Ö. Sadettin Ökten –
Dostluk iki insan arasındaki ilişkidir. Bu ilişkinin hem maddi hem de manevi boyutları vardır.
Dışarıdan bakan bir göz iki insan arasındaki eylem ilişkisini yani ortak eylemleri davranışları hitapları ve tavırları gözlemler. Buna söz konusu iki insanın birbiri hakkındaki beyanları da dahildir. Böylelikle bu iki insanın dışındaki üçüncü kişi bunlar hakkında zahire bakarak vardığı neticeyi ifade eder ve “bu iki kişi birbiriyle dosttur” der. Bu zahiri plan dostluğun sadece görünen kısmıdır. Zaman zaman da maalesef çok aldatıcı olabilir.
Dostluk esas itibariyle iki birey arasındaki manevi bir ilişkiden kaynaklanıyor. İnsanlar böyle bir ilişkiyi eylemleriyle görünür hale getiriyor.
Yukarıda sözü edilen manevi ilişkinin temelinde değer yer alır.
Aynı değere bağlanan, inanan ve bu değeri hayatlarında bir düstur edinerek eylemleriyle görünür kılan insanlar dostluğun temelini atmışlardır.
Değer bireyin iç dünyasında önce bir meyil, sonra sevgi ve sonra inanç ile yer alır. Bireyin iç dünyasını biçimlendirir. Birey hayatında yer alması gereken eylemleri bu değere -daha genel söylersek- benimsediği, sevdiği ve inandığı değerler sistemine göre yapar. Kısaca ifade edilmek istenirse iki birey arasındaki dostluğun temelini değer ortaklığı oluşturuyor. Bu iki birey inandıkları ortak değere göre eylem yapınca aralarında bir benzerlik bir dayanışma ortamı oluşuyor.
İnsan yalnız yaşayamayan bir mahluktur. Görmek ve görülmek ister. İşitmek ve işitilmek ister. Anlatmak ve anlaşılmak ister. Görmek, işitmek ve anlatmak insanın vazgeçemeyeceği ihtiyaçlarıdır.
Burada şu soruyla devam edelim. İnsan neyi görüyor, neyi işitiyor ve neyi anlatmak istiyor? Bu da bir manada iç dünyamızın biçimlenmesiyle alakalıdır. Biz insan olarak iç dünyamızın biçimlendiği şekliyle görür, işitir ve anlatırız. Dolayısıyla görme, işitme ve anlatma eylemlerimiz de iç dünyamızın dışa vurumu olduğu için bu dünyayı belirleyen ve tanımlayan değerler sistemimizin eseridir.
Burada şu sonuca varıyoruz ki görme, işitme ve anlatma ihtiyacımız yine değerler sistemi ile belirleniyor. Bu ihtiyacı da yine bir insan karşılayabilmekte. Bu ihtiyacı karşılayan insanın şüphesiz tabii olarak değerler sisteminde bir ortaklığa sahip olması icab eder. Aksi halde görme, işitme ve anlatma ihtiyacımız karşılanmamış olur.
Şu halde dostluğun temeli değerde daha geniş anlamıyla değerler sisteminde ortaklıktır.
İki birey arasındaki bu ortaklık zihni bir temelden ziyade duygusal bir boyuta haizdir. Birbirleriyle iletişime geçen iki birey kendi ifade ve eylemleriyle aynı değerler sisteminde ortak olarak buluştuklarını idrak ettiklerinde aralarında duygusal bir yakınlığın zuhur ettiğini fark ederler. Bu duygusal yakınlığın adı sevgi, daha ileri derecesi muhabbettir.
Değerler alanında iki bireyin ortaklıkları ve bağlılıkları genişledikçe ve güçlendikçe dostlukları da pekişir ve kuvvetlenir. Aralarındaki sevgi ve muhabbet bağları da artar.
Bu yaşananlar zihinden ziyade kalbin halleridir. Çünkü bir değerler sistemini benimsemek, onu sevmek ve ona inanmak kalbe mahsus bir ayrıcalıktır.
İki birey arasındaki dostluk ilişkisi söz konusu olduğunda bunların kusurları müsamaha ile karşılanır. Ve birisi bir müşkil ile karşılaştığında diğeri tarafından fedakarlık yapılır.
