nice bayramlara sevgiyle, mutlulukla dolu olarak girmeyi niyaz ederim.

Dr. Ayşegül Erdoğ