Hepimiz, ilim yolcusuyuz!
İmtihanlardan ibaret bir hayat yaşıyoruz.
Yaşadıklarımız bize bir şeyler öğretmek için aslında, tabii eğer istersek…
Bu imtihanların hepsinde başarılı olamasak da gayretimizle niyetimizi ortaya koymak istiyoruz.
Niyetimiz Allah’ın rızasını kazanmak!
Ama olayların içerisindeki mesajları görebilmek ve anlayıp hayata geçirebilmek için yardıma/ desteğe/ ilme ihtiyacımız var.
Demek ki, hepimiz ilim yolcusuyuz!
Öyleyse sevgili Peygamberimiz’in(sav) kutlu sözleri yolumuzu aydınlatsın, ilim yolculuğumuzda bize şevk versin.
***
Müjde ey ilim yolcusu! Niyetini tam yapar gayretinle desteklersen, gayretini de ilimle aydınlatırsan, arada ayağın sürçse bile, yaşadığın hayat Allah yolunda yaşanmış bir hayat olur. Zira “İlim öğrenmek için yola çıkan kimse evine dönünceye kadar Allah yolundadır.” [1]
İşte bu yola çıkıştır seni dünyada da ahirette de değerli kılan:
“Dünya ve onun içinde olan her şey değersizdir. Sadece Allah’ı zikretmek ve O’na yaklaştıran şeylerle, ilim öğreten âlim ve öğrenmek isteyen öğrenci bunun dışındadır.”[2]
Evet, hepimiz ilim yolcusuyuz. Ancak niyetimizi tam yapmamız ve aklımızdan hiç çıkarmamamız gerekiyor ki yolculuğumuz bizi varmayı arzu ettiğimiz noktaya ulaştırsın. “Kim kendisinde Allah rızası aranan bir ilmi sadece dünyalığa sahip olmak için, öğrenirse, o kimse kıyamet gününde cennetin kokusunu bile duyamaz.»[3]
“Kim âlimlerden sayılmak ve onlarla iftihar yarışına girmek için veya cahillere gösteriş yapmak ve onlardan üstün olduğunu ispatlamak için ya da insanların beğenisini kazanmak için ilim öğrenirse Allah onu cehenneme sokar.»[4]
Amellerin değerini yok edebilen riya, ilim yolcusu için de en büyük tehlikelerden biri. Bundan korunmak için öğretenin/ öğrenmeyi nasip edenin kim olduğunu asla unutmamak gerekiyor. İnsanları yüzlerine karşı övmenin hoş görülmemiş olması da riyaya sebep olma ihtimali sebebiyledir. Riyaya sebep olmamak ve riyaya düşmemek, hayır hususunda yardımlaşmanın en güzel örneklerinden biri olsa gerek. Bu konuyu ayrı bir yazıya bırakıp Rasûlullah’ın (sav) önderliğinde/ örnekliğinde ilim yolculuğumuza devam edelim:
“Allah’ım, bana öğrettiklerinle beni faydalandır; bana fayda sağlayacak ilim öğret, ilmimi artır.”[5]
İlim, sahibine fayda sağlar ve ilim öğrenen kişi öğrendiklerinden faydalanır. Bilgi sadece bilmek için değildir. Bilgi amel içindir, faydalanmak ve faydaya vesile olmak içindir. Bunun için de neyi, nerden, nasıl/ hangi yollarla ve niçin öğrenmemiz gerektiğini çok iyi tespit etmemiz gerekmektedir. Öğrendiklerimizin hayatımızda bir yansıması olmazsa, Kur’ân-ı Kerîm’in ifadesi ile kitap yüklü merkeplerden farkımız kalmayacaktır.[6]
Demek ki ilim diploma için değildir. (İlim yolculuğunun sonunda dünyevî bir diploma olacaktır zaten.)
İlim, güzel bir meslek sahibi olmak için değildir. (İlim sahibi güzel bir meslek sahibi de olacaktır. “Güzel” kelimesinin ne ifade ettiği üzerinde ayrıca durulabilir.)
İlim, âlim olmak için değildir. (İlim öğrenen bir müddet sonra kendisi kabul etmese de -etmemeli- âlim olabilir.)
İlim, profesör olmak için değildir. (İlim yolculuğunda seçilen yola göre bir müddet sonra profesör olma ihtimali de vardır.)
