Güvenli yaşam, her türlü tehlikenin yol açacağı zararlardan korunarak yaşamaya çalışmaktır. Ayrıntılı olarak bakarsak hastalıklardan, sigaradan, uyuşturucudan, alkolden sağlıksız ve zararlı yiyecek ve içeceklerden, hava ve su kirliliğinden uzak; kimyasallardan, doğal ve doğal olmayan her türlü afetten korunarak yaşamaya çalışmaktır. İşte insan için geçerli bu güvenli yaşam önündeki tehlikelerden korunma ihtiyaçlarının birçoğu ve benzerleri hayvanlar için de geçerlidir.
Yaşam güvenliği veya güvenli hayat dediğimiz kavram, günlük yaşamın her anında karşılaştığımız tehlikeleri en aza indirme düşüncesidir. İnsanların kendi yaşamlarını güvenli hale getirmek istemeleri nasıl bir hak ise aynı şekilde doğayı paylaştığımız hayvanlar için de bunu istemek, buna çaba sarf etmek bir görevdir.
Bizler insan olarak kendimizin, yakınlarımızın ve ailemizin güvende olmasından, evimizin, arabamızın, iş yerimizin, okulumuzun, sokağımızın, mahallemizin, şehrimizin güvenlikli olmasından nasıl bir beklenti içindeysek, (özellikle Müslümanlar olarak) benzer şekilde bunları hayvanlar için de istemek durumundayız. Çünkü insan yeryüzünde kendisine “emanetin” yüklendiği tek varlıktır. (Ahzâb Sûresi 72. Ayet) Yüklendiğimiz sorumluk içinde; başta kendimize, diğer insanlara ve çevreye olduğu kadar hayvanlara karşı da “emanetin gereği” sorumluluk altında olduğumuzun bilincinde olmalı ve farkındalığını yaşamalıyız. Nasıl ki bizler acıkınca güvenli yemek yemek, akşam yatağımızda rahatça uyumak, barış içinde huzurlu olmak, afetlere ve hastalıklara karşı bilgili, hazırlıklı ve güvende olmak durumları için hak sahibi bir beklenti içindeysek, hayvanlarında bu temel yaşam güvenceleri için hak sahibi olduğu bilincini diri tutmalıyız. Rabbimiz, “Yeryüzünde yürüyen bütün hayvanlar ve kanatlarıyla uçan bütün kuşlar da ancak sizin gibi birer ümmettir” buyuruyor. (Enam Suresi 36. Ayet) Bu ayet bize hayvanların haklarını açıkça hatırlatması bakımından oldukça dikkat çekicidir. Yine Allah Teâlâ Kur’an’da “Yeryüzünde kımıldayan hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah’ın üzerine olmasın! Allah onların halen bulunduğu yeri de emanet olarak konulacağı yeri de bilir; hepsi apaçık kitapta vardır” (Hûd S. 6. Ayet) buyuruyor. Yine bazı surelerin isimlerinin de hayvan isimlerinden konulduğunu biliyoruz, Bakara (sığır, inek), En’âm (evcil hayvanlar), Nahl (bal arısı), Neml (karınca) ve Fîl (fil) sureleri gibi. Bütün bu örnekler, insanların yeryüzünün tek kullanıcısı gibi hareket edemeyeceğinin delilleridir.
Kendimizin, ailemizin ve toplumun güvenliğini sağlamaya çalışıyoruz. Bunun için çeşitli önleyici tedbirlere, doğal ya da yasal/zorlayıcı tedbirlere başvurmak durumunda kalıyoruz. Caddede veya sokakta gördüğümüz “İnşaata girmek tehlikeli ve yasaktır.”, “İnşaata baretsiz girilmez.” tabelaları bizlerin yaşam güvenliği içindir; peki hayvanlar için aynı tedbirler alınıyor mu? Veya arabaya bindiğimizde emniyet kemeri takıyoruz can güvenliğimiz için. Peki, arabamıza aldığımız veyahut bir yerden bir yere taşınmak zorunda kalınan hayvanlar için benzer tedbirler alınabiliyor mu? Veya çok mu zor bu tedbirlerin alınabilmesi? Hakeza afetlerden korunmak için yapılan hazırlıklar kapsamında sahipli/sahipsiz hayvanlar, ekonomik yönü olan çiftlik hayvanları için de muadil önlemler, hazırlıklar gündemimizde mi? “Hayvan Refahı” denen kavram batılı ülkelerde uzun yıllardır yasalarla korunan bir hak iken bizde veya gelişmekte olan ülkelerde henüz gündeme gelebilmiştir ki uygulamada sorunlar halen çok üst düzeyde devam etmektedir.
Başta da belirttiğimiz gibi gerek yaşam güvencesi gerekse hayvan refahı yasal bazı uygulamalarla koruma altına alınmalıdır. Bize emanet olarak veriler bu canlı dostlarımız için isteyeceğimiz şeyler kendimiz ve ailemiz için istediğimizden farklı değildir. Sonuçta koruma içgüdüsü ile hareket ettiğimiz kendimiz ve yakınlarımızın canı nasıl emanet ise canlı dostlarımız için de bu emanet duygusuyla hareket etmek bizler için Müslümanlık ve insanlık vazifesir. Çünkü onlar bizim her bakımdan rızıklandırıldıklarımızdan olup onlarla nimetlenmişiz. (Mü’minun Suresi 21) Kadrini bilmek ancak emanet duygusuyla gerçekleşebilir, yasal zorunluluğa ihtiyaç duymadan… Bunun için güvenli yaşam kültürü benimsenmeli, kendimiz ve sevdiklerimizin iş ve genel hayat güvenliği ile ilgili eğitimler aldığımız gibi hayvanlar için güvenli yaşam hususlarında da gerekirse eğitim almalı; seminerler ve etkinlikler ile bu konudaki çalışmalara katılmalıyız. Devlet, STK’lar ve belediyeler eliyle bu eğitimler verildiği takdirde insan ve hayvan yaşam güvencesi için proaktif yaklaşım ile olumsuzlukları ve kazaları önleme, önlenemeyen olayların ise etkilerini hafifletmek daha kolay olabilecektir. Hayvanların yaşam kalitesi, onların refahı, en temel yaşam ihtiyaçları ve güvenceleri için yapılan güzel çalışmalar bir kültür olarak topluma yayılmalıdır. Unutmayalım hayvanların varlığı, refahı ve yaşam güvencesi, aslında insanın gelecek güvencesidir.
Sevgi ile güvende kalınız.