Aile… Hayata geldiğimizde büyük bir sevgi ve neşe ile karşılandığımız, ihtiyacımız olan ilgi ve sıcaklığı bize sunan ilk şahıslar, kan bağı ile birbirimize bağlı olduğumuz annemiz, babamız ve kardeşlerimiz…
Aile; toplumun en küçük yapı taşı. Çocukların hayata hazırlandıkları ve ilk iletişimde bulundukları, kendisi küçük etkisi büyük ilk çevredir. Ailenin çocuğa bakış açısı ne ise çocuk da ileride diğer insanlara o şekilde bakacak ve iletişime geçecektir. Dünyayı ailesinin bakış açısına göre anlamlandıracaktır.
Aile içerisindeki iletişim şekli çocuğun karakterini geliştirmede büyük rol oynamaktadır. Bu nedenle öncelikle iletişimin üç temel ilkesinin ailede etkili olmasını sağlamaya gayret göstermeliyiz. Bunlardan ilki karşımızdaki kişilere saygı duymak, onun varlığını olduğu gibi kabul etmek, önemli ve değerli olduğunu hissettirmektir. İkincisi; samimi ve içtenlikle abartıdan uzak, doğal davranmak. Üçüncüsü ise; empati duygusunun aile içinde yaşanır durumda olmasıdır. Empati, karşıdaki kişinin bakış açısını keşfetmek ve bir anlamda onun gözlüğü ile dünyaya bakmaktır. İşte bu şekilde karşımızdaki ile kurduğumuz duygu ortaklığı ile etkili iletişime geçmemiz kolaylaşır ve eşimizle de çocuklarımızla da daha güvenli güçlü seviyede anlaşılır bir iletişim içerisinde problemlerin üstesinden gelebiliriz.
Ailede en somut görünen, anne sevgisidir. Her birimiz çocukluğumuzda düşmüşüzdür. Hatırlayın neler olduğunu; annemiz koşarak gelir, bizi düştüğümüz yerden kaldırır, yaralarımızı sarar ve bir de güzelce öperdi, yaralarımızdan eser kalmazdı. Anne öpücüğü bizi hep iyileştirir. Burada bizi iyi eden şeylerden en önemlisi annemizin bizi anlaması ve canımızın yandığını hissetmesidir. Yani aslında duygumuzun kabulüdür bize iyi gelen…
Ailede iletişim temel prensipleri ve dinamikleri genelde değişmez iken tutum ve davranışlarımızı çocuğun yaş ve gelişim düzeyine göre ayarlamalıyız. Doğumu izleyen ilk yıllarda, ailenin çocukla oluşturduğu sevgi dolu yakınlık ile çocuğun ihtiyaçlarının zamanında ve dozunda karşılanmasına özen gösterilmelidir. İlk iki sene bebeğin beslenme, temizlik gibi fiziksel ihtiyaçlarının ve ait olma, sevilme gibi duygusal ihtiyaçlarını ertelemeden yerine getirmek çocukta güven duygusunun temelini oluşturacaktır. İkinci yaşına doğru bazı işlerini çocuğun kendisinin yapmasına fırsat vermek ona hayata hazırlanması için deneyimlemesine imkân vermek kendisi ile barışık, güvenli ve sosyal ilişkilerinde uyumlu bir birey olmasını sağlayacaktır. Aile çocuğuna fırsatlar vererek iyileştirir.
Anne-babalar, çocuklarının yaşlara göre gelişim özellikleri konusunda bilgi sahibi olmaya dikkat ederek iyi bir gözlemci olmalıdır. Gelişim özelliklerini bilmek ve gözlemci olmak ihtiyaç anında destek olmak veya aksayan bir durum olduğunda gecikmeden tedbir almak müdahale etmek açısından önem arz etmektedir. Aile nerde ne yapması gerektiğini bilerek ve karşılıksız severek, çocuğa her ihtiyaç hissettiğinde güvenli bir liman olarak olacaktır. Kıymet verdiğiniz ve kıymet bulduğunuz ailelerden olma niyeti, gayreti ve samimiyeti ile…