İlim, ilim öğretmek için değildir. (İlim yolculuğunda hakkıyla ilerleyen kişi, zamanla sözüyle olmasa da haliyle ilim öğretecektir zaten. “İnsanlara iyiliği emreder de, kendinizi unutur musunuz?!.”[7])
***
İlim, fayda içindir. İlim yolcusu önce kendine sonra çevresine faydalı olur öğrendiği ilimle. Öğrendiğini yaşar, öyle güzel yaşar ki öğretmesine gerek kalmaksızın onu tanıyanlar bilenler de onun gibi yaşamaya başlar.
İlim yolcusu, çıktığı bu yolda kendisine faydası olmayacak şeylerin peşine düşmez. Niyeti, kendisini Allah’ın razı olduğu kulların arasına dâhil edecek, bir faydadır.
Bedevilerden biri Rasûl-i Ekrem’e (sav):
– Kıyamet ne zaman kopacak? dedi.
Fahr-i Cihan Efendimiz de ona:
– “Kıyamet için ne hazırladın?” diye sorunca bedevî:
– Allah ve Peygamber sevgisini hazırladım, cevabını verdi. O zaman Rasûlullah (sav):
– “Öyleyse sevdiğinle berabersin” buyurdu.[8]
Kıyametin ne zaman kopacağını bilmenin gerçek bir faydası yoktur. Önemli olan kıyamet için yapılan hazırlıktır. Sevgili Peygamberimiz (sav) muhatabının şahsında hepimize bu inceliği öğretmektedir işte.
***
İlim, meşguliyetlerin en güzeli, Peygamberlerin mirası ve bütün mahlûkat için mutluluk vesilesidir.
“İlim tahsil etmek maksadıyla bir yola giden kimseye Allah Teâlâ cennet yollarından açar. Melekler, ilim ve tahsil edene karşı memnuniyetleri ve tevâzûları sebebiyle kanatlarını yere sererler. Göklerde ve yerde olan her şey, hatta su içindeki balıklar, âlim için Allah’tan rahmet diler. Âlimin, bilmeden ibadet eden kimseye üstünlüğü, on dördündeki ayın, görünen diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin varisleridir. Peygamberler ne altın ne de gümüş bırakmışlardır, onlar miras olarak sadece ilmi bırakmışlardır. Kim ilmi almışsa büyük ve değerli bir şey almış demektir.”[9]
Sevgili Peygamberimizin kendisinin de “muallim” olduğunu beyan ederek tercih ettiği halkadır ilim halkası.
Bir gün Hz. Peygamber(sav) mescide girdi ve orada halka halinde oturmuş olan iki topluluk gördü. Bu topluluklardan biri Kur’an okuyor ve Allah’a dua ediyordu. Diğer topluluk ise ilim öğreniyor ve öğretiyordu. Rasûlullah (sav) bunu görünce:
– “Bu grupların her ikisi de hayır üzere, ama biri diğerinden daha üstün bir iş yapıyor. Şunlar, Allah’a dua ediyorlar, O’na yöneliyorlar. Allah dilerse istediklerini onlara lütfeder. Fakat şu ikinci topluluğa gelince onlar ilim öğreniyorlar ve bilmeyene o konuda bilgi veriyorlar. Ben de zaten bir öğretmen olarak gönderildim” buyurdu ve ilimle meşgul olan halkaya oturdu. [10]
Sevgili Peygamberimiz’in (sav) ilim yolcularının yoluna nur olacak daha pek çok hadîs-i şerifi vardır elbette. Ancak yazımız vesilesiyle yolun ve yolculuğunun farkına varacak kişiler, onları yolda/ yolculuk esnasında bulacaklar zaten. Biz de, şu kutlu duayla -aslında nerdeyse hayâtî bir önem taşıyan- ne, niçin ve nasıl sorularının cevabını hepimiz için hatırlayarak kendi yolculuğumuza devam edelim:
Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, huşu duymayan kalpten, doymayan nefisten, kabul olunmayan duadan sana sığınırım.[11]
Yolumuz ve yolculuğumuz mübarek olsun!
Betül Bozali
[1] Tirmizî, İlim, 2.
[2] Tirmizi, Zühd 14.
[3] Ebu Davud, İlim 12.
[4] Tirmizî, Mişkâtü’l-Mesâbîh, İlim (28) 225.
[5] Tirmizî, Daavât, 128.
[6] Cuma Sûresi 62/5.
[7] Bakara Sûresi 2/44.
[8] Buhârî, Fedâilu’l-Ashab 6; Müslim, Birr 6
[9] Ebû Davud, İlim, 1.
[10] İbn Mace, I/83, el-Mukaddime, Babu Fadli’l-Ulemâi ve’l-hassi alâ talebi’l-ilim.
[11] Müslim, Zikir,73; Tirmizî, Daavât, 68.