Psk. Oya Erdoğan –
Dönüşüm; olduğundan başka bir biçime girme, başka bir durum alma, şekil değiştirme, bir hâlden başka bir hâle girme anlamlarına geliyor. Peki, duygusal dönüşüm mümkün mü? Elbette. Tıpkı fiziksel ve sosyal dönüşümlerin doğal ve mümkün olduğu gibi duygusal dönüşüm de mümkün.
Duygusal dönüşümü iki yönde de görebiliriz. Birine karşı hissettiğimiz sevgi ve merhamet duygularının yerini öfke, kin ve intikam duyguları alabilir veya tam tersi şekilde olumsuz duygularımız olumluya evrilebilir. Pekala duygularımız çeşitli olayların ve sebeplerin etkisiyle bir dönüşüm yaşayıp öncekinden farklı bir hâle bürünmüş olabilir.
Dönüşüm İçin Farkındalık
Çok çeşitli duygular yaşıyoruz: sevinç, üzüntü, öfke, kırgınlık, çaresizlik, endişe, korku, utanç, suçluluk, tiksinme, nefret, coşku, can sıkıntısı… Peki, duygularımızın ne kadar farkındayız yahut ne hissettiğimizi tam olarak anlayabiliyor muyuz?
Duygu dönüşümünde öncelikli olan; yaşadığımız duyguların farkına varmak, o duyguları kabul etmek ve buna istekli olmaktır. Sonrasında ise “Ne hissediyorum?”, “Bu beni nasıl etkiliyor?”, “Davranışlarımı nasıl yönlendiriyor?”, “İlişkilerimi nasıl etkiliyor?”, “Neye ihtiyacım var?” gibi soruları cevaplamak bizi dönüşümde sağlıklı bir yere taşıyabilir.
Bazen ne hissettiğini sorduğumuz kişiler, duygusunu bizlere tanımlamakta zorluk çekebilirler. Bazen de başına gelen olayı duygularından arındırıp düz bir şekilde anlatır. Sanki yaşayan o değilmiş gibi anlatımın içinde hiç his yoktur.
Öfkeyi, korkuyu, üzüntüyü sanki hiç yaşamamış gibi davranmak; kişinin kendi duygularına kör kalması ve kaçmasıdır. İnsanoğlu hazza düşkün olduğu kadar acıdan kaçmaya da eğilimlidir. Bazı durumlarda bu tutum insanı rahatlatır, incinmesini önler, gerilimini azaltır. Bu yönüyle duygulardan kaçmak bir savunma mekanizması sayılır fakat üzerinde hiç konuşulmayan, sürekli ötelenen, sanki hiç yaşanmamış gibi bastırılan duygular; zamanla kişide büyük bir yük ve gerilim oluşturur. Aynı kırgınlık ve iç çatışmalar tekrar tekrar yaşanır. Kişi; hayatının, ilişkilerinin belli dönemlerine takılıp durur.
Geçmiş yaşantıların etkisini de barındıran güçlü görünme ihtiyacı, insanın duygularını bastırmasına ya da üzüldüğünde hiç üzülmemiş gibi tam tersi bir hâl sergilemesine neden olabilir. Hâlbuki insanoğlu duygusal incinmeleri de olan bir varlıktır. Bunlar gayet insanî duygulardır, zayıflık değildir.
Günlük yaşam işlevlerimizi olumsuz etkileyen duyguların düzenlenmesi, dönüştürülmesi ve dengelenmesi için duygu farkındalığı yani hangi duyguları yaşadığımızın, o duyguların bizi ve ilişkilerimizi nasıl etkilediğinin farkında olmak önemlidir.
Duyguya Eşlik Eden Düşünceleri Keşfetmek
Bir duygu yaşadığımızda beraberinde ona eşlik eden bir düşünce de vardır. Bunlar iç içedir. Örneğin üzüntü duygusuna “Ben değersizim.” düşüncesinin eşlik etmesi gibi.
Yahut öfkeyi ele alalım: Öfke anında bu duyguyla bağlantılı diğer anılar da zihne üşüşür ve bu hisse eşlik eden düşüncelerle beraber ruhsal durumumuzu etkiler.
Duyguları düzenlerken düşünceyi de sağlıklı hâle getirmek, ikisini bir arada dengelemek elzemdir.
Duygunun Mesajını Almak
Duygularımızın bize mesajları vardır. Kendimizi, ilişkilerimizi, hayatımızı yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini gösterir. Sürekli geçmişteki bir olaya takılıp kalmamak, hayatı daha anlamlı ve doyumlu yaşamak istiyorsak bu mesajları doğru okumaya ihtiyacımız vardır.
“Acıyı, öfkeyi, hayal kırıklığını kabul etmek bana ne hissettiriyor? Beni nasıl etkiliyor? Ne öğretiyor? İhtiyacım ne?” soruları, kişinin yeni bir bakış açısı getirmesi ve iç dünyasını yeniden yapılandırması açısından oldukça önemlidir.
Dönüşüm Rehberi: Yerinde ve Yeterli Duygu
Öfke, yerinde ve yeterli miktarda ise sağlıklıdır, hatta zaman zaman adil olmanızı dahi sağlar. Yerinde ve yeterli korku ve endişe, kendimizi ve sevdiklerimizi korumak için gereklidir. Utanç ve suçluluk duyguları, bizi pişmanlık ve özür dilemeye sevk ediyorsa sağlıklıdır. Üzüntü duymak aynı zamanda merhametli olduğumuzun göstergesidir. İncinme ve hayal kırıklığı, diğer insanlarla empati yapma ve sağlıklı tutum sergileme açısından bize yol gösterir. Çaresizlik; çare aramaya yöneltir, gayretlendirir. Can sıkıntısı, iyi şeyler yapmamıza vesile olabilir.
Farkındalık ve içgörü, duygu dönüşümünün olmazsa olmazlarındandır. Zarara uğrayan ilişkileri telafi imkânı doğurur. Duyguların düzenlenip dengelenmesi kişiyi rahatlatır, huzurlu kılar. Mutlu, doyumlu ilişkiler kurmamızı sağlar. Hayatı daha anlamlı hâle getirir ve hedeflerimize odaklanmamızı sağlar.
Değişim isteği, umut, iyimserlik, samimi gayret, iyiyi amaç edinme, affetme, empati, merhamet ve şefkat, pişmanlık sağlıklı duygu dönüşümünün belirtilerindendir.👍