Dostluğun göstergesi kusurları müsamaha ile karşılamak, müşkilleri de fedakarlık ile halletmektir.
Burada müsamaha kavramı üzerinde biraz durmak icab ediyor. Kelime semahat yani cömertlikten gelmektedir. İnsanlar genellikle cömertliği sahip oldukları maddi değerden, mesela para veya mal vermek suretiyle tanımlarlar. Bu yanlış bir anlayış değildir. Ancak insanların bir de sahip oldukları manevi değerler vardır. İşte bir dostun diğer dostuna işlediği kusura karşı gösterdiği müsamaha bu manevi değerden verme halidir. Sabır, dua ve doğrusunu yapmak müsamahanın üç şartı olarak karşımıza çıkıyor. İnsan kusur işleyebilen hatta işleyen bir mahluktur. Bu kusura karşı müsamaha ile davranmak ancak dostunun yapabileceği bir şeydir.
İnsan kaderi icabı müşkillerle karşılaşır. Bu müşkilleri çözümlerken yanında bulunan ve gerekli fedakarlığı yapan yine dostudur. Çünkü dosttan gelen müsamaha ve fedakarlık muhabbetin eseridir. Muhabbet de kaynağını aynı değerler sistemine bağlı olmaktan alıyor.
Kısaca ifade edersek değerlere bağlı kalındığı sürece dostluk devam eder.
İnsanın işlediği kusurların kaynağı çoğu kez kendi nefsidir. Çünkü nefis her zaman ve her yerde hep ben der. Nefis menfaati sever ve menfaat ile beslenir.
Nefis çok öne çıkarsa insan menfaatlerine vasıl olur, buna karşılık dostunun ona gösterdiği müsamaha sınırları zorlanır. İnsan varlığında nefis öne çıktığı zaman kalbin nüfuzu zayıflıyor. Kalbin nüfuzunun zayıflaması ise sevgiyi ve muhabbeti geri plana, perdenin arkasına çekiyor. Neticede dostluk bağlarında bir gevşeme ve zayıflama gözlemliyoruz. Şu halde ihtiyacımız olan dostluğu ve dostu kaybetmemek için nefsi geri planda kendisi için münasip olan mahalde tutmak icab ediyor.
Bireyin başına bazen müşkil haller de gelebilir. Hayat dikensiz gül bahçesi değildir. Burada kendini yalnız hisseden insan dostunun yardımına muhtaç ve minnettardır. İnsan hiçbir zaman dostunun yardımından vazgeçmemelidir. Müşkilat, ihtiyaç olsun olmasın, dostun yardımı ile halledildiğinde çok daha öğretici ve eğitici bir ders niteliğindedir. Çünkü muhabbet müşkili halletmeyi kolay kılar. Başına müşkil bir iş gelen kişi bu müşkili dostun fedakarlığı ile hallettiğinde o dostuna teşekkür ve minnet duyguları ile yeniden bağlanır. Dost da olsa bir insana teşekkür ve minnet duygularıyla bağlanmak nefse ağır gelebiliyor. Hele müşkil atlatıldıktan sonra çekilen zorluklar kolayca unutuluyor. Dosta duyulan teşekkür ve minnet hisleri insanın nefsine bir zul gibi gelebiliyor. Bu da yine dostluğu zedeleyen bir haldir.
İnsan takdir ve şükran duygularından cüdâ kalmamalıdır. Kadir ve kıymet bilmek dostluğun fedakarlığını teşekkür ve minnetle karşılamak da dostluğu güçlendirir.
Dostluk zor zamanda belli olur, demişler. Doğrudur. Dost acı söyler, demişler. Doğrudur. Dost kazanmak ve dost biriktirmek ve en önemlisi Allah dostu kavramlarını da unutmamak gerek. Rabbim Allah dostlarıyla dost olabilmeyi nasip eylesin.
İlgi ve takibiniz için teşekkür ederiz. 💐
İlgi ve takibiniz için teşekkür ederiz. 💐
Dostluk Bâr olmadan yar olmaktır
İlgi ve takibiniz için teşekkür ederiz. 💐