13 Ekim 2024 / 9 Rebiül Ahir 1446

Namaz – 3

Namazın Sünnetleri

Na­ma­zın sün­net­le­ri; ya­pa­na se­vap ka­zan­dı­ran, ter­k e­de­ne ce­za ge­rek­me­yen, an­cak azar­la­ma ve kı­na­ma bu­lu­nan bir ta­kım söz­ler ve fi­il­ler­dir. Bun­lar ter­ke ­dil­di­ği za­man se­hiv sec­de­si ge­rek­me­di­ği gi­bi, kasten ter­k e­dil­me­le­ri ha­lin­de bi­le na­maz bo­zul­maz. An­cak kasten terk­le kö­tü bir amel iş­len­miş olur. Bu sün­net­le­rin kü­çüm­sen­me­si, an­lam­sız ve abes sa­yıl­ma­sı ise ki­şi­yi küf­re dü­şü­rür.

1) Beş va­kit na­maz ile cu­ma na­ma­zı için ezan ve ka­met oku­mak sün­net­tir. Ka­dın­lar için ise ezan ve ka­met sün­net de­ğil­dir.

2) Namazın iftitah tekbirinde, vitir namazının Kunut tekbirinde ve bayram namazlarının zevaid tekbirlerinde elleri kulakların hizasına kaldırmak. (Kadınlar, parmak uçları omuz hizasına gelecek şekilde elleri kaldırırlar.)

Elle kaldırıldığı sırada parmakları ne bitişik nede fazla açık tutmamak, yani kendi halinde normal açıklıkta bulundurmak, ellerin ve parmakların içi kıbleye karşı gelmek.

3) İma­ma uyan ki­şi­nin if­ti­tah tek­bi­ri­nin ima­mın if­ti­tah tek­bi­ri­ne ya­kın ol­ma­sı sün­net­tir. An­cak ima­ma uya­nın tek­bi­ri­nin, ima­mın­kin­den son­ra ol­ma­sı ge­re­kir.

4) Sağ eli sol el üze­ri­ne koy­mak. Na­maz kı­lan ki­şi­nin tek­bir­den son­ra sağ eli­ni gö­be­ği­nin al­tın­da ol­mak üze­re sol eli ve bi­le­ği üze­ri­ne koy­ma­sı sün­net­tir.

Elin ko­nul­ma şek­li şöy­le­dir: Sağ elin iç kıs­mı, sol elin üst kıs­mı üze­ri­ne ko­nur. Böy­le­ce başparmak ile kü­çük par­mak bi­lek üze­rin­de hal­ka ya­pı­lır. Ka­dın­lar ise iki eli­ni göğ­sü üze­ri­ne hal­ka yap­mak­sı­zın ko­yar­lar. Çün­kü bu du­rum ka­dın­la­rın te­set­tür­le­ri ile uyum sağ­lar.

5) Kıyamda iki ayağın arasını dört parmak kadar açık bulundurmak.

6) Fa­ti­ha’dan ön­ce giz­li ola­rak “eûzü-bes­me­le” okun­ma­sı ve di­ğer rekâtlarda Fa­ti­ha’dan ön­ce bes­me­le okun­ma­sı sün­net­tir.

Bu ko­nu­da imam ile na­ma­zı tek ba­şı­na kı­lan ki­şi ara­sın­da fark yok­tur. An­cak ima­ma uyan kim­se Fa­ti­ha’yı oku­ya­ma­ya­ca­ğı için eûzü-bes­me­le de oku­maz.

7) Fa­ti­ha’dan son­ra giz­li­ce “Âmin (du­a­la­rı­mı­zı ka­bul bu­yur)” de­nil­me­si sün­net­tir.

8) Sabah ve öğle namazlarında Fatiha’dan sonra uzunca, ikindi ve yatsı namazlarında kısa, akşam namazında daha kısa sure okumak. Bu, misafir olmayanlar içindir. Yolcu olan veya vakti  dar olan kimse dilediği ayet ve sureyi okur.

9) Rükû ve sec­de­ye eği­lip kal­kar­ken alı­nan tek­bir­ler sün­net­tir. Kı­yam­dan rükûa ve sec­de­le­re gi­di­lir­ken ve­ya sec­de­den kal­kıp yi­ne sec­de­ye gi­der­ken “Al­la­hü ek­ber” de­nil­me­si sün­net­tir.

10) Rükûda dizlerini ellerin parmaklarını açık olarak tutmak(Kadınlar parmaklarını açmaz ve dizlerini tutmazlar, sadece ellerini dizlerinin üzerine koyarlar.) Rükûda dizlerini ve dirseklerini dik tutup bükmemek.(Kadınlar rükûda dizlerini bükük bulundururlar.) Rükûda arkasını dümdüz yapmak.(Kadınlar arkasını biraz meyilli bulundururlar.) Başını, sırtı ile bir seviyede bulundurup yukarıya kaldırmamak ve aşağıya eğmemek.

11) Kı­yam­da bir özür bu­lun­ma­dı­ğı tak­dir­de iki aya­ğın ara­sı­nı dört par­mak ka­dar açık bulundurmak sün­net­tir. Çün­kü bu du­rum huşua da­ha ya­kın­dır.

12) Rükûdan doğ­ru­lur­ken; “Se­mi­al­la­hü li­men ha­mi­deh”, ar­ka­sın­dan da; “Rabbenâ le­ke’l-hamd” de­nil­me­si sün­net­tir. Bun­lar­dan bi­rin­ci­si­ne “tes­mi’”, ikin­ci­si­ne “tah­mid” de­nir. İmam tes­mi’i ses­li, tahmidi ise giz­li ola­rak söyler. İma­ma uyan kim­se sa­de­ce giz­li ola­rak “Rabbenâ le­ke’l-hamd” de­mek­le ye­ti­nir. Tek ba­şı­na na­maz kı­lan her iki­si­ni de giz­li söy­ler.

