4 Kasım 2024 / 2 Cemaziyel Evvel 1446

Anne Sütü Mucizesi

 

Dr. Hümeyra Akbaş – 

Anne sütü, içerisinde bebeğin ihtiyacı olan bütün maddeleri barındıran, ayrıca ileriki yaşamında bebeğin bağışıklık sistemini oluşturacak çeşitli kök hücreleri bulunduran mucizevi bir gıdadır. Hem hazırlanması için hiçbir emek harcanması gerekmeyen, bebeğin doğumuyla beraber bebek için hazır bulunan hem de masrafsız olan bu besinden bebeklerin faydalanması ve annelerin de bu rahatlığı yaşaması için anne sütü ile beslenmenin önemini vurgulamak istiyorum.

Anne sütü bebeğin yaşına özel hazırlanmış bir menü gibi düşünülebilir.

Bebeğin yaşına ve gelişim dönemine göre ihtiyaçları değiştikçe anne sütü içeriği de bu ihtiyaçları karşılamaya yönelik değişim göstermektedir. Mesela bebeğin ilk günündeki anne sütü içeriği ile 3. ayındaki anne sütü içeriği birbirinden oldukça farklıdır.

Kolostrum adı verilen ilk günlerdeki koyu renkli süt; çokça büyüme faktörleri, bebeğin bağışıklığını destekleyecek antikorlar, beyaz kan hücreleri, enfeksiyonlara karşı bariyer oluşumu için çinko ve A vitamini içerir. İçerdiği büyüme faktörleri bebeğin sindirim sisteminin, sinir sistemi ve beyin yapısının, solunum sisteminin gelişimi için çok önemlidir. Ayrıca bebeğin ilk dışkısını yapmasını hızlandırarak sarılık ihtimalini azaltır. Bağırsak hücrelerinin olgunlaşmasını sağlar.

Kolostrumda 1 ml’de 1 milyon adet canlı hücre bulunduğu bilindiğinden çok değerli olan bu ilk sütü her bebeğin mutlaka alması sağlanmalıdır.

Gün geçtikçe ve bebek büyüdükçe bu canlı hücrelerin sayısı azalır, sütteki protein miktarı azalırken bebeğin büyüme ve gelişmesine enerji sağlamak amacıyla sütün yağ ve kalori miktarı artar. Bilinmelidir ki her dönemdeki süt bebek için vazgeçilmezdir.

Bebeğinizi anne sütü ile beslemek onun ileriki yaşamı için yapabileceğiniz en güzel yatırımlardan biridir.

Anne sütü bahsettiğimiz gibi bağışıklık sistemini geliştirici hücreler ve maddeler içerdiği için enfeksiyonlara karşı bebeği güçlendirirken aynı zamanda steril bir besin olduğundan bebeğe mikroorganizma bulaşma ihtimali çok çok düşüktür.

Hazır formül sütlerin gerek paketlenme aşamasında gerek evde hazırlanma sürecinde hijyen kurallarına uyulmadığında bebeklerde sindirim sistemi enfeksiyonlarına ve ishale neden olabilmektedir. Nitekim geçtiğimiz yıllarda Fransız bir mama firmasında üretim aşamasında mamalara salmonella adlı bakterinin bulaştığı 30 bebek hastalandıktan sonra anlaşılmış ve firma 83 ülkedeki tüm ürünlerini toplatmak durumunda kalmıştı.

Ayrıca anne sütü ile beslenen bebeklerin yaşamın ileriki dönemlerinde alerjik hastalıklara yakalanma ihtimalinin daha düşük olduğu ve bu çocuklarda obezite ve diyabet gelişimine daha az rastlandığı da biliniyor. 

