21 Nisan 2025 / 22 Şevval 1446

Röportaj: Amerika’da Müslümanca Yaşamak

Kadın ve Aile Röportaj Ekibi – 

Merhaba değerli Kadın ve Aile okurları. Dünyada Kadın kategorimizde bu ay sizlerin de severek okuyacağını tahmin ettiğimiz bir röportajımız var. Konuğumuz Amerika’da uzun yıllardır yaşayan Nurgül  Çelik Hanım. Ona yurt dışında Müslüman bir kadın olarak yaşamakla ilgili merak ettiklerimizi sorduk. Keyifli okumalar dileriz.

-Merhaba, öncelikle bizi kırmayıp röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Kadın ve Aile okurlarına kısaca kendinizi tanıtır mısınız?  Eğitimin durumunuz, yaşadığınız yer, hoşlandığınız şeyler…

Merhaba, ben Nurgül Çelik. Bir kaç yıllık fasılalarla birlikte, 24 senedir Amerika Birleşik Devletlerinde yaşıyorum. Bir kız, bir oğlan 2 yetişkin evladım ve onların eşleri olan 2 de yetişip gelmiş evladım var. 

İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji mezunuyum. Amerika’da web teknolojileri alanında sertifika programı tamamladım. Açıköğretim İlahiyat programından mezun oldum.

Bir süredir Akwa.us websitesinin editör ve webmasterlığını yapıyorum. Bununla birlikte İslami ve mesleki eğitim programları, online dersler organize edip, bazılarında eğitmenlik yapıyorum.

El işi, hayatımda önemli bir yere sahip. Yaptığım amigurumi oyuncakları, örgü battaniye, çorap, çanta ve çeşitli kıyafetleri sevdiklerime hediye etmeyi seviyorum.

-Nurgül hanım, röportajımızın bu kısmında, Amerika’da yaşayan Müslüman bir anne olarak size çocuklarınızın eğitimi ile ilgili soru sormak istiyoruz. Çocuklarınız yurt dışında nasıl/hangi okullarda eğitim aldılar?

Çocuklarımız ilk ve orta eğitimlerini ABD, Fransa ve Türkiye’de tamamladılar. Lise yıllarından itibaren tekrar ABD’ye dönüşümüzle birlikte yüksek eğitimlerini bu ülkede aldılar.

Oğlum Virginia Tech. mezunu. Makine mühendisi. Kızım Georgetown University’de Ekonomi ve Matematik çift dal okudu. Şu an ikisi de ABD’de çalışıyorlar. 

-Çocuklarınız büyürken onlara İslam Dinini ve yaşantısını öğretmek için neler yaptınız?

Yetişmeleri esnasında hayatımızın büyük kısmı gayrimüslim ülkelerde geçti. O zamanlarda elimizden geldiğince ve aklımızın erdiğince iyi birer Müslüman olmaları için gayret gösterdik.

Bilhassa yurt dışına gittiğimiz ilk yıllarda ebeveyn olarak yaşadığımız endişeler, ibadet, giyim kuşam ve yeme içme konularında çocuklarımızın üzerine fazlaca eğilmemize vesile oldu. Bunun için bilhassa bizimle aynı hassasiyetleri paylaşan insanlarla bir arada olmaya gayret gösterdik. Cami, hayatımızın önemli bir parçası oldu. Bulunduğumuz şehirde İslami eğitim, camimizde sadece hafta sonları veriliyordu. Aradaki eksiği kapatmak için anneler bir araya gelip dönüşümlü ev eğitim programları düzenledik. 

Çocuklarımın ilk ve orta eğitim yıllarında, arkadaşlarını yakından tanımak, yabancısı olduğum ABD eğitim sistemini yerinde görmek ve biraz da Müslüman bir anne olarak çocuklarıma toplumda aktif olma bilincini verebilmek için, okullarında gönüllü vazifeler almaya gayret ettim. 

Hamdolsun o gayretlerin meyvelerini alıyoruz. Şimdi çocuklarımızın ikisi de bulundukları ortamlarda Müslüman kimliklerini ön planda tutarak, aktif vazifeler alıyorlar ve artık birer yetişkin oldukları için (28 ve 25 yaş) ebeveyn olarak çocuklarımıza karşı istişare ve nasihatten başka bir vazifemizin kalmadığını düşünüyoruz.

– Müslüman olmayan bir ülkede çocuk yetiştirmenin sizce ne gibi avantajları ve dezavantajları var?

Çocuk yetiştirmek için ideal ortam aramak biraz gerçek dışı bir beklenti gibi geliyor bana. Her nerede yaşıyor olursak olalım işimizi kolaylaştıran ya da zorlaştıran etkenler mutlaka olacaktır. Bunları değerlendirip hepsini kazanca çevirmek de elimizde.

Mesela yurtdışındaki anne- babalar yalnız olmaktan, büyüklerden destek alamamaktan yakınırlar. Bana göre bu durum dış etkenlerden uzak steril çocuk yetiştirme fırsatına çevrilebilir.

