İnsanoğlu hayatına anlam katma ihtiyacı içindedir. Her ne kadar maddi gücü, akademik başarısı olsa da birey, yaşamına anlam katabildiği ölçüde iç huzuru bulabilir. Bu gereksinim doğru kaynaklar aracılığıyla giderilemediği takdirde kişi farklı kaynak arayışına girer. Kişisel gelişimin çıkışı ve yükselişi bu sebepledir.
Kişisel gelişim için kısaca; yenidünya düzeninde bireylerin karşılaştığı sıkıntı ve zorluklarla kolay mücadele edebilmelerini ve sahip oldukları potansiyeli tümüyle kullanabilmelerini sağlamak amacıyla ortaya çıkmış bir harekettir diyebiliriz. Etkili iletişim, zaman yönetimi, problem çözme becerileri, hedef belirleme, stres ve duygu yönetimi, farkındalık kazandırma gibi alt başlıklarla bireylerin gelişmelerini amaçlar. Ancak merkeze bireyin mutluluğu ve istekleri koyulduğunda bencil, kendinden başkasını önemsemeyen ve egosu yüksek bireylerin ortaya çıkması kaçınılmazdır. Evet; insan değerlidir, önemlidir, yaratılanların en şereflisidir ama bu, tüm insanlar için geçerlidir. Bu yüzden fıtrata uygun olarak, Yaradanın elçisi olan peygamber rehberliğinde hareket en ideal olandır. Zira salt batı kaynaklı kişisel gelişim öğretileri insan ruhunu tatmin etmede yetersiz kalır. Esasen kişisel gelişim programlarında kullanılan kavramların ve kazandıracağı özelliklerin birçoğu Kur’an ve hadislerde karşılığını ziyadesiyle bulur. Bu sebeple insanı en iyi bilen Rabbimizin yönlendirmesini kapsamayan kişisel gelişim, fıtrata uygun olmadığından tamamlayıcı olmaktan da uzaktır. İnsanı yaratan ve en iyi tanıyan Yüce Yaratıcı, ihtiyaç duyduğumuz her şeyi bizim için var etmiştir. Bundan dolayı uyarı ve yönlendirmeleri de eksiksiz ve kusursuzdur.
Örneğin kendini gerçekleştirme kavramı, kişinin kendini tanıması, potansiyelinin farkına varıp doğru şekilde içsel gelişim ve büyüme göstermesi olarak tanımlanır. Oysa tasavvuftaki nefis terbiyesi ve nefsin mertebeleri bu kavramı çok daha detaylı ve derin olarak bize sunar. Kişi bu manevi terbiye ile tekâmül ederek kâmil insan vasıflarına ulaşabilir. Sıkça vurgulanan empati kavramı ise kültürümüzde diğerkâmlık olarak yüzyıllardır var olmuş ve yaşatılmıştır. Tüm insanların iyiliğini isteme, yardım etme ve dertlerine ortak olma gibi değerlere sahip olduğumuz halde, maalesef özümüzden uzaklaştıkça bu değerleri batıda gördüğümüzde yeni bir buluşmuş gibi algılayıp uygulama yoluna gidiyoruz.
Kişisel gelişimin batı kaynaklarından tercüme edilerek öğrenilmesindense, dini ve milli değerler göz önünde bulundurularak yeniden keşfedilmesi gereklidir. Zira medeniyetimizdeki insana dair kadim bilgiler batının yüzeysel öğretileriyle kıyaslanamayacak kadar değerlidir. Bu bültenimizde kişisel gelişiminin iletişim, empati ve zaman yönetimi gibi temel konuları hakkındaki yazılarımızı sizlerle paylaşacağız.