10 Aralık 2024 / 8 Cemaziye Ahir 1446

KAD ve Hayatımızdaki Yeri

KAD nedir?

KAD yani kritik ve analitik düşünce, bir şeyin ne olmadığını ve ne olduğunu tanımlayan düzenli ve sistemli düşünme biçimidir.

KAD eylem olarak ele alındığında; tahlil edilenleri tanımlayacak sahih (bozulmamış) kriterlerle, tanımların diğerlerinden farklı yönlerini ayırt eden bilgilerle ve bu süreci planlayıp hedefe ulaştıracak ilkelerle yapılan zihinsel faaliyettir.

Bu faaliyetin yeri gönül, bilgi toplama aracı ise beş duyu organımız ve sezgilerimizdir.

Düşünce; gözlem, tecrübe, sezgi, akıl yürütme ve diğer kanallarla elde edilen malumatı kavramsallaştırma, uygulama, analiz etme ve değerlendirmenin disipline edilmiş şeklidir. Başka bir deyişle bir bilgiyi ham madde olarak alıp, kendi ürünü olan fikri başka bir bilgiye dönüştürebilmektir.

Düşünce insan hayatının yönetim merkezidir. İstenilen ve istenilmeyen sonuçların belirleyici merkezidir.

KAD’IN SÜREÇLERİ

  1. Var olan yargıların farklılıklarla karşılaşması sonucunda ezber bozulmasıyla yeni bilgilere yeni tanımlamalara ihtiyaç hissetme,
  2. Edinilen yeni bilgi ve temaların genel amacının ve hedefinin belirlenmesi,
  3. Çözüm aranan genel soru ve problemlerin belirlenmesi,
  4. İlgili alanda somut, sahih (bozulmamış) bilgi ve verilerin toplanması,
  5. Konuyu oluşturan bilgileri yorumlama ve değerlendirme,
  6. İlgili alandaki verileri organize etmeye yardımcı olan özel kavram ve terimlerin kullanılması,
  7. İlgili konuda kabul edilen ilkelerin belirlenmesi,
  8. Belirli bir perspektifle ilgili alandaki ortak hedeflere ulaşmayı sağlayan bakış açısının ve görüş noktasının ortaya konması.

Özetle; Sorunu tespit et, bilgi kaynaklarından faydalan, çözüm seçeneklerini oluştur, içlerinden birini seç ve harekete geç.

Asrın en önemli dinamikleri hız ve kontrolsüz bilgi kaynaklarıdır. İnsan hayatının temel özelliği ise birçok kaynağı eş zamanlı yönetebilme becerisine sahip olmaktır. Bu becerinin gelişimini engelleyen ise bilgi kirliliği. Ve sonucunda düşünce berraklığının oluşamaması, doğru ve yanlışın karışması, sebep-sonuç zekâmızın durağan hale gelmesidir.

Günlük hayatımızda, eğitim ve iş hayatımızda, iç dünyamızda, sosyal ilişkilerimizde, bilgi ve parayla olan ilişkilerimizde asıl sorunun kökü; doğru ve yanlışın ayırdına varamamak, çözümü ise doğru ve yanlışın sonuçlarını tartışabilmek ve doğruya meyledebilmektir.

Sağlıklı bir yönelim (niyet) oluşturabilmek için doğru ya da yanlış seçimin sonuçlarını iyi tespit etmek gerekir. Doğru ne kadar berrak ve net ise yönelim o kadar güçlü ve kalıcı olacaktır. Doğruyu kolay tercih etmek tekrarı, tekrar ise alışkanlıkları, alışkanlıklar ise karakter ve ahlakı getirecektir.

Bununla birlikte insanoğlu duygu, düşünce ve davranıştan oluşmuş yeryüzünün en büyük kaosu (karmaşası) aynı zamanda bu kaosun özel bir kozmozudur. Duygularımızda kaotik, davranışlarımızda kozmozuz. Düşünceler bu iki sistemi (duygu ve davranışlar) düzenleyen kilit noktadır.

Düşünce; hayatımızın denge sistemi, duygularımızın sigortası, davranışlarımızın yakıt deposudur.

Gözle görülemeyen duygularımızın, gözle görülür hali olan davranışlarımıza dönüştüren, iç ve dış dengeyi sağlayan yönetim ve organize merkezli düşüncelerimiz, bizi biz yapan ya da bizi biz olmaktan uzaklaştırıp yabancılaştıran merkezdir. Başka bir  ifadeyle düşünce iç bütünlüğümüzü sağlarken dış dünyaya ahenk oluşturmamıza hizmet etmekte ve egomuzu korurken vicdanımızla uyum içerisinde olmamızı ve sürekli gelişmemizi sağlayan dinamiktir. Düşünce ya bilmeye ya olmaya hizmet eder ve başlangıcı var olmayı sorgulamaktan, bu sorgulamanın başlangıç kaynaklarından beslenerek bir taraftan fıtratını korumak diğer taraftan potansiyelini performansa dönüştürmeye uzanır.

Düşünmenin insan hayatındaki yeri ve KAD’ın düşüncedeki yeri şu şekilde tanımlanabilir: Düşünce insan hayatının yöneticisi, Kritik analitik düşünme ise seçeneklerin en adil olanını bulma çabasıdır. Düşüncenin edebi KAD’dır. KAD sonucunda varılması beklenilen nokta, ortak fayda da buluşabilmektir.

Davranış Bilimci Semiha Bahadır