Kendisine gerçek anlamda güvenebileceğiniz kimseler var mı hayatınızda?
Gözlerine baktığınızda içinizi ısıtan bir güven duygusu yaşatan yakınlarınız?
Çalışma hayatında güvenir ve güvenilir misiniz?
Ya kendinize güveniyor musunuz?
Allah’ın güzel aylarından bir Safer ayı ve Efendimizin (sav) doğumuyla dünyanın şereflendiği Rebiulevvel ayında konu olarak El Emin (sav) hürmetine, güzel ahlâkın en önemli özelliklerinden olup ölçülmesi ve değerlendirilmesi oldukça güç olan bir kavramı konu edindik ve “Güven Dolu Bir Hayat.” dedik.
Peygamberlerin genel niteliklerinden olan güvenirlik birçok ayette geçmektedir. Nuh as.[1] da, Hûd as.[2] da “Şüphesiz ben sizin için (gönderilmiş) güvenilir bir peygamberim.” demişti. Her peygamber bu güven durumunu kavmi ile paylaşmış, bu konuda en güzel örnekliği sergilemişlerdi. İnsanların da, insan-ı kâmil mertebesine çıkabilmesi için bir takım ahlaki değerleri kazanmış olması gerekir. Güvenilir olmak, eminlik de bu erdemlerdendir.
En önemli ihtiyaçlarımızdan olan güven olmadan nasıl inanır, nasıl sever ve mutlu olabiliriz? Temelinde o güven duygusunun olmadığı hangi başarı sürekli olabilir, hangi aile sadakatle ayakta kalabilir, dostluklar daimi olabilir? Hepimiz kendimizi “EMİN” insan olma özelliğimiz adına her konuda ayrı ayrı sorgulamalıyız ki dünyamız daha yaşanabilir bir yer olsun. Televizyonu açtığımızda endişe, korku, kaygı ve üzüntü veren, hayrette bırakan haberler, yerini huzura bıraksın, iyiler, iyilikler konuşulsun.
Emanete verdiğiniz maddi değeri olsun/olmasın, yaptığınız alış veriş, paylaştığınız sözler orada güvenli ise bırakmayın o kimseyi. Hadislerde de ifade edildiği gibi Müslüman elinden ve dilinden emin olunan, güvenilir kimseler olmalı. Güvenirliliği, el Emin olarak en güzel örneğimiz (sav), gerek aile hayatında, gerek ticaretinde, gerekse sosyal yaşantısında her alanda göstermişlerdir. İş ki O’na layık olabilmekte.
Emin kişi olabilmek elbette beraberinde doğru sözlü olmak, verdiği sözü tutmak, aldatmamak, haksızlık yapmamak, kimseyi kırmamak gibi değerleri de yaşama gayretinde olmayı gerektirecektir. Toplumun birlik ve beraberliği için de olmazsa olmazlarımızdan değil midir bu değerler?
Bizlere emanet olarak verilenleri hatırlatıcı olarak “Emânet ehline verilmediği zaman, işte o zaman kıyâmeti bekle!” [3]Hadis-i şerifini bir tabela ile duvarımıza asmak lazım galiba. Ne dersiniz?
Şu dünyadan ayrılırken, nasıl bilirdiniz diye sorulduğunda “Güvenilir, iyi biriydi.” dedirtebiliyorsak ne mutlu bize. Rahmanın emanında olmanız temennileriyle…
[1] Şu’arâ S. 107.
[2] Şu’arâ S. 125.
[3] Buhârî, İlim, 2; Ahmed, II, 361.