Mesela çocukların inanç ve değerlerimize aykırı adetlere alışmasından korkulur. Bu durum da evvela kendimiz yapmayıp, sonra da ‘Evladım bu bizim adetimiz değil, bir Müslüman şu şekilde davranır’ diyebilme rahatlığını verir bize. 

Herkesten farklı olmanın, yani herkes gibi davranmayıp, herkes gibi giyinmemenin çocuk üzerinde olumsuz etkisinden endişe edilir. Halbuki güçlü bir eğitimle ve aileden verilen destekle çocukların özgüven sahibi bireyler olmasına vesile olabilir bu durum. 

Gayrimüslim bir ülkede çocuk yetiştirirken gayret, istikrar ve en önemlisi de ihlas olduğu müddetçe, güzel sonuçlar alınacaktır biiznillah.

– Krizi fırsata çeviren yaklaşımınızın genç annelere örnek olması temennisiyle başka bir konuya geçmek istiyoruz. Yaşadığınız ülke ve Türkiye’yi  kıyasladığımızda toplumun kadın ve aile üzerinde etkisi üzerine neler söylemek istersiniz?

Hemen her toplumda olduğu gibi kadın, Amerika’da da hayatın her alanında büyük sorumluluklar yükleniyor. Erkek egemenliğinde olan iş hayatında kendine bir yer edinmeye gayret ederken, annelik ve kadınlığın vazifelerini de yapması bekleniyor. 

Türkiye’ye kıyasla annelerin burada çocukların eğitim hayatlarında daha aktif olduğunu söyleyebiliriz. Sınıf anneliği, spor aktiviteleri, sosyal aktiviteler, doğum günü partileri, arkadaş toplantıları, annelerin hayatlarında çok önemli yer tutar. Bazı anneler sırf bu etkinlikleri kontrol altına tutabilmek için çalışmamayı bile tercih ediyorlar. 

Aile sistemi Türkiye’den farklılıklar göstermekle birlikte temelde aynıdır. Bilhassa muhafazakar eyaletlerde birbirine yakın oturan, yaşlı anne babalarıyla ilgilenen ailelere rastlanır. 

-Batı kaynaklı medyada genel olarak Müslüman kadınların özgür olmadığından bahsediliyor. Sizin yaşadığınız ülkede kadının ne kadar özgür olduğunu düşünüyorsunuz? 

Medyanın lanse ettiğinin aksine, İslamiyette kadın-erkek ayrımı yapmadan bireye değer verilmekle birlikte, kadının tabiri caizse pozitif ayrımcılık gördüğü yerler de çoktur. 

Bildiğiniz gibi Batı’da ve ABD’de kadın seçme ve seçilme hakkını bile çok yenilerde elde edebildi. Günümüzde Kadınlar günü adıyla, gül dağıtılıp konserler verilerek kutlanan gün aslında zor şartlar altında çalışan bir grup kadının hak arama gayretlerinin günüdür.   

Modern toplumlarda kadın özgürleştiğini düşünürken, medya, kozmetik sanayi, moda vs nin kölesi olmuş durumda. Amerika’da da durum bundan farklı değil maalesef.

-Biraz da sosyal hayatınızdan bahsedelim isterseniz. Müslüman olmayan arkadaşlarınızla veya komşularınızla aranızda nasıl bir bağ var? 

Dünyada “iyi ve doğru” evrensel kavramlar. Bu sebeple, farklı dinlere inanan insanlarda da erdemli davranışlar görmek gayet normal. Bizim de bu özelliklere sahip, değer verdiğimiz pek çok gayrimüslim arkadaşımız var. 

Her biri, aynı zamanda 8 milyardan biri olarak Rabbimizin kulları. Bunu gözününde bulundurup ortak noktalardan yola çıkınca arada hoş bir ünsiyet husule geliyor.

-Yaşadığınız ülkede inancınıza özgü kıyafet alışverişi yaparken farklı seçenekler bulabiliyor musunuz?

Kıyafet temini konusunda, önceki senelerde hassasiyet ve tarzımıza uygun kıyafet bulmakta zorlanıyorduk doğrusu. Fakat artık Müslüman hanımların hayatın pek çok sahasında ön planda olmaları hazır giyim firmalarını bizim açımızdan iyi yönde etkiledi diye düşünüyorum. Zira artık hemen her mağazada giyebileceğimiz kıyafet seçeneklerine rastlayabiliyoruz. İnternet alışverişi de artık yaygın olduğu için kıyafet konusunda zorluk çektiğimizi söyleyemem. 

Bu kıymetli bilgiler için Kadın ve Aile okurları adına size çok teşekkür ediyoruz Nurgül Hanım. Kıymetli tecrübelerinizi bizimle paylaştınız. Sohbetimizin sonunda eklemek istediğiniz bir şey var mıdır? 

Bu naçizane tecrübelerimin ve gözlemlerimin okuyan hanım kardeşlerim için faydalı olmasını diliyorum.

5 Yorum

Cevap Yaz

Tüm alanları doldurunuz