Aile, toplumumuzun en küçük yapı taşı ve neredeyse insanlık tarihi kadar köklü geçmişi olan bir kurumdur. Ailemiz köklerimizdir, bizi büyütüp besler, bu dünyaya tutunmamıza vesile olur. Hepimizin bildiği üzere ilk terbiye ve eğitim ailede başlar. Ailede yeterli terbiye ile büyümeyen birinin bunu sonradan kazanması için fazladan gayret edip çaba harcaması gerekir. Son zamanlarda aile bağının önemsenmeyip zayıflatıldığı toplumlarda çeşitli konularda zafiyetler görmekteyiz. Bu zafiyetlerin başında ahlaki konular gelmektedir. Biz bu yazımızda önemine dikkat çekmek ve sağlamlaşmasına vesile olmak adına ailede mahremiyet kavramını ele almayı murad ediyoruz.
Mahremiyet kelime anlamı olarak “gizlilik” demektir. Her şeyin aleni ve aşikâre yaşanmasının özgürlük kabul edildiği son dönem anlayışlarında mahremiyet geri kalmış bir kavram olarak düşünülebilir. Ancak, aslında en önemli kişisel haklardan biridir mahremiyet ve evlerimiz, en mahrem alanımızdır ailemiz. Böyle olduğu halde aile içinde yani evlerimizde mahremiyet konusunda serbestiyet olacağı algısına kapılmak yanlış olacaktır. İslam ahlakına baktığımızda ailede mahremiyet bilincinin izleri pek çok şekilde görülmektedir. Bunun en somut örneği Nur Suresi’ndedir; “Ey iman edenler köle ve cariyelerinizden ve sizden olup da henüz buluğ çağına ermemiş çocuklarınız yanınıza girmek için şu üç vakitte sizden izin istesinler: sabah namazı öncesi, öğle vakti elbiselerinizi çıkardığınız ve yatsı namazı sonrası sizin için üç mahrem vakittir. Bu vakitlerin haricinde yanınıza izinsiz girmelerinde ne size ne de onlara bir günah yoktur. Çünkü onlar sizin yanınıza sık sık girmek zorunda kalırlar, siz de birbirinizi sıkça dolaşırsınız. Ayetlerini Allah size böyle açıklıyor. Allah her şeyi hakkıyla bilen her şeyi hikmetle yapandır. Çocuklarınız buluğ çağına erdiklerinde kendilerinden önceki büyüklerin izin istemeleri gibi bu üç vaktin dışında yanınıza girmek için izin istesinler. Ayetlerini Allah size böyle açıklıyor. Allah her şeyi hakkıyla bilen her işi hikmetle yapandır.”[1] Görüldüğü üzere hayat rehberimiz olan Kur’an-ı Kerim’de çocukların yaşlarına göre anne babalarının yatak odasına ne zaman ve ne şekilde gireceği konusunda detaylı bilgi verilerek bu konunun ehemmiyeti belirtilmektedir. Aile efradı birbirine en yakın olan kişiler olsa da bu kendi içinde bazı kuralların ve özel alanların olmasına engel değildir. Bilakis böyle kuralların benimsenip alışkanlık haline gelmesi ailede görülmesi ile başlar. Bu kuralları birkaç madde ile şöyle sıralayabiliriz:
- Anne baba, çocuktan görmeyi beklediği mahremiyet saygısını çocuğuna kendisi de göstererek bu kavramı içselleştirmesine ve ileriki hayatta da sürdürmesine yardımcı olmalıdır. Yani anne ve baba da çocuğun belli bir yaştan sonra odasına girerken, özel eşyalarına dokunurken ve hatta bazen çocuğunu öpüp, okşarken, çocuğuna ait fotoğrafı herhangi bir platformda birileriyle paylaşırken- velev ki bu alan güvenilir, görecek kişiler bilindik bile olsa- çocuktan müsaade almalı bu vesile ile hem kendi alanını pekiştirmeli hem çocuğun özel alanını ona hissettirmeli hem de aile dışındaki kişilere evin mahremiyet çizgisi belli edilmelidir.
- Evin durumu müsaitse 7-10 yaş arasında kız erkek kardeşlerin odası ayrılmalıdır. Ev buna elverişli değilse 7-10 yaş aralığında kız ve erkek kardeşlere birbirlerinin yanında daha özenli ve dikkatli davranmak ve birbirlerinin özel alanına saygı göstermek hususunda yaşlarına uygun olacak şekilde açıklama yapılmalıdır.
- Eşler birbirlerinin ve varsa evde yaşayan büyüklerin mahremiyet sınırlarına dikkat ederek çocuklara bu konuda öncü olmalıdır. Şüphesiz eşler birbirinin en yakını da olsa bazı hususlarda mahremiyet talep etmek en temel haklardandır.
Genel hatları ile değindiğimiz bu maddeleri sizler evinizin ve ailenizin yapısına göre uzatıp çeşitlendirebilirsiniz. Mahremiyet gibi önemli bir değeri başta ailemizde ve sonrasında toplumda saygın ve görünür kılmak için fiillerimizde yer vererek bunu alışkanlık edinmeliyiz. Çocuklar ailede gördüğü, kendisine gösterilen ve mahiyetini kavradığı her davranışı daha kolay ve kalıcı olarak benimseyip devam ettirir. Dinimizin temel ahlaki prensiplerinden olan ve Anadolu irfanın da adabı muaşeret olgularından biri olan mahremiyete öncelikli olarak ailemizde ehemmiyet vererek toplumun inşasına katkı sağlamak üzere uzun soluklu bir adım atabiliriz.
Esra Alp
[1] Nur Suresi 58-59. Ayet