13) Rükû ve sec­de tes­bih­le­ri sün­net­tir. Ya­ni rükû ha­lin­de en az üç ke­re; “Sübhâne rab­bi­ye’l-azîm (Yü­ce olan Rab­bi­mi her tür­lü nok­san sı­fat­lar­dan ten­zih ede­rim)” de­nil­me­si, sec­de ha­lin­de de üç ke­re; “Sübhâne rab­bi­ye’l-a’lâ (En yü­ce olan Rab­bi­mi her tür­lü nok­san sı­fat­lar­dan ten­zih ede­rim)” de­nil­me­si sün­net­tir. Bu sa­yı tes­bi­hin en az öl­çü­sü­dür.

14) Sec­de otu­ruş­la­rı ile te­şeh­hüt otu­ruş­la­rın­da sol aya­ğı ye­re ya­tı­rıp sağ aya­ğı dik­mek ve ayak par­mak­la­rı­nı kıb­le­ye yö­nelt­mek sün­net­tir. Ka­dın­lar sol ayak­la­rı­nı sağ ta­raf­la­rı­na ya­tık bu­lun­du­ra­rak ye­re otu­rur­lar. Bu otur­ma­ya “te­ver­rük” de­nir.

15) Sec­de­ye va­rı­lır­ken ön­ce diz­le­ri, son­ra el­le­ri, son­ra yü­zü ye­re koy­mak, sec­de­den kal­kar­ken de ön­ce yü­zü, son­ra da diz­le­rin üze­ri­ne ko­ya­rak el­le­ri yer­den kal­dır­mak sün­net­tir. Bu şe­kil­de sec­de­ye va­rıp kalk­ma­ya gü­cü yet­me­yen­le­rin el­le­riy­le ye­re da­ya­na­rak kalk­ma­la­rı ca­iz olur.

16) Otu­ruş­lar­da ve­ya sec­de ara­sı cel­se­de iki eli iki uy­luk üze­ri­ne koy­mak sün­net­tir. Na­maz kı­lan ki­şi te­şeh­hüt­te ve sec­de ara­sı otur­ma­lar­da sağ eli­ni sağ uy­lu­ğu üze­ri­ne, sol eli­ni sol uy­lu­ğu üze­ri­ne ko­yar. Par­mak­lar az açı­la­rak uç­la­rı diz­le­rin üze­ri­ne ge­le­cek şe­kil­de ko­nu­lur. Fa­kat sağ­lam gö­rü­şe gö­re, el­ler­le diz ka­pak­la­rı tu­tul­maz. Çün­kü bun­da zor­luk var­dır.

17) Ettehiyyatü’nün kelime-i  şehadetinde sağ elinin şehadet  parmağı ile işaret etmek.

İşaret: Kelime-i şehadette ‘La ilahe’ derken sağ elin şehadet parmağını kaldırmak, ’illallah’ derken de indirmek suretiyle olur.

18) Ettehiyyatü’yü içinden okumak.

19) Üç ve dört rekâtlı farzların üçüncü ve dördüncü rekâtlarında Fatiha okumak. (İlk iki rekâtlarda  Fatiha  okumak vaciptir.)

20) Son oturuşta ‘Ettehiyyatü’den sonra ‘Allahümme salli, Allahümme barik’ ve bunlardan sonra da dua okumak.

21) Na­ma­zın so­nun­da selam ve­rir­ken yü­zün ön­ce sa­ğa, son­ra so­la dön­dü­rül­me­si sün­net­tir.

22) Süt­re edin­mek sün­net­tir. Baş­ka­la­rı ta­ra­fın­dan önün­den ge­çil­me­si­ne en­gel ol­mak için, na­maz kı­lan kim­se­nin önü­ne koy­du­ğu şe­ye “süt­re” de­nir. Na­maz kı­la­nın önün­den geç­mek tahrîmen mek­ruh­tur. Na­maz kı­la­nın önün­den ge­çe­cek kim­se­yi men et­mek için sa­de­ce “sübhanallah” de­me­si ve­ya el, göz ya­hut baş işa­re­tiy­le uyar­ma­sı müm­kün ve ca­iz­dir. Süt­re, na­maz kı­la­nın göz­le­ri­ni süt­re­nin ge­ri­sin­den men eder ve dik­ka­ti­nin na­maz üze­rin­de top­lan­ma­sı­na yar­dım­cı olur.

Namazın Edepleri

1) Erkekler için iftitah tekbiri alırken ellerini yenlerinden çıkarmak.

2) Namaz kılan ayakta iken secde edeceği  yere, rükûda ayaklarının üzerine, secdede burnun iki kanadına, otururken kucağa ve selam verirken omuz başlarına bakmak.

3) Gücü yettiği  kadar öksürüğü gidermek. Eğer özürsüz olarak öksürür ve bundan harfler meydana gelirse namazı bozar. Geğirmek de öksürük gibidir.

4) Esneme halinde ağzını dudakları ile tutmak, bu mümkün olmadığı takdirde sağ eli ile ağzını kapamak.

5) İkamet  getirilirken  ‘Hayye ale’l-felah’ denildiği zaman cemaat ve imamın namaz için ayağa kalkması.

6) ‘Kad kametis-salah’ denilirken imamın namaza başlaması (İkamet bittikten sonra imamın namaza başlamasında da bir sakınca yoktur.)

Namazın Mekruhları

1) Na­ma­zın va­cip­le­rin­den bi­ri­ni kasten ter­k et­mek.

2) Na­ma­zın sün­net­le­rin­den bi­ri­ni bi­le­rek ter­k et­mek mek­ruh­tur. Meselâ; Süb­ha­ne­ke’yi, rükû ve­ya sec­de­ler­de­ki tes­bih­le­ri ter­k etmek ve­ya rükûda ba­şı kal­dır­mak ve­ya faz­la eğ­mek gi­bi.