Yine son yıllarda anne sütünde mucizevi bir molekül keşfedildi. Anne sütündeki alfa-laktalbuminin bebeğin midesinde uğradığı değişim sonucunda oluşan HAMLET adındaki proteinin, 40 farklı çeşit tümör hücresini öldürmekte etkili olduğu gösterildi. Bu yüzden anne sütü ile beslenen çocukların kansere yakalanma riskinin diğer çocuklardan daha düşük olduğu düşünülüyor. Yani bebeğinizi anne sütü ile beslemenin onun ileriki yaşamı için yapabileceğiniz en güzel yatırımlardan biri olduğunu söyleyebiliriz.

Emzirme anne ve bebeğin güvenli bağlanmasını sağlayan en güçlü bağdır.

Emzirme anı anne ve bebeğin birlikte geçirdikleri özel vakitleridir. Anne ve bebek arasındaki bu yakın temasın ‘’duygusal bağlanma’’nın sağlıklı şekilde gelişmesi için katkısı çok büyüktür. Bu vakitler bir fırsat olarak düşünülmeli ve bebekle emzirme sırasında konuşarak, ona güzel sözler söyleyerek, dokunarak sağlıklı aktif bağlanma pekiştirilmelidir. Anne sütü alan bebeklerin ileriki dönemlerde depresyon, anksiyete gibi psikolojik sorunları daha az yaşamaları emzirme sırasında bu bağlanmanın daha güzel oluştuğuna kanıt olarak gösterilebilir.

Anne sütünün bebeğin zeka gelişiminde de etkili olduğu ile ilgili çarpıcı çalışmalar mevcuttur. Anne sütü ile bebeğe geçen bir tür omega 3 yağ asidi olan DHA’nın bebeğin beyin gelişiminde etkili olduğu bilinmekteydi. Fakat anne ve bebeğin ten tene temasının da annede hormon seviyelerini değiştirerek dolaylı yoldan bebeğin zeka gelişimine etki ettiği ile ilgili görüşler bilim dünyasında son zamanlarda daha çok yer almaya başladı.

 

2013 yılında yapılan bir çalışmada anne sütü alan ve formül süt ile beslenen bebeklerin beyin MR’ları karşılaştırılmış ve anne sütü alan bebeklerin beynindeki dil gelişimi, motor kontrol (hareketlerin kontrol bölümü), duysal alan ve görsel beyin bölümlerinin diğer bebeklere göre daha iyi geliştiği gösterilmiş.

Amerika Birleşik Devletleri’nde 1312 çocuk ile yapılmış bir başka çalışmada da anne sütü ile beslenen çocukların 3 yaşındaki alıcı dil gelişimleri (söylenenleri algılama şeklinde düşünebiliriz) anne sütü almayan çocuklarla karşılaştırılmış ve belirgin olarak daha iyi oldukları görülmüş. 

Ayrıca yine aynı çocuklar 7 yaşına geldiklerinde bir çeşit zeka testi yapılmış ve yaşıtlarına göre IQ puanları daha yüksek bulunmuş. Üstelik anne sütü alma süresi arttıkça IQ puanlarının da arttığı farkedilmiş, yani bebekliğinde 12 ay anne sütü almış çocukların IQ puanı daha kısa süre alabilmiş çocuklardan daha yüksekmiş. Anne sütünün çocuğun zeka gelişimine etkisi ile ilgili bunlara benzer çok fazla sayıda çalışma mevcut ve yenileri de eklenmekte.

Emzirme bebeğe olduğu kadar annenin sağlığına da katkıda bulunmaktadır.

Emziren anneleri doğum sonrası kısa vadede de hayatın ileri dönemlerinde de çeşitli faydalar beklemektedir. Emzirmeye başlayan annelerin doğum sonrasında rahimleri daha hızlı toparlanma sürecine girer ve kanama miktarı daha çabuk azalır. Ayrıca postpartum depresyon denilen doğum sonrası depresyonunun emziren kadınlarda daha nadir olduğu gösterilmiştir. Bebek ile bağın daha sağlıklı kurulmasının bu konuda etkisi olduğunu göz ardı edemeyiz. Emziren annelerin bebeğin kendisini meşgul etmesinden, gece uyanıp bebeği beslemek zorunda olmaktan daha az şikayetçi olduklarını, bebeklerine şefkat göstermekte ve onun ihtiyaçlarını anlamakta daha başarılı olduklarını biliyoruz. Anne bu yakın temas sayesinde bir bebekle yaşama fikrine daha kolay adapte oluyor ve emzirme sırasında annede salgılanan prolaktin ve oksitosin hormonu da annenin stresinin azalmasına yardımcı oluyor.

Uzun vadede ise emziren kadınların meme ve over (yumurtalık) kanserine daha az yakalandığı, diyabet, kalp damar sistemi hastalıkları, hipertansiyon sıklığının bu kadınlarda daha az olduğu bilinmektedir.

Bütün bu faydaları göz ardı edemeyiz öyle değil mi? 

Hem anne için hem bebek için bu kadar güzellikler içeren anne sütü ve emzirmeyi alelade, olsa da olur olmasa da olur bir durum gibi görmeyelim. Tabi ki zaman zaman problemler yaşanabilir, zorluklar çıkabilir ancak anneler güzel bir niyetle emzirmek istediklerinde ve bu sürecin faydasına inandıklarında çok güzel sonuçlar ortaya çıkıyor. 

Zorlandığımız zamanlarda bir sağlık görevlisinden yardım istemekten çekinmeyelim. Kullandığımız ilaç veya enfeksiyon durumundan dolayı emzirme ile ilgili endişemiz varsa mutlaka doktorumuzdan bilgi isteyelim ki gereksiz yere emzirmeyi bırakmış olmayalım. 

Bebeğin kilosundan endişelenerek formül süt/mama başlama düşüncesi aklımıza geldiğinde mutlaka önce çocuk doktorumuzla görüşelim ve onun önerisi olmadan bunları asla başlamayalım. İlk 6 ayda anne sütü haricinde vereceğimiz her gıdanın bebeğimizin anne sütünden faydalanma oranını azalttığını, fayda yerine zararı olabileceğini bilelim. En önemlisi emzirmeye niyet edelim ve zor olmadığını bilelim.

Sağlık, sıhhat ve afiyet dilerim..

 

KAYNAKLAR

https://www.cdc.gov/breastfeeding/about-breastfeeding/index.html

Westerfield, K. L., Koenig, K., & Oh, R. (2018). Breastfeeding: Common Questions and Answers. American family physician, 98(6), 368–373.  

Uraş, N. (2017). Anne sütünün oluşumu ve içeriği . Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Yenidoğan Dergisi,2 (2) , 130-153 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/estudamyenidogan/ issue/46692/585954

Türkyılmaz, C. (2017). Anne sütünün bebeğe ve anneye faydaları nelerdir? . Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Yenidoğan Dergisi , 2 (2) , 154-179 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/ tr/pub/estudamyenidogan/issue/46692/585956

Belfort, M. B., Rifas-Shiman, S. L., Kleinman, K. P., Guthrie, L. B., Bellinger, D. C., Taveras, E. M., Gillman, M. W., & Oken, E. (2013). Infant feeding and childhood cognition at ages 3 and 7 years: Effects of breastfeeding duration and exclusivity. JAMA pediatrics, 167(9), 836–844. https://doi.org/10.1001/jamapediatrics.2013.455

Deoni, S. C., Dean, D. C., 3rd, Piryatinsky, I., O’Muircheartaigh, J., Waskiewicz, N., Lehman, K., Han, M., & Dirks, H. (2013). Breastfeeding and early white matter development: A cross-sectional study. NeuroImage, 82, 77–86. https://doi.org/10.1016/j.neuroimage.2013.05.090

Liu, J., Leung, P., & Yang, A. (2013). Breastfeeding and active bonding protects against children’s internalizing behavior problems. Nutrients, 6(1), 76–89. https://doi.org/10.3390/nu6010076

 

 

Henüz Yorum Yok

Cevap Yaz

Tüm alanları doldurunuz