Her türlü müşkülleri açan ve kolaylaştıran. El-Fettah: Bir şeyi açmak, taraflar arasında hüküm vermek, birine yardım edip zafere ulaştırmak anlamındaki feth kökünden mübalağa ifade eden bir sıfattır. İyilik kapılarını açan, hak ile batılı birbirinden ayırıp, durumu açıklığa kavuşturan, mazlumlara yardım edip mümin kullarına zafer veren, manalarına gelir. Fethin asıl anlamı olan ‘açma’ fiilinin sonuçları dış duyularla algılandığı gibi, kalp gözüyle de ‘batınî hislerle de’ idrak edilebilir.
Açma fiili, bazen fakru zarureti ortadan kaldırmak gibi dünyevi; bazen de bilinmezliği kaldırmak türünden manevi olabilir. Kapalı şeyler yalnız maddi kapılar, kasalar, kilitler değildir. Zaman gelir ki gönüller de kapanır, kalp cihanına bir zerre hikmet nuru inmez. Hasılı; kederleri, gamları, ıstırapları, gönülden tasaları kaldıracak olan Allah’tır (cc). Dilediği kuluna her kapıyı açan O’dur.
Kâinatta vuku bulan her şey ilahi kudretin ürünü olmakla birlikte Allah Teâla, madde dünyasında meydana gelen her şey için bir maddi sebep yaratmıştır. Buna bağlı olarak O’nun Fettah ismiyle açtığı her kapının duyularla algılanabilen bir açısı ve yakın bir sebebi mevcuttur.
Müslim’de yer alan bir hadise göre Hz. Peygamber (sav) camiye girerken, “Allah’ım, bana rahmet kapılarını aç” şeklinde dua edilmesini öğütlemiştir.
“ Biz sana apaçık bir fetih ihsan ettik” ( Fetih/1) der. Bazen de velilerinin kalplerinden perdeyi kaldırıp yüceliğinin iklimine ve azametinin güzelliğine giden kapıları onlar için açar ve “Allah’ın insanlara açacağı rahmeti kimse tutamaz. O’nun tuttuğu rahmeti de kimse salıveremez.” (Fatır/2) der.
Kettani’ye göre Allah Teâla’nın açması iki nevidir. Birincisi: Dini ve cezai hükümleri açması ki, peygamberleri vasıtasıyla mükelleflerin muhtaç olduğu ve onları doğru yola sevk edecek olan bütün şer’i hükümleri açıp ortaya çıkarmasıdır.
İkincisi de: Kaderi hükümleri açması O’nun kulları hakkında hayır ve şerri, fayda ve zararı vermek ve vermemeyi takdir etmesidir.
Allah insanları zorluklarla denemekte, ancak hiç kimseye kaldırabileceğinden fazlasını yüklememektedir. O, ihlaslı kullarına bir zorluk verdiği zaman ondan çıkış yolunu da açar; mutlaka zorluğun yanında bir kolaylık da gösterir. Onların üzerinde bulunan ve açılması imkânsız gibi görülen zorlukları açıp kaldırır. Bütün kapıların anahtarı Allah katındadır. Allah’ın dilemesi ile kapanan bu kapıları sonsuza kadar açabilecek hiçbir güç yoktur.
Hiç şüphesiz kapalı bir şeyi açmak çeşit çeşit olur. Maddi olur, bir kapıyı bir kilidi açmak gibi. Manevi olur, yürekten gam ve kederi atıp gönlü açmak gibi. Anlaşılması güç olan ilimlerin üstünden zorluğu kaldırmak, müşkülleri açmak da manevi fethtir. Bunların en kıymetlisi kalbin kapısını ledünni ilimlere karşı açmaktır. Fettah ismi şerifi bunlara ve daha başka manalara da şamildir.
Eğer müminler Allah (cc) yolundan inhiraf etmese idi, Rasulullah’ın (asv) buyurduğu gibi mansur ve muzaffer olur, ganimetlerini de lütfederdi Cenabı Hak, geçmişte olduğu gibi.
Sekiz cennetin bir kapısı daima açıktır, buyrulur. Allah hataları affedendir, yeter ki kul samimi bir şekilde istiğfar etsin, yanlış yollardan dönsün. El- Fettah olan Rabbül izzet ‘Darusselâm’a esenlik evine çağırıyor, iblis ve avânesi ise nâr-ı Cahime.
Rahmetin hazinelerini kullarına açan Fettah Teâla bütün noksan sıfatlardan münezzehtir. O, nefislere tevfik kapısını açan, dostlarına hayır kapılarını açandır.
İnsan, Allah’ın (cc) rahmeti sayesinde en zorlu ve sıkıntılı işlerle karşı karşıya kalacak olsa, bu işlerin rahat ve kolaylık olduğunu görür. Eğer Allah’ın (cc) rahmeti ondan uzaksa, en kolay işlerle uğraştığı zaman bile bu işler ona çok ağır ve çok zor gelir.
Yine pek çok ilim, uzun bir ömür, hoş ve güzel bir yaşam bunlar bir halden bir hale değişip duran şeylerdir. Az bir bilgi, kimi zaman çok ürün ve fayda sağlayabilir. Az bir ömrü Allah (cc) çok bereketli kılabilir, Az bir serveti de mutluluğun kaynağı kılabilir. Allah’ın rahmetini hissetmek te Allah’ın rahmetindendir.
Ebu Bekir İbnü’l Arabi (ks) Fettahın üç ilgi alanı olduğunu söyler. Yokluk kilidini açıp nesne ve olaylara varlık kazandırmak, bilinmeyeni kelâmı ile açıklamak ve her müşkülü çözmek, rızık ve nasip kilitlerini açmak. İmam Kuşeyri’ye göre Allah Teâla’nın fettah olduğunu bilen bir insana yakışan, O’nun lütuf ve kereminin mutlaka geleceğini ummak, acele etmeyip ilahi hükmün yerini bulmasına hazır beklemek gerekir. Mü’minin bu ismi şeriften istifade edebilmesi için gafletten kurtulması lazımdır. Allah’ın emri, Rasulünün emri ne ise öyle bir hayat tarzını benimsemeli ki, Fettah olan Cenabı Hak tarafından müşkilat kilitleri kırılsın, nice bin kapı açılsın. Her insan için her an, görünmez kapılardan gönlüne bir hayır ve bereket kapısı açılması mümkündür. Allah’tan bunu istemek ve sebeplere sarılmak lazımdır. Mesela, darda kalmışlara, zayıflara, düşkünlere yardım etmek lazım ki düşkün vaktinde sana da yardım olunsun. İnsan bir halde kalmaz kâh olur insan gam seline değirmendir, kâh olur derde düçar olur.
Dünyanın her şeyi fanidir, ne derdi ne sefası devamlı değildir. Dünyada en büyük nimet iman devletine ermek, marifet nuru ile rızıklanmak, muhabbet ateşine yanmaktır.
İnsanlar gaflet sebebiyle görmeseler bile, Allah Teâla’nın fetih yardımı, rahmet ve keremi bir lahza olsun kesilmez. Âlemde hiçbir mahlûk yoktur ki, her nefes Allah’ın (cc) keremine mazhar olmasın. Kul kendisinin diliyle müşküllerin çözülmesi, ilim ve marifetiyle halkın hem dünyevi hem de uhrevi meselelerinin kolaylaşacağı seviyeye gelmek için durmadan gayret göstermeli kâmil insan olmaya çalışmalıdır ki Fettah isminden nasibini almış olsun…
“ İlahi fazlu lütfunla bana bir bab fetheyle,
Eriştir vahdet-i zâta kulun nimel meâb eyle…