3) İkin­ci rekâtta bi­rin­ci rekâta gö­re da­ha uzun oku­mak mek­ruh­tur. Ha­ne­fi­le­re gö­re faz­la­lı­ğın üç ayet mik­ta­rı­nı aş­ma­sı ge­re­kir. Ak­si hal­de mek­ruh ol­maz.

4) Na­maz kı­lar­ken bir özür ol­mak­sı­zın bir ye­re, di­re­ğe, du­var ve­ya bas­to­na da­yan­mak mek­ruh­tur.

5) Na­maz­da özür­süz, bir­bi­ri pe­şi­ne ol­ma­mak üze­re bir kaç adım yü­rü­mek mek­ruh­tur.

An­cak bir yı­lan ve­ya ak­re­bi öl­dür­mek gi­bi bir özür se­be­biy­le bir kaç adım at­mak mek­ruh ol­maz. Bun­la­rı öl­dür­mek bi­raz yü­rü­me­yi ve çok­ça ha­re­ket­le­ri ge­rek­ti­rir­se na­maz bo­zu­lur. Böy­le bir du­rum­da za­ra­rı def et­mek için na­ma­zı boz­mak ca­iz­dir.

6) Bir rekâtta bir surenin iki ke­re okun­ma­sı ve­ya farz­lar­da iki rekâtta da Fa­ti­ha’dan son­ra ay­nı su­re­nin tek­rar­lan­ma­sı mek­ruh­tur. An­cak bu, na­fi­le na­maz­lar­da mek­ruh ol­maz. Na­maz­da Fa­ti­ha’dan son­ra sü­rek­li ola­rak bel­li bir su­re­nin okun­ma­sı, bu su­re­ler­den baş­ka­sı­nın okun­ma­ma­sı da mek­ruh­tur.

7) Kı­ra­at­ta, Kur’an-ı Ke­rim’de­ki sı­ra­ya uyul­ma­ma­sı mek­ruh­tur.

8) Na­maz kı­lan ki­şi­nin eli ara­cı­lı­ğı ile el­bi­se, be­den ve­ya sa­kal­la­rı ile oy­na­ma­sı, eli­ni ağ­zı­na koy­ma­sı ve­ya ge­rek ol­mak­sı­zın bu­run de­lik­le­ri­ni ka­pa­ma­sı mek­ruh­tur.

9) Na­maz­da kı­yam, kı­ra­at, rükû ve sec­de hal­le­rin­de el­le­ri bir özür bu­lun­mak­sı­zın, sün­net­le be­lir­le­nen uzuv­lar üze­ri­ne koy­ma­mak mek­ruh­tur. Kı­yam­da el­le­ri yan­la­ra sa­lı­ver­mek gi­bi.

10) Na­maz­da bit ve­ya pi­re tut­mak, öl­dür­mek ve ko­va­la­mak mek­ruh­tur. Ka­rın­ca ve pi­re gi­bi bir şe­yin ısır­ma­sın­dan acı du­yan kim­se­nin bun­la­rı na­maz­da yal­nız tu­tup at­ma­sın­da bir sa­kın­ca yok­tur.

11) Er­kek­le­rin sec­de eder­ken kol­la­rı­nı tamamıyla ye­re dö­şe­me­le­ri mek­ruh­tur.

12) Na­maz için­de bir özür bu­lun­mak­sı­zın bağ­daş ku­rup ve­ya diz­le­ri di­kip otur­mak mek­ruh­tur.

13) Na­maz­da ge­rin­mek ve­ya es­ne­mek mek­ruh­tur.

14) Na­maz­da, bir za­ru­ret bu­lun­mak­sı­zın ken­di is­te­ği ile ök­sür­mek mek­ruh­tur.

15) Na­maz için­de, ve­ri­len selamı el ve­ya baş işa­re­tiy­le al­mak mek­ruhtur.

16) Na­maz­da, diş­le­rin ara­sın­da no­hut ta­ne­sin­den kü­çük bir ye­mek par­ça­sı­nı yut­mak mek­ruh­tur. No­hut ta­ne­sin­den bü­yük olur­sa na­maz bo­zu­lur.

17) Ye­mek sof­ra­sı ha­zır ol­du­ğu hal­de na­ma­za baş­la­mak mek­ruh­tur. An­cak vak­tin çık­ma­sın­dan kor­kul­ma­sı du­ru­mu müs­tes­na­dır. Bu yi­ye­ce­ğe kar­şı iş­ti­ha­nın bu­lu­nup bu­lun­ma­ma­sı hük­mü de­ğiş­tir­mez.

18) Na­maz­da göz­le­ri yum­mak ve­ya göz­le­ri gö­ğe doğ­ru çe­vir­mek, sa­ğa so­la ba­kın­mak ve­ya ba­şı­nı bir ta­ra­fa çe­vi­rip ba­kı­ver­mek mek­ruh­tur.

19) Par­mak­la­rı bir­bi­ri­ne ge­çir­mek, par­mak çıt­lat­mak ve­ya el­le­ri bö­ğür­le­ri üze­ri­ne koy­mak mekruh­tur.

20) Na­maz­da da­ha selam ver­me­den ter­le­ri ve­ya yü­ze do­kun­muş olan top­rak­la­rı sil­mek mekruhtur.

21) İmam­dan ön­ce rükû ve­ya sec­de­ye git­mek ve on­dan ön­ce rükûdan ve­ya sec­de­den ba­şı­nı kal­dır­mak mek­ruh­tur.

22) Kı­yam, rükû ve sec­de ara­la­rın­da­ki tek­bir ve zi­kir­le­ri ken­di ye­rin­den son­ra­ya bı­rak­mak mekruh­tur.

23) Yan­mak­ta olan bir ate­şe doğ­ru na­maz kıl­mak mek­ruh­tur.

24) Ara­da bir per­de ol­mak­sı­zın, bir in­sa­nın yü­zü­ne kar­şı na­maz kıl­mak mek­ruh­tur.

25) Ge­niş va­kit­te kü­çük ve­ya bü­yük ab­des­tin sı­kı­şık ol­ma­sı ve­ya ye­li­ni sı­kı­şık hal­de tu­ta­rak na­ma­za baş­la­mak mek­ruh­tur.

26) Na­ma­zın sıh­ha­ti­ne en­gel ol­ma­ya­cak mik­tar­dan az olan ne­ca­se­tin el­bi­se, be­den ve­ya na­maz kı­lı­na­cak yer­de bu­lun­ma­sı mek­ruh­tur.

27) Tek ayak üze­rin­de dur­mak ve­ya bir aya­ğı yer­den kes­mek ve di­ğe­ri­ne da­yan­mak mek­ruh­tur. An­cak bu bir özür se­be­biy­le ya­pı­lır­sa mek­ruh ol­maz.

28) Na­maz­da bir özür bu­lun­mak­sı­zın el­bi­se­yi giy­me­den, omuz­lar üze­ri­ne ala­rak et­ra­fı­nı sa­lı­ver­mek mek­ruh­tur.

29) Baş­ka el­bi­se var­ken, na­maz­da kir­li ev ve iş el­bi­se­si giy­mek mek­ruh­tur.

30) Bir özür­den do­la­yı ol­ma­dık­ça yal­nız bir par­ça el­bi­se ile meselâ; yal­nız bir göm­lek ile na­maz kıl­mak mek­ruh­tur.

31) Er­kek­le­rin bir özür bu­lun­ma­dık­ça ipek­li el­bi­se gi­ye­rek na­maz kıl­ma­la­rı mek­ruh­tur.

32) El­bi­se­yi, top­rak­tan ve­ya diz­le­ri­nin yıp­ran­ma­sın­dan ya­hut ütü­nün bo­zul­ma­sın­dan ko­ru­mak için, rükûa ve­ya sec­de­ye va­rır­ken ya­vaş­ça yu­ka­rı­ya çek­mek mek­ruh­tur.

33) Er­kek­le­rin, saç­la­rı­nı ar­ka­da top­la­yıp bağ­la­ma­la­rı ve­ya ör­me­le­ri mek­ruh­tur. Böy­le bir şe­yin na­maz için­de kasten ya­pıl­ma­sı, amel-i ke­sir ni­te­li­ğin­de olur ve na­ma­zı bo­zar.

34) Na­maz­da ba­şı­nın ke­nar­la­rı­na men­dil, kaş­kol vb. bir bez sa­ra­rak te­pe­si­ni açık bı­rak­mak mek­ruh­tur.

35) Na­maz­da tem­bel­lik ve­ya önem ver­me­me se­be­biy­le ba­şı açık bu­lun­dur­mak mek­ruh­tur.

36) Üze­rin­de in­san ve­ya hay­van re­sim­le­ri bu­lu­nan el­bi­se ile na­maz kıl­mak ve­ya böy­le bir kumaş üze­ri­ne sec­de et­mek mek­ruh­tur.

37) Na­maz kı­la­nın ba­şı üs­tün­de, ön, sağ ve­ya sol yan­la­rın­da­ki du­var ve­ya ta­van üze­ri­ne ya­pıl­mış ka­bart­ma­lı ya­hut re­sim ha­lin­de can­lı tas­vi­ri­nin bu­lun­ma­sı mek­ruh­tur.

38) Ye­di yer­de na­maz kıl­mak mek­ruh sa­yıl­mış­tır. Bunlar; çöp­lük­ler­de, hay­van ke­si­len yer­ler­de, kab­ris­tan­da, yol ke­nar­la­rın­da, ha­mam­da, de­ve ağıl­la­rın­da ve Bey­tul­lah’ın üs­tün­de.

Namazı Bozan Şeyler

1) Na­maz­da Ko­nuş­mak: Bilerek, bilmeyerek, yanılarak ve uyuklayarak nasıl olursa olsun insan sözü namazı bozar.

İnsan sözüne benzeyen dualar da. Ya Rab! Beni şöyle giydir, şöyle yedir veya falan kadını bana nasip et! gibi.

Namazda iken birine selam vermek veya başkasının verdiği selamı almak. Verilen selamı, el, baş veya parmak işareti ile almak namazı bozmaz, ancak mekruhtur.

2) Ye­mek – İç­mek: Na­maz­da iken bi­le­rek ve­ya unu­ta­rak ye­mek-iç­mek­le na­maz bo­zu­lur. Ye­ni­len şey az ol­sun çok ol­sun hü­küm de­ğiş­mez.

3) Peşpeşe çok iş gör­mek (amel-i ke­sir): Na­ma­za ve na­ma­zı ıs­la­ha ait ol­ma­yan ve amel-i ke­sir sa­yı­lan her ha­re­ket na­ma­zı bo­zar. Az amel (amel-i ka­lil) boz­maz. Dı­şar­dan ba­ka­nın, bu işi ya­pan kim­se­nin na­maz­da ol­ma­dı­ğı hu­su­sun­da hiç şüp­he­ye düş­me­di­ği işe çok amel (amel-i ke­sir) de­nir. Eğer bu işi ya­pa­na ba­kan kim­se, na­maz­da olup ol­ma­dı­ğı hu­su­sun­da şüp­he­ye dü­şer­se bu iş de amel-i ka­lil sa­yı­lır. Amel-i ke­sir sa­yı­lan ba­zı ha­re­ket­ler şun­lar­dır:

  1. a) Bir kim­se na­maz­da iken, yer­den bir taş ala­rak bir ku­şa ve­ya bir hay­va­na ata­cak ol­sa na­ma­zı bo­zu­lur. Çün­kü bu ha­re­ket amel-i ke­sir­dir. Fa­kat ya­nın­da bu­lu­nan bir ta­şı bir eliy­le ata­cak ol­sa bo­zul­maz. Çün­kü bu bir amel-i ka­lil olur.
  2. b) Bir kim­se na­maz­da vü­cu­du­nu bir ke­re ve­ya peşpeşe iki ke­re ya­hut baş­ka baş­ka re­kât­lar­da bi­rer, iki­şer ke­re ka­şı­sa na­ma­zı bo­zul­maz. Fa­kat bir rekâtta peşpeşe üç ke­re ka­şı­sa bo­zu­lur. Bir uz­vu, eli­ni kal­dır­ma­dan bir kaç de­fa ka­şı­ma, bir de­fa ka­şı­ma sa­yı­lır.
  3. c) Na­maz­da özür­süz ye­re bir­bi­ri ar­dın­ca hiç dur­ma­dan en az üç adım at­mak na­ma­zı bo­zar. An­cak kıb­le­ye doğ­ru, her adım­dan son­ra bir rü­kün eda ede­cek ka­dar (üç de­fa süb­ha­nel­lah di­ye­cek ka­dar) ara ve­re­rek yü­rür­se, mekân de­ğiş­me­di­ği sü­re­ce çok da yü­rü­se, bun­dan do­la­yı na­maz bo­zul­maz.

Di­ğer yan­dan, bir şah­sın çarp­ma­sı ve­ya na­maz kı­lı­nan yer­den çı­ka­rıl­ma gi­bi se­bep­ler­le na­maz kı­lı­nan yer­den ken­di ira­de­si dı­şın­da üç adım ka­dar yü­rü­mek de na­ma­zı bo­zar.

d) Na­maz­da, tek­rar­lan­mak­sı­zın bir eli ile baş­tan sa­rı­ğı ve­ya tak­ke­yi kal­dı­rıp ye­re koy­mak ve­ya bun­la­rı yer­den kal­dı­rıp ba­şa koy­mak na­ma­zı boz­maz. An­cak bun­la­rı yer­den alıp ba­şa koy­mak çokça ha­re­ke­ti ge­rek­ti­rir­se na­maz bo­zu­lur.

e) Na­maz kı­la­nın bir kim­se­ye bir el ve­ya kır­baç ile vur­ma­sı na­ma­zı bo­zar. Çün­kü bu, bir ameli ke­sir­dir. Fa­kat hay­van üze­rin­de na­maz kı­la­nın bu hay­va­na bir ve­ya iki de­fa vur­ma­sı boz­maz.

f) Na­maz­da iken hay­va­na bin­mek na­ma­zı bo­zar, fa­kat hay­van­dan in­mek boz­maz. Hay­van­lar­la il­gi­li olan bu hü­küm­le­ri mo­tor­lu na­kil araç­la­rı­na da uy­gu­la­mak müm­kün­dür.

g) Na­maz kı­lar­ken bir ayak­ka­bı­yı iki el ile gi­yin­mek na­ma­zı bo­zar. Fa­kat ayak­ka­bı­la­rı ayak­tan ko­lay­lık­la çı­ka­rı­ver­mek na­ma­zı boz­maz.

h) Bir kim­se, na­maz­da bi­le­rek ve­ya bil­me­ye­rek az-çok bir şey ye­se, bi­raz su iç­se, bir uz­vu­na ve­ya saç­la­rı­na yağ, krem vb. sür­se, sa­çı­nı ta­ra­sa ve­ya ör­se na­ma­zı bo­zu­lur.

i) Na­maz­da ço­cu­ğu alıp süt em­zir­mek na­ma­zı bo­zar. Ço­cuk ken­di­li­ğin­den ge­lip emer­se ba­kı­lır, eğer süt çık­mak­sı­zın bir iki ke­re em­miş olur­sa na­maz bo­zul­maz. Fa­kat süt çıkarsa ve­ya süt çık­mak­sı­zın iki ke­re­den faz­la emer­se na­maz fâsid olur.

j) Na­maz için­de olan bir er­ke­ğin na­ma­zı, ha­nı­mı­nın öp­me­si ve­ya ok­şa­ma­sıy­la bo­zul­maz. Ye­ter ki, er­kek­te şeh­vet mey­da­na gel­miş ol­ma­sın. Fa­kat bir ka­dı­nın na­ma­zı, ken­di­si­ni ko­ca­sı­nın şeh­vet­le ok­şa­ma­sı ve­ya şeh­vet­le ol­sun, ol­ma­sın öp­me­siy­le bo­zu­lur. Çün­kü cin­sel te­mas hu­su­sun­da ko­ca­nın fa­il olu­şu asıl­dır.

k) Na­maz kıl­mak­ta olan bir kim­se kaç rekât na­maz kıl­dı­ğı­na da­ir bir so­ru­ya ce­vap ola­rak, bir eli­nin iki ve­ya üç par­ma­ğı ile işa­ret ede­cek ol­sa na­ma­zı bo­zul­maz.

 

4) Av­ret ye­ri­nin açıl­ma­sı.

 

5) Na­maz kıl­mak­ta olan kim­se­nin ab­des­ti­nin bo­zul­ma­sı: Na­maz kıl­mak­ta olan kim­se­den bu­run ka­na­ma­sı ve­ya kus­ma gi­bi ira­de dı­şı ab­des­ti bo­za­cak bir şey or­ta­ya çık­sa mu­hay­yer olur. İs­ter­se ab­dest alıp na­ma­zı ye­ni­den kı­lar. Fa­zi­let­li olan bu­dur. Ve­ya di­ler­se, na­maz­la bağdaşmayan bir ­şey­le uğ­raş­mak­sı­zın en ya­kın yer­de­ki su ile ab­dest alır, tek ba­şı­na na­maz kı­lan bi­ri­si ise bu ab­dest al­dı­ğı yer­de ve­ya da­ha ön­ce na­ma­za baş­la­mış bu­lun­du­ğu yer­de na­ma­zı­nın ka­lan kıs­mı­nı ta­mam­lar. Eğer ce­ma­at­le na­maz kı­lı­yor­sa, ön­ce­ki ye­ri­ne dö­nüp ora­da na­ma­zı­nı ta­mam­lar. Na­ma­zı bo­zu­lan bir ima­mın ye­ri­ne, baş­ka­sı­nı ge­çir­me­si ca­iz­dir. Bu ko­nu­da ic­ma var­dır. Şöy­le ki; bir imam, bu­run ka­na­ma­sı gi­bi semâvî bir ha­des­le ab­des­ti bo­zul­sa, ce­ma­at­ten imam­lı­ğa el­ve­riş­li bi­ri­si­ni işa­ret­le ve­ya el­bi­se­sin­den tu­ta­rak mih­ra­ba ge­çi­rir. İmam ile be­ra­ber yal­nız bir ki­şi bu­lun­muş ol­sa, bu ki­şi imam­lı­ğa el­ve­riş­li ise, mih­ra­ba geç­mek için ta­ay­yün et­miş olur. İmam bu şe­kil­de ken­di ye­ri­ne bi­ri­ni ge­çir­me­den mes­cit­ten çık­sa ve­ya sah­ra­da ise saf­lar­dan uzak­laş­sa ce­ma­a­tin na­ma­zı bo­zu­lur. Bu du­rum­da imam, tek ba­şı­na na­maz kı­lan kim­se gi­bi olur.

6) Kah­ka­ha ile gül­mek: Kah­ka­ha; hem na­maz kı­la­nın ken­di­si­nin, hem de ya­kı­nın­da­ki­le­rin işi­te­ce­ği şe­kil­de yük­sek ses­le gül­mek­tir. Bu hem na­ma­zı hem de ab­des­ti bo­zar.

7) Ba­yıl­mak, çıl­dır­mak ve öl­mek 

8) Na­maz için­de ni­yet de­ğiş­tir­mek: Kıl­mak­ta ol­du­ğu bir na­maz­dan baş­ka bir na­ma­za geç­meye ni­yet edip tek­bir al­mak­la, ön­ce­ki kı­lı­nan na­maz bâtıl olur.

9) Na­ma­zın bir rük­nü­nü ve­ya özür­süz ola­rak bir şar­tı­nı  ter­k et­mek.

10)Bir rük­nü imam­dan ön­ce yap­mak: Bir kim­se ya­nı­la­rak bi­le ol­sa, bir rük­nü imam­dan ön­ce yap­sa, bu rük­nü imam­la bir­lik­te ve­ya imam­dan son­ra ia­de et­mez ve imam­la bir­lik­te selâm ve­rir­se na­ma­zı bâtıl olur. Eğer bu rük­nü imam­la bir­lik­te ve­ya imam­dan son­ra ia­de eder ve imam­la bir­lik­te selâm ve­rir­se bu tak­dir­de na­ma­zı bâtıl ol­maz.

11) Ara­da boş­luk ol­mak­sı­zın er­ke­ğin ka­dın­la ay­nı hi­za­da na­maz kıl­ma­sı.

12) Te­yem­müm­le na­maz kı­lan ki­şi­nin su­yu gör­me­si.

14) Na­maz ta­mam­lan­ma­dan bi­le­rek selam ver­ilmesi.

 

Namazı Bozmayı Vacip Ve Caiz Kılan Şeyler

Namazı bozmak haramdır. Ancak bazı durumlarda namazı bozmak vacip, bazı durumlarda caizdir.

Saldırıya uğrayan veya suya düşen bir insanın yardım istemesi halinde ona yardım etmek maksadıyla namazı bozmak vacip olur.

Davar sürüsüne kurt veya herhangi bir canavarın saldırması, gözleri kör olan veya tehlikeyi fark etmeyen bir kimsenin kuyuya veya çatıdan aşağı düşme tehlikesi ile karşılaşması durumlarında bu gibilere yardım için namazı bozmak caizdir. Düşme ihtimali kuvvetli ise o zaman namazı bozmak vacip olur. Ebenin, doğacak çocuğun veya annesinin ölmesinden yahut bir organının telef olmasından korkması halinde namazda ise namazı bozması, değilse namazı ertelemesi yani kazaya bırakması da yine vaciptir.

Canavar, sel, yangın tehlikesinden korkan veya düşmanla karşı karşıya bulunan kimselerin namazlarını ertelemeleri caizdir.

Nafile namaz kılmakta olan bir kimseyi, anne veya babası (onun namazda olduğunu bildiği halde)çağırırsa namazı bozabilir. Eğer çocuğunun namazda olduğunu bilmeden çağırırsa namazı bozması vacip olur. Eğer farz namazında ise anne veya babasından biri çağırırsa namazı bozmaz. Ancak bir tehlike dolayısıyla yardım isterlerse namazı bozmak vacip olur.

Bir dirhem gümüş değerinde olan şeyin (başkasına ait olsa bile)çalınma korkusu durumunda farz olsa bile namazı bozmak caizdir.

Kadın namaz kılarken tencerenin kaynayıp yemeğin taşmasından veya çocuğunun ağlayıp acı çekmesinden korkarsa namazını bozabilir.

 

Namazda Kıraat Yanlışlığı Yapmanın Hükümleri

Namazda Kur’an-ı Kerim okunurken dilin sürçüp yanlışlık yapılmasına zelle denir. Bu yanlışlık ve değişiklik, kasten  yani bile bile yapılır ve mana da değişecek olursa, namaz bozulur. Bu, namazda bulunulduğu unutularak yapıldığı, okunan kelimenin benzeri Kur’an ‘da bulunmadığı ve manası da Kur’an’daki kelimenin manasından uzak olup aralarında bir münasebet olmadığı takdirde  de hal böyledir.

Namazda bulunulduğu unutularak Kur’an-ı Kerim’in okunuşunda yapılan hareke yanlışlığıyla, namaz bozulmaz.

Şeddesiz bir harfi, yanılarak şeddeli; şeddeli bir harfi şeddesiz okumak;

Uzatılarak okunacak bir harfi, kısa; kısa okunacak bir harfi uzatarak okumak;

Aynı cinsten iki harften birincisini, ikincinin içine derc etmek gerekirken, ayırmak; ayırmak gerekirken derc etmek;

İnce okunacak harfi, kalın; kalın okunacak harfi ince okumak;

Dad’ı dal veya zal veya zı gibi; zal’ı da, ze veya zı gibi; sad’ı sin; tı’yı te gibi okumak, bunları ayıramayanlar için, namazı bozmaz.

Bir kelimeyi okurken nefes kesilip arkasını sonra okumak veya kelimeyi böldükten sonra unutarak başka bir ayete geçmek te böyledir.

 

Namazın Kılınışı

5 vakit namazın farz ve sünnetleri şöyledir;

1) Sabah namazı; ikisi sünnet, ikisi de farz olmak üzere dört rekâttır. Önce sünneti sonrada farzı kılınır.

2) Öğle namazı; dördü ilk sünnet, dördü farz ve ikisi de son sünnet olmak üzere on rekâttır.

3) İkindi namazı; dördü sünnet, dördü farz olmak üzere sekiz rekâttır.

4) Akşam namazı; üçü farz, ikisi sünnet olmak üzere beş rekâttır. Önce farzı kılınır.

5) Yatsı namazı; dördü ilk sünnet, dördü farz ve ikisi de son sünnet olmak üzere on rekâttır.

6) Vitir Namazı; Vacip bir namazdır. Yatsının vaktinde ve yatsı namazından sonra kılınır. Üç rekât olan vitrin her rekâtında Fatiha ve sure okunur. Bunlardan başka üçüncü rekâtta sure okunduktan sonra eller kaldırılarak ‘Allahu Ekber’ denilip bağlanır ve Kunut duası okunur, ondan sonra rükûa varılır.

Cemaatle kılarken imama uyan cemaat da Kunut duasını okur.

Kunut duasını okuyamayan kimse, ‘Rabbena Atina fid-dünya haseneten ve fi’l –ahireti haseneten ve kına azabe’n-nar’ veya üç kere ‘Allahümmeğfirli’ okur yahut üç kere ‘Ya Rabbi’ der.

Üçüncü rekâtta Kunut duasını okumayı unutan rükûda veya rükûdan başını kaldırdıktan sonra hatırlarsa artık Kunut duasını okumaz, namazın sonunda sehiv secdesi yapar. Eğer yanılarak rükûdan sonra Kunutu okursa rükûu iade etmez, namazın sonunda sehiv secdesi yapar. Vitir sadece Ramazan ayında cemaatle kılınır. Ramazan’dan başka zamanda cemaatle kılınması mekruhtur.

Cemaatle kılarken imamın peşindeki kimse, Kunut duasını bitirmeden imam Kunutu tamamlayıp rükûa eğilse, eğer imama rükûda yetişeceğine kanaat getirirse Kunutu tamamlar, yetişemeyeceğini anlarsa Kunutu bırakıp imamla beraber rükûa varır.

 

Namazın farz ve vaciplerine, sünnet ve adabına uygun şekilde kılınışına ilmihal dilinde “sıfâtü’s-salât” denilir. Namaz kılacak kişi abdestli ve kıbleye yönelik olarak durup ellerini kaldırır ve niyet ederek Allahüekber der, ellerini bağlar. Sübhâneke’llâhümme ve bihamdike ve tebârekesmüke ve teâlâ ceddüke velâ ilâhe gayrük der. İmama uymuş (muktedî) değilse, Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm. Bismillâhi’r-rahmâni’r-rahîm der

ve Fatiha’yı okur. Fatiha’nın bitiminde âmin der, besmelesiz olarak bir sure veya birkaç ayet okur (zamm-ı sure). Ardından Allahü ekber diyerek rükûa gider. En az üç kere Sübhâne rabbiye’l-azîm dedikten sonra Semiallâhü limen hamideh diyerek doğrulur ve Rabbenâ lekel-hamd der. Ardından Allahü ekber diyerek secdeye gider. Bedensel bir engeli yoksa yere önce dizlerini, sonra ellerini ve sonra yüzünü koyar, kıyama dönerken de bunun aksini yapar. Secdede en az üç kere Sübhâne rabbiye’l-a‘lâ dedikten sonra yine Allahü ekber diyerek ara oturuşu (celse) yapar, sonra yine Allahü ekber diyerek ikinci secdeye gider ve yine üç kere Sübhâne rabbiye’l-a‘lâ dedikten sonra Allahü ekber diyerek ikinci rekâta kalkar. İkinci rekât da birinci rekât gibidir. Şu kadar ki ikinci rekâtta elleri kaldırma, Sübhâneke ve eûzü yoktur. Ayağa kalkınca el bağlayıp besmele ile Fatiha’yı okur ve âmin dedikten sonra Fatiha’ya bir sure veya birkaç ayet ekler. Daha sonra birinci rekâtta olduğu gibi rükû ve secdeleri yapar. İkinci secdeden sonra ka’de yapıp et-Tahiyyatü lillâhi ve’s-salavâtü ve’ttayyibât. es-Selâmü aleyke eyyühe’n-nebiyyü ve rahmetullâhi ve berekâtüh. es-Selâmü aleynâ ve alâ ibâdillahi’s-sâlihîn. Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlüh der. Kılacağı namazın rekât sayısı ikiden fazla ise bu “ilk oturuş” (ka‘de-i ûlâ) olur. Bu oturuşta Tahiyyat’a bir şey eklenmez ve Allahü ekber diyerek üçüncü rekâta kalkılır. Kalkacağı zaman ellerini dizleri üzerine getirir, öyle kalkar. Kıyamda el bağlayıp besmele ile Fatiha’yı okur ve âmin der. Bundan sonra yapılacak şeyler namazın farz olup olmamasına göre küçük değişiklikler gösterir:

a) Bu kıldığı farz namaz ise Fatiha’dan sonra sure veya ayet okumayıp rükûa varır. Secdelerden sonra, eğer varsa dördüncü rekâta kalkar, dördüncü rekât da üçüncü rekât gibidir. Dördüncü rekât yoksa ikinci secdeden sonra oturur (son oturuş=ka’de-i ahîre).

b) Kıldığı namaz farz değilse, farklı olarak üçüncü rekâtın Fatiha’sına âmin dedikten sonra, bir sure veya birkaç ayet okur. Sonra rükûa ve secdeye varır. Dördüncü rekât, üçüncü rekât gibidir. Dördüncü rekâtın secdeleri yapılınca oturulur. Bu oturuş, üç rekâtlı namazların üçüncü rekâtının ve iki rekâtlı namazların ikinci rekâtının bitiminde yapılan oturuş gibi, son oturuş (ka‘de-i ahîre) adını alır. Son oturuşta Tahiyyat’tan sonra salavat ve dualar okunur, ardından selâm verilir.

Salavat şudur: Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîm. İnneke hamîdün mecîd. Allâhümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, kemâ bârekte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîm. İnneke hamîdün mecîd.

 

Dualar: Son oturuşta salavat getirdikten sonra yapılacak dua, ayetlerden iktibas edilebileceği gibi hadislerden de edilebilir. Ayetlerden alınarak yapılabilecek duaya örnek:

Rabbenâ âtinâ fi’d-dünyâ haseneten ve fi’l-âhireti haseneten ve kınâ azâbe’n-nâr, bi rahmetike yâ erhame’r-râhimîn (el-Bakara 2/201).

Rabbenâ lâ tüziğ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ ve heb lenâ min ledünke rahmeten inneke ente’l-vehhâb (Âl-i İmrân 3/8).

Rabbic’alnî mukýme’s-salâti ve min zürriyyetî rabbenâ ve tekabbel duâ. Rabbenağfir lî ve li-vâlideyye ve li’l-mü’minîne yevme yekumü‘l-hisâb (İbrâhîm 14/40-41).

 

Hadislerden iktibas edilebilecek duaya örnek:

Allahümme innî es’elüke mine’l-hayri küllihî mâ âlimtü minhü ve mâ lem a‘lem ve eûzü bike mine’ş-şerri küllihî mâ âlimtü minhü ve mâ lem a’lem.

Türkçesi: “Allah’ım bildiğim bilmediğim bütün iyilikleri senden istiyorum, bildiğim bilmediğim bütün kötülüklerden sana sığınıyorum”.

 

Na­maz­dan Son­ra Ya­pı­lan Dua ve Zi­kir­ler

Na­maz­lar­dan son­ra Al­lah’ı zik­ret­mek, me’sûr du­a­la­rı yap­mak ve is­tiğ­far­da bu­lun­mak sün­net­tir. Bu dua ve zi­kir­ler, sa­bah ve ikin­di na­ma­zın­da ol­du­ğu gi­bi farz­dan son­ra ve­ya öğ­le ile ak­şam ve yat­sı na­maz­la­rın­da ol­du­ğu gi­bi son sün­net­le­ri bi­tir­dik­ten son­ra ya­pı­lır. Çün­kü is­tiğ­far na­ma­zın ek­sik­lik­le­ri­ni kar­şı­lar; dua, ecir ve se­vap­tan his­se al­ma yo­lu­dur. Rasûlullah (sas)’ın namazlardan son­ra yap­tı­ğı baş­lı­ca dua ve zi­kir­ler şun­lar­dı:

1)      Üç de­fa Es­tağ­fi­rul­lah (Al­lah’tan ba­ğış­lan­ma di­le­rim.)

2)      Ayete’l-kürsî’yi oku­mak

3)      Na­maz­lar­dan son­ra Al­lah’ı tes­bih et­mek

33 ke­re “Süb­ha­nel­lah (Al­lah’ı her ­tür­lü nok­san sı­fat­lar­dan ten­zih ede­rim)”, 33 ke­re “el-Ham­dü lil­lah (her tür­lü öv­gü, hamd Al­lah’a mah­sus­tur)”, 33 ke­re de “Al­la­hü ek­ber (Al­lah her şey­den yü­ce­dir)” de­ni­lir. Yü­zün­cü­de şöy­le de­nir: “Lâ ilâhe illâ’lla­hü vahdehû lâ şerîke leh, le­hü’l-mül­kü ve le­hü’l-ham­dü ve hü­ve alâ kül­li şe­yin kadîr”

4)      Da­ha son­ra na­maz kı­lan ki­şi ve imam, ken­di­si ve Müslüman kar­deş­le­ri için di­le­di­ği kadar dün­ya ve ahi­ret ha­yır­la­rı­nı is­ter.

Duanın Adabı:

Duada el­ler omuz hi­za­sı­na ka­dar kal­dı­rı­lır. Bun­da güç­lük olur­sa ya­pı­la­bil­di­ğin­ce kal­dı­rı­lır. Elle­rin du­a­da tabiî bir açık­lık­la tu­tul­ma­sı mat­lu­ba da­ha uy­gun düş­se ge­rek­tir. Du­a­ya, Al­lah’a hamd ve Rasûlüne salâtü selam ile baş­la­nır ve so­nu yi­ne “el-Ham­dü lillâh” di­ye­rek ta­mam­la­nır.

Beyhan Büşra ÖZKUL

Kaynaklar:

  • Feyz’ül Furkan Kur’an-ı Kerim Meali
  • İlmihal / Hamdi DÖNDÜREN / ERKAM Yayınları
  • İslam İlmihali / M. Asım KÖKSAL / Seha Neşriat
  • İslam İlmihali / Lütfi ŞENTÜRK / Seyfettin YAZICI / DİB Yayınları
  • Büyük İslam İlmihali / Ömer Nasuhi BİLMEN / BİLMEN Yayınları
  • İlmihal 1 / DİB Yayınları