“Kaynaş(ıp huzura kavuş)manız için size kendi (cinsi)nizden zevceler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koyması O’nun (kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz ki bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum suresi 21)
Evlilikte neler oluyor da kaynaşıp huzura kavuşması gereken karı-koca birbirlerine el gibi oluyor, aynı evde yaşayan iki yabancıya dönüşüyor?
Evlilikte yalnızlık çekme konusunu gelin bir kritik analitik ile çözmeye çalışalım. En büyük problemimiz şikâyet etmek, karşıdan adım beklemek ve çözüme değil, probleme odaklanmak olduğu için kuyruğunu kovalayan kedi gibi aynı sorunun etrafında dönüp duruyor, koca bir ömrü öylece geçiriyoruz.
Tabii ki kritik analitik yaparken temel ölçümüz Kur’an-ı Kerîm, Sünnet-i Seniyye ve sahih kaynaklar ölçeğinde hayatımızı tasarımlamaktır.
Problem: Evlilikte yalnızlık, eş ile muhabbet edememek.
Çözüm: Problemin sebeplerini bulup, o sebepleri ortadan kaldırabilmek ya da azaltmak için yol haritası çıkarmak.
Sebepler neler olabilir?
Öncelikle aile hayatımız İslam’ın ölçülerine uygun mu? Genel ölçüye bakmak gerekir.
Erkek evde kavvam olarak reislik görevini yapıyor mu?
Hanım eşine saygılı ve itaatkâr mı?
Kadın fıtratına uygun kadın gibi, erkek de erkek gibi davranıyor mu?
Burada bir problem yoksa özel sebepler neler olabilir onları irdelemek gerekir.
Eş niçin onunla muhabbet etmiyor?
Bu soruların cevabını önyargılı ve yüzeysel vermemek gerekir. Görünen sebepleri bırakıp, görünmeyen sebepleri bulmaya çalışmak lazım.
Mesela; bey akademisyen, akşamları ailesinin yüzüne bakmadan ilmi çalışmalarla vakit geçiriyor. Ya da yorucu bir işi var eve yorgun geliyor. Ya da bütün akşam elinde telefon ekrana bakıyor. Bunlar esas sebepleri gizleyen, bizi aldatan sebeplerdir. Bizim sebeplerin sebeplerine bakmamız lazım.
Eğer karı-koca arasında muhabbet olsa bu durumlar ortaya çıkmaz. Muhabbete balta vuran sebepler ne olabilir?
Bir erkeği karısından soğutan en önemli sebep karısının onu çözemeyeceği konularda aciz bırakmasıdır. Zira erkek için güç ve başarı çok önemlidir. Evlilikte eşinin memnuniyetsizliğini görmek erkek için bir başarısızlıktır ve erkeğin çözemeyeceği bir problem çıkarmak da onu aciz bırakmaktır.
Bu meselede ilk sırada erkeğin ailesi ile yaşanan problemler gelir. Erkek ailesini değiştiremez, onlara sırtını dönemez. Ne karısına ne ailesine sözünü geçiremediğinde erkek genellikle karısından soğur, değil muhabbet etmek konuşurken yüzüne bile bakmaz istemez, onu çözemeyeceği bir problemin içinde aciz bıraktığı için.
İkinci sırada cinsel problemler gelir. Eşlerden biri soğuk davranıyorsa diğer eş kendini reddedilmiş hisseder ve büyük bir kırgınlık yaşar. Böyle bir problem varsa onu muhakkak çözmek gerekir. Bilgi eksikliği varsa okuyup araştırıp bilenlere sormalı, tedavi gerekli bir durum varsa tedavi olunmalıdır yoksa karı-koca gittikçe birbirine yabancılaşır.
Böyle büyük sebepler yoksa kişilik özelliklerine bakmak lazım. Eş genel olarak az konuşan içe kapanık biri midir yoksa onunla mı az konuşuyor. Genel olarak kadınların konuşma ihtiyacı erkeklerden fazladır. Yapılan çalışmalar erkekler hiç konuşmasa da karısı ile aynı odada bulunduğunda bunu birlikte zaman geçirmek olarak tanımlıyormuş. Fakat kadınlar aynı odada konuşmadan geçirilen zamanı ilgisizlik olarak yorumluyormuş. Bu yüzden evlilikte yalnızlıktan daha çok kadınlar şikâyetçidir.
Evlilikle ilgili problemlerde kadın-erkek yaratılış farklılıkları da göz önünde bulundurulmalı. Erkeğin az konuşması normal fakat eşinin yüzüne bakmaması, az da olsa konuşulan zamanın muhabbetli geçmemesi bir problem olduğunu gösterir.
Tabii şu çok önemli: Problem çözmek için kişi kendinden başlamalı. Kendinden kaynaklanan hataları bulup onları çözmeye çalışmalı. Eşin isteyip de yapmadığı şeyler varsa onlardan başlamalı çözüme.
Mesela pek çok erkek akşam eşinin hoş bir kıyafetle, saçı başı taralı, kendine özen göstermiş ve güler yüzle kapı açmasından memnuniyet duyar. Eşinin bundan hoşlandığını, arzu ettiğini bile bile kadın evde soluk kıyafetlerle, bakımsız dolaşıyorsa “eşimle muhabbet edemiyoruz, evlilikte yalnızlık çekiyorum” diye hiç şikâyet etmemeli. Yalnızlıktan gerçekten muzdaripse eşinin beklentilerini göz önüne alıp ona göre hareket etmeli.
Sevgi bitmeyen bir hazine değildir: Yeni doğmuş bir bebek gibi bakım ister, emek ister. Bu bakımı ve emeği vermek istemeyen nefsine bir bakmalıdır. Gurur yaptığı, kibrine dokunan bir şeyler mi yaşamış da kin tuttuğu için çaba sarf etmeyip sadece şikâyet ediyor. İmtihanda olduğumuzu kendimize sık sık hatırlatırsak bu affetmeyi kolaylaştırır.
Eşlerin birbiri üzerinde hakları vardır. Erkek de kadın da üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek zorundadır. Birbirlerinden hesaba çekilecekler.
Nefsin ve şeytanın fısıltısı yol rehberi olursa evlilik kişiyi manevi olarak da köreltir.
Allah rızası gözetilerek hareket edildiğinde ise evlilik bir tekâmül sebebi olur. Sevgi ailede başlayıp halka halka topluma yayılır.