Namazın Sünnetleri
Namazın sünnetleri; yapana sevap kazandıran, terk edene ceza gerekmeyen, ancak azarlama ve kınama bulunan bir takım sözler ve fiillerdir. Bunlar terke dildiği zaman sehiv secdesi gerekmediği gibi, kasten terk edilmeleri halinde bile namaz bozulmaz. Ancak kasten terkle kötü bir amel işlenmiş olur. Bu sünnetlerin küçümsenmesi, anlamsız ve abes sayılması ise kişiyi küfre düşürür.
1) Beş vakit namaz ile cuma namazı için ezan ve kamet okumak sünnettir. Kadınlar için ise ezan ve kamet sünnet değildir.
2) Namazın iftitah tekbirinde, vitir namazının Kunut tekbirinde ve bayram namazlarının zevaid tekbirlerinde elleri kulakların hizasına kaldırmak. (Kadınlar, parmak uçları omuz hizasına gelecek şekilde elleri kaldırırlar.)
Elle kaldırıldığı sırada parmakları ne bitişik nede fazla açık tutmamak, yani kendi halinde normal açıklıkta bulundurmak, ellerin ve parmakların içi kıbleye karşı gelmek.
3) İmama uyan kişinin iftitah tekbirinin imamın iftitah tekbirine yakın olması sünnettir. Ancak imama uyanın tekbirinin, imamınkinden sonra olması gerekir.
4) Sağ eli sol el üzerine koymak. Namaz kılan kişinin tekbirden sonra sağ elini göbeğinin altında olmak üzere sol eli ve bileği üzerine koyması sünnettir.
Elin konulma şekli şöyledir: Sağ elin iç kısmı, sol elin üst kısmı üzerine konur. Böylece başparmak ile küçük parmak bilek üzerinde halka yapılır. Kadınlar ise iki elini göğsü üzerine halka yapmaksızın koyarlar. Çünkü bu durum kadınların tesettürleri ile uyum sağlar.
5) Kıyamda iki ayağın arasını dört parmak kadar açık bulundurmak.
6) Fatiha’dan önce gizli olarak “eûzü-besmele” okunması ve diğer rekâtlarda Fatiha’dan önce besmele okunması sünnettir.
Bu konuda imam ile namazı tek başına kılan kişi arasında fark yoktur. Ancak imama uyan kimse Fatiha’yı okuyamayacağı için eûzü-besmele de okumaz.
7) Fatiha’dan sonra gizlice “Âmin (dualarımızı kabul buyur)” denilmesi sünnettir.
8) Sabah ve öğle namazlarında Fatiha’dan sonra uzunca, ikindi ve yatsı namazlarında kısa, akşam namazında daha kısa sure okumak. Bu, misafir olmayanlar içindir. Yolcu olan veya vakti dar olan kimse dilediği ayet ve sureyi okur.
9) Rükû ve secdeye eğilip kalkarken alınan tekbirler sünnettir. Kıyamdan rükûa ve secdelere gidilirken veya secdeden kalkıp yine secdeye giderken “Allahü ekber” denilmesi sünnettir.
10) Rükûda dizlerini ellerin parmaklarını açık olarak tutmak(Kadınlar parmaklarını açmaz ve dizlerini tutmazlar, sadece ellerini dizlerinin üzerine koyarlar.) Rükûda dizlerini ve dirseklerini dik tutup bükmemek.(Kadınlar rükûda dizlerini bükük bulundururlar.) Rükûda arkasını dümdüz yapmak.(Kadınlar arkasını biraz meyilli bulundururlar.) Başını, sırtı ile bir seviyede bulundurup yukarıya kaldırmamak ve aşağıya eğmemek.
11) Kıyamda bir özür bulunmadığı takdirde iki ayağın arasını dört parmak kadar açık bulundurmak sünnettir. Çünkü bu durum huşua daha yakındır.
12) Rükûdan doğrulurken; “Semiallahü limen hamideh”, arkasından da; “Rabbenâ leke’l-hamd” denilmesi sünnettir. Bunlardan birincisine “tesmi’”, ikincisine “tahmid” denir. İmam tesmi’i sesli, tahmidi ise gizli olarak söyler. İmama uyan kimse sadece gizli olarak “Rabbenâ leke’l-hamd” demekle yetinir. Tek başına namaz kılan her ikisini de gizli söyler.
13) Rükû ve secde tesbihleri sünnettir. Yani rükû halinde en az üç kere; “Sübhâne rabbiye’l-azîm (Yüce olan Rabbimi her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederim)” denilmesi, secde halinde de üç kere; “Sübhâne rabbiye’l-a’lâ (En yüce olan Rabbimi her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederim)” denilmesi sünnettir. Bu sayı tesbihin en az ölçüsüdür.
14) Secde oturuşları ile teşehhüt oturuşlarında sol ayağı yere yatırıp sağ ayağı dikmek ve ayak parmaklarını kıbleye yöneltmek sünnettir. Kadınlar sol ayaklarını sağ taraflarına yatık bulundurarak yere otururlar. Bu oturmaya “teverrük” denir.
15) Secdeye varılırken önce dizleri, sonra elleri, sonra yüzü yere koymak, secdeden kalkarken de önce yüzü, sonra da dizlerin üzerine koyarak elleri yerden kaldırmak sünnettir. Bu şekilde secdeye varıp kalkmaya gücü yetmeyenlerin elleriyle yere dayanarak kalkmaları caiz olur.
16) Oturuşlarda veya secde arası celsede iki eli iki uyluk üzerine koymak sünnettir. Namaz kılan kişi teşehhütte ve secde arası oturmalarda sağ elini sağ uyluğu üzerine, sol elini sol uyluğu üzerine koyar. Parmaklar az açılarak uçları dizlerin üzerine gelecek şekilde konulur. Fakat sağlam görüşe göre, ellerle diz kapakları tutulmaz. Çünkü bunda zorluk vardır.
17) Ettehiyyatü’nün kelime-i şehadetinde sağ elinin şehadet parmağı ile işaret etmek.
İşaret: Kelime-i şehadette ‘La ilahe’ derken sağ elin şehadet parmağını kaldırmak, ’illallah’ derken de indirmek suretiyle olur.
18) Ettehiyyatü’yü içinden okumak.
19) Üç ve dört rekâtlı farzların üçüncü ve dördüncü rekâtlarında Fatiha okumak. (İlk iki rekâtlarda Fatiha okumak vaciptir.)
20) Son oturuşta ‘Ettehiyyatü’den sonra ‘Allahümme salli, Allahümme barik’ ve bunlardan sonra da dua okumak.
21) Namazın sonunda selam verirken yüzün önce sağa, sonra sola döndürülmesi sünnettir.
22) Sütre edinmek sünnettir. Başkaları tarafından önünden geçilmesine engel olmak için, namaz kılan kimsenin önüne koyduğu şeye “sütre” denir. Namaz kılanın önünden geçmek tahrîmen mekruhtur. Namaz kılanın önünden geçecek kimseyi men etmek için sadece “sübhanallah” demesi veya el, göz yahut baş işaretiyle uyarması mümkün ve caizdir. Sütre, namaz kılanın gözlerini sütrenin gerisinden men eder ve dikkatinin namaz üzerinde toplanmasına yardımcı olur.
Namazın Edepleri
1) Erkekler için iftitah tekbiri alırken ellerini yenlerinden çıkarmak.
2) Namaz kılan ayakta iken secde edeceği yere, rükûda ayaklarının üzerine, secdede burnun iki kanadına, otururken kucağa ve selam verirken omuz başlarına bakmak.
3) Gücü yettiği kadar öksürüğü gidermek. Eğer özürsüz olarak öksürür ve bundan harfler meydana gelirse namazı bozar. Geğirmek de öksürük gibidir.
4) Esneme halinde ağzını dudakları ile tutmak, bu mümkün olmadığı takdirde sağ eli ile ağzını kapamak.
5) İkamet getirilirken ‘Hayye ale’l-felah’ denildiği zaman cemaat ve imamın namaz için ayağa kalkması.
6) ‘Kad kametis-salah’ denilirken imamın namaza başlaması (İkamet bittikten sonra imamın namaza başlamasında da bir sakınca yoktur.)
Namazın Mekruhları
1) Namazın vaciplerinden birini kasten terk etmek.
2) Namazın sünnetlerinden birini bilerek terk etmek mekruhtur. Meselâ; Sübhaneke’yi, rükû veya secdelerdeki tesbihleri terk etmek veya rükûda başı kaldırmak veya fazla eğmek gibi.
3) İkinci rekâtta birinci rekâta göre daha uzun okumak mekruhtur. Hanefilere göre fazlalığın üç ayet miktarını aşması gerekir. Aksi halde mekruh olmaz.
4) Namaz kılarken bir özür olmaksızın bir yere, direğe, duvar veya bastona dayanmak mekruhtur.
5) Namazda özürsüz, birbiri peşine olmamak üzere bir kaç adım yürümek mekruhtur.
Ancak bir yılan veya akrebi öldürmek gibi bir özür sebebiyle bir kaç adım atmak mekruh olmaz. Bunları öldürmek biraz yürümeyi ve çokça hareketleri gerektirirse namaz bozulur. Böyle bir durumda zararı def etmek için namazı bozmak caizdir.
6) Bir rekâtta bir surenin iki kere okunması veya farzlarda iki rekâtta da Fatiha’dan sonra aynı surenin tekrarlanması mekruhtur. Ancak bu, nafile namazlarda mekruh olmaz. Namazda Fatiha’dan sonra sürekli olarak belli bir surenin okunması, bu surelerden başkasının okunmaması da mekruhtur.
7) Kıraatta, Kur’an-ı Kerim’deki sıraya uyulmaması mekruhtur.
8) Namaz kılan kişinin eli aracılığı ile elbise, beden veya sakalları ile oynaması, elini ağzına koyması veya gerek olmaksızın burun deliklerini kapaması mekruhtur.
9) Namazda kıyam, kıraat, rükû ve secde hallerinde elleri bir özür bulunmaksızın, sünnetle belirlenen uzuvlar üzerine koymamak mekruhtur. Kıyamda elleri yanlara salıvermek gibi.
10) Namazda bit veya pire tutmak, öldürmek ve kovalamak mekruhtur. Karınca ve pire gibi bir şeyin ısırmasından acı duyan kimsenin bunları namazda yalnız tutup atmasında bir sakınca yoktur.
11) Erkeklerin secde ederken kollarını tamamıyla yere döşemeleri mekruhtur.
12) Namaz içinde bir özür bulunmaksızın bağdaş kurup veya dizleri dikip oturmak mekruhtur.
13) Namazda gerinmek veya esnemek mekruhtur.
14) Namazda, bir zaruret bulunmaksızın kendi isteği ile öksürmek mekruhtur.
15) Namaz içinde, verilen selamı el veya baş işaretiyle almak mekruhtur.
16) Namazda, dişlerin arasında nohut tanesinden küçük bir yemek parçasını yutmak mekruhtur. Nohut tanesinden büyük olursa namaz bozulur.
17) Yemek sofrası hazır olduğu halde namaza başlamak mekruhtur. Ancak vaktin çıkmasından korkulması durumu müstesnadır. Bu yiyeceğe karşı iştihanın bulunup bulunmaması hükmü değiştirmez.
18) Namazda gözleri yummak veya gözleri göğe doğru çevirmek, sağa sola bakınmak veya başını bir tarafa çevirip bakıvermek mekruhtur.
19) Parmakları birbirine geçirmek, parmak çıtlatmak veya elleri böğürleri üzerine koymak mekruhtur.
20) Namazda daha selam vermeden terleri veya yüze dokunmuş olan toprakları silmek mekruhtur.
21) İmamdan önce rükû veya secdeye gitmek ve ondan önce rükûdan veya secdeden başını kaldırmak mekruhtur.
22) Kıyam, rükû ve secde aralarındaki tekbir ve zikirleri kendi yerinden sonraya bırakmak mekruhtur.
23) Yanmakta olan bir ateşe doğru namaz kılmak mekruhtur.
24) