22 Ocak 2025 / 22 Recep 1446

Cesur Çocuklar

Toplumda en çok ihtiyacımız olan şey cesur insanlar. Öyle değil mi? Haksızlık karşısında neyle karşılaşırsa karşılaşsın korkmadan “hayır, bu yanlış” diyebilen, mertçe doğruları söyleyen, ihtiyaç olunan yerde bitiveren, kınayanın kınamasından korkmayan, dirayetli insanlar…

Aslında her insan muhteşem bir potansiyelle dünyaya gelir. Hayatın her alanı cesaret gerektiren adımlarla doludur. Yürüme, konuşma, çatal, kaşıkla kendi başına yemek yiyebilme, karar verme, kararlarının sorumluluğunu alma, yaptığı hatayı itiraf etme, istemediklerine itiraz etme, yeniliklerle baş etme… Her çocuk cesur doğar ve tüm bunlarla baş edebilecek güçtedir. Kimi defalarca düşüp incinse de yılmadan adım atmaya çabalar henüz hayatının dokuzuncu ayında, kimiyse bekler bir yaşının dolmasını, temkinlidir ama yine de vazgeçmez atar o adımı. Cesarettir gerekli olan ve anne babanın desteğidir cesareti perçinleyen. Bu süreçte farklılık, çocukların ihtiyaç duyduğu destek ve gösterilmesi gereken sabır seviyesindedir. Bazı çocuk çok çaba gerektirmeden kabullenicidir, kolay uyum sağlar; bazısı ise araştırmacıdır, direnir, kendi varlığını kabul ettirene kadar uğraşır. Her ebeveyn çocuklarının yapısına göre hareket etmelidir. Temkinli bir yapıdaysa daha fazla desteklemek, güvende hissedene kadar sabretmek ve asla zorlamamak, atılgansa cesaretini doğru kullanabilme becerisini kazandırmak… Anne babaların işi budur: Gelişmekte olan muazzam potansiyelli küçük insanın ihtiyacı doğrultusunda rehberlik etmek…

Cesaret dendiğinde aklımıza gelen özelliklerin başında özgüven, kararlılık ve azim gelir. Bu sebeple çocuk yetiştirirken kazandırmaya çabalamamız gereken nitelikler de bunlar olmalıdır. Bir insan korkak ve ürkekse, toplum içinde heyecanlanıyor, iki kelimeyi bir araya getiremiyorsa ya çocuklukta cesareti kırılmış ya da yaradılışındaki çekingenliği aşabilmek için yeterince desteklenmemiştir. Bir kişi atik fakat sebatkâr değilse, bir işin devamını getiremiyorsa karar verme becerisi gelişemediğindendir. Bir yetişkin en ufak bir engelde pes ediyor, yeterli gayret ve sabrı gösteremiyorsa yaşamın doğal güçlükleriyle karşılaşmasına izin verilmemiş demektir. Sürekli eleştirilen, katı bir disiplin anlayışıyla yetiştirilen çocuklar karar verme ve düşüncelerini ifade etmede zorluk çeker. Öte yandan aşırı hoşgörülü ailelerde karar verme hürriyetinin çocuğa verilmesi ve onlara yeme, yatma, eve gelme, oyun oynama gibi konularda sınırsız özgürlük tanınması, bu çocukların ileride sınırlarını bilemeyen, benmerkezci, topluma adapte olamayan yetişkinler haline gelmelerine neden olur. Kuralların bazen uygulanıp bazen uygulanmadığı, tutarsız bir disiplin anlayışının var olduğu ailelerde yetişen çocuklarda ise kararsızlık görülür. Görüldüğü üzere ifrat ve tefrite düşmeden çocuğu belirli kurallar çerçevesinde özgür bırakarak, onlara seçenekler sunarak karar vermelerini sağlamak en sağlıklı davranış biçimidir. Doğru kararlar kritik analitik edilmiş sebep sonuç ilişkisiyle verilebilir. Kendine güvenen,  kararlarını kendi verebilen biri olabilmek sorumluluk duygusunun oluşturulmasıyla mümkün olabilir. Zira karar verme belirli seçenekler arasında seçim yapma sorumluluğunu almayı gerektirir. Sorumluluk verirken çocuklara seçenekler sunmak ve yaptığı davranışın,  aldığı kararların sonuçlarına katlanmayı, bedelini ödemeyi öğretmek gerekir.

Ailelerin iyi niyetle yaptıkları hataların başında çocuklarını her türlü olumsuzluktan koruma çabası gelir. Çocuklar bir problemle karşılaştıklarında kendi başlarına çözüm bulmalarına müsaade edilmelidir. Böylelikle tek başına bir şeyler başarabilme cesareti gelişmeye başlar. Elbette her ebeveyn evladı hayal kırıklığına uğramasın, üzülmesin, hep başarılı olsun ister fakat hayat böyle değildir. Eğer biz onlar yerine problemleri çözersek, daha başarılı olmaları için müdahalelerde bulunursak yaşamın doğal akışında karşılaşacakları olumsuz duygu ve durumları yalnızca ertelemiş oluruz. Oysa hayatın her aşaması olumlu-olumsuz deneyimlerle doludur ve öfke, endişe, hayal kırıklığı ve üzüntü gibi duyguların da tecrübe edilmesi gerekir ki baş etme metotları gelişebilsin. Ancak bu fırsat verilirse anlık zorluklar yaşansa da sonunda cesur, kendine güvenen, pes etmeyen, sabırlı ve azimli yetişkinler olabilirler.

Psk. Şerife Zehra Yiğit