21 Nisan 2025 / 22 Şevval 1446

Dünya ve Ahirette Bâki Kalacak Ameller

“Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün kıldık.”(İsra suresi 70)

Âlemleri yoktan var eden, çeşit çeşit nimetlerle donatan Rabbimiz bu âyet-I kerîmesinde çok değerli ve üstün kıldığını haber verdiği insanı; dünya ve içerisindeki her şeyi onun için yarattığı halde bu dünyada ebedî yaşatmıyor. Çok çabuk geçecek olan bu hayatın mutlaka son bulacağını,

“Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.”(Ankebut suresi 57) beyanı ile bildirdiği gibi bu hayatın insana veriliş sebebinin imtihan olduğunu da;

“O, ölümü ve hayatı, amel/davranış bakımından hanginizin daha güzel olacağını imtihan etmek için yarattı. O mutlak gâlip, çok bağışlayandır.” (Mülk suresi 2) ayet-i kerimesi ile kullarına bildiriyor.

Bu imtihanda kaybetmemenin ve kazanmanın yolu ise bu fâni, hızla tükenen hayatı; ebedî bir hayatın rahatını ve mutluluğunu elde etmek için bâkî kalacak salih amellerle değerlendirmek.

“Mal ve oğullar, (geçici) dünya hayatının ziynetidir. Bâkî kalacak olan salih ameller (ihlasla yapılan ibadetler ve hayır olan işler)ise, Rabbinin katında sevapça daha hayırlı, ümit bağlanmaya daha lâyıktır.”(Kehf suresi 46)

“Allah’a ve Resûlüne inanın, size üzerinde tasarrufuna/harcamasına vekil kıldığı(maddî) şeylerden (Allah uğrunda)harcayın. Sizden iman edip de (Allah için)harcayanlar var ya, onlar için büyük bir mükâfat vardır.”(Hadîd suresi7)

Ve bu emirlere riayetin neticesi dünyada mutlu, ihsan sahibi ve insanların en hayırlılarından birisi olarak yaşamak olduğu gibi ölümünden sonra da hayırla, dua ile anılmak. Hatta daha da önemlisi yaşıyormuşçasına amel defterine ebedî hayatı için sevapların yazılmaya devam etmesi ki; Hz. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin sahih bir hadis-i şerifinde şöyle buyruluyor: “İnsan öldüğü zaman şu üç şeyden başka bütün ameli kesilir: Sadaka-i cariye(devam eden sadaka), kendisinden faydalanılan ilim, ona dua eden salih evlat.”

Yine Yâsîn suresi 12.âyet-i kerîmede Yüce Rabbimiz: “Gerçekten biz ölüleri diriltiriz, onların önceden yapıp gönderdiklerini ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Zaten biz her şeyi açık bir kütükte, bir(tutanak olan) imam-ı mübîn de sayıp tesbit etmişizdir.” buyuruyor ki; önceden yapıp gönderdikleri, hayatlarında yaptıkları iyi ve kötü bütün amelleri, bıraktıkları eserleri ise; ölümlerinden sonra geride bıraktıkları her eser, gerek okuttukları ilimler, yazdıkları kitaplar, yaptıkları vakıflar, medreseler, mescitler mektepler, yollar, çeşmeler, köprüler, hastahaneler, çeşitli imaretler gibi hayır ve hasenat kuruluşlarını gerekse de zulüm, günah ve isyan örnekleri tertip eden fesat ocakları gibi şer ve kötülüklerini hatta bütün izlerini ve gölgelerini yazarız hesaplarına geçiririz.

Yukarıda zikrettiğimiz hadis-i şerif, kalacak hayırlı eserlerin kısımlarını açıklamıştır. İşte İslam tarihi boyunca ehl-i iman bu ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerdeki müjdelere nail olmak için hayrın her çeşidinde nice kalıcı eserler bırakarak muazzam bir vakıf medeniyeti oluşturmuşlardır. İsimleri bilinse de bilinmese de sahib-i hayrat namıyla her zaman mü’minlerin dualarında yer almışlar ve Allah’ın izni ile dualarda yer almaya da devam edeceklerdir.

Fahrunnisa Nur