Toplumun yapı taşlarını oluşturan evliliklerdeki huzur, sağlıklı iletişim, toplumu da aynı şekilde inşa eder. Ancak evlilik kimi zaman şükür, kimi zaman sabır vesilesi olabilir. Sıfır sorunlu bir evlilik her ne kadar ütopik bir yaklaşım olsa da, sorunları çözmek, yaraları sarmak mümkün. Bunun en güvenilir yolu; kızgınlıkları, kırgınlıkları biriktirmeden, anda kalarak, geçmişin gölgesinin düşmediği, geleceğin endişesinin boğmadığı sağlıklı bir iletişimle, bol muhabbetli çiftler olmaktır.
Hem dinî değerler hem toplumsal uyum için yeterince kıymet verilmiş bir olgudur evlilik. Hücre yapısı bozulduğunda tüm bedenin hasta olması söz konusuysa, evlilik kurumu da bozulduğunda toplum sağlığı bozulma tehdidi ile karşı karşıya gelmekte.
Evlilik tabiri caizse kulların dünyalarını güzelleştirebilen ya da çekilmez kılan bir müessese. Bu öyle bir yolculuk ki; kişinin Rabbi ile olan münasebetini de etkiler, ya şükran ya isyan duygularına getirir aile üyelerini. Huzursuz evlilik ortamı; insanı bazen eşinin ihtiyaçlarına ve konuşmalarına tamamen kulağını tıkamış bir erkeğe, bazen söylenmelerin sonuçları çıkmaz çekişmelere gideceğini bile bile “belki duyulurum” umuduyla söylenmeye devam eden bir kadına, bazen ailesinin yanından bir an önce göçüp gitmek isteyen bir genç kıza / genç erkeğe dönüştürebilir. En nihayetinde geçim sıkıntısı, kontrol edilemeyen dış faktörler, zaman geçtikçe bakımsız kalan evlilik, zamanında halledilemeyen sorunlar yüzünden lezzetsiz bir aile ortamına dönüşmüş olabilir. Sevgi, muhabbet meşalesi cılızlaşmış hatta sönmeye yüz tutmuş olabilir.
Peki, mutlu aileler mutlu toplumlar oluşması için, huzurun genele yayılması için bu meşaleyi nasıl yakmalıyız? Maalesef ki; genel geçer ifadeler her haneye her çiftin yüreğine dokunamayabiliyor. Belki güncel yaklaşımlar, yeni farkındalıklar sarsılma tehlikesi olan evliliklere yara bandı etkisi yapacaktır.
Bu yaklaşımlardan en büyük önem taşıyanı ve en kıymetlisi çiftlerin ana gelebilmesi anı yaşayabilmesidir. Tasavvufi terim olarak “ibnü’l vakt” olarak bildiğimiz bu yaklaşım aslında bizim köklerimize çok da uzak sayılmaz. Yani tasavvufa göre; kişi kulluğunda hangi zamanların fırsat hangi ibadetlerin hayırlı ve Rabbine yaklaşmaya vesile olacağını sürekli takip edip hayatını ona göre tertip edendir. Ve kulluktan genele yayılan bir yaşam tarzıyla eşliğinde, ebeveynliğinde, evlatlığında da bu fırsatları kollamak durumundadır.
Ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlar olarak bizler bunu “anı yaşa/anda kal” felsefesiyle birey ve çiftlere yeni farkındalık alanları olarak sunmaktayız. Zihni tam anlamıyla durdurmanın mümkün olmadığını kabul ederiz. Ne geçmişin pişmanlıklardan ne gelecek kaygılarından bir an olsun sıyrılmak mümkün değildir. Esasında anı değil bütünüyle hayatı yaşamak çok daha gerçekçi bir ifadedir. Hem bireyler hem çiftler için böyle…
Çözümcü ve hayat kurtarıcı bazı dokunuşlardan başlayabiliriz ana gelmeye. Mesela çiftler belirli noktalarda birbirleriyle arkadaş olmak muhabbet edebilme alanlarını korumak ve yenilemek durumundadırlar. Geçmişte yaşadıkları sorun ve zorluklar bugüne gölge düşürmemelidir. Peki nasıl? Evliliğin ilerleyen yıllarına rağmen çiftlerden birinin zihninde halledemediği bir olay bir mevzu varsa bunu mutlaka profesyonel bir ortamda halletmeli yardım almaktan çekinmemelidir. Aksi takdirde aynı konu, iki kişi arasında duran bir kaya gibi iletişim ve muhabbet engeli olarak birbirlerini görmeye ve duymaya engel teşkil eder. Dolayısıyla kişi anda değil demektir, geçmişin öfkeleriyle uğraşmaktan hem bireysel yaşam kalitesi hem aile huzuru olumsuz yönde etkilenmeye devam eder.
Öte yandan aileler/çiftler için önemli bir diğer detay da güzel şeyler düşünüldüğünde, bunları söylemek. Hemen söylemek o anda sade, doğal bir şekilde ailenin herhangi bir üyesine cömertçe muhabbeti aktarmak. Unutulmamalıdır ki; güzel sözler ve iltifatlar aile bankasındaki en önemli yatırımdır.
Bazen çiftlerin evlilikten beklentilerini hayalî bir noktaya koyduklarını ve o noktaya ulaşmak için önünü görmeksizin koşturduklarını görmekteyiz. İdeal evlilik demek “sıfır sorun” demek şeklindeki bir hedef gerçeklikten kopuk bir anlayıştır. Anlaşmazlıkları olabilir. Önemli olan anlaşmazlıkların varlığı değil, onları çözerken ilişkiyi en az yıpratacak yöntemi uygulanmasıdır.
Evet, bazen evlilik kanar ama yaraları sarılabilir bazen evlilik yorar ama dinlenecek mola alanları mevcuttur. Hepsinden önemlisi çok değil küçük ve yerinde dokunuşlar yıpranmış hasar görmüş yaraları bile tedavi etme gücündedir. Önemli olan birikimsiz ilerlemeye çalışarak dünü bugünden ayırarak anda kalarak saf ve çıplak gözle hayat arkadaşımıza bakabilmektir.
Aile Danışmanı Ayşenur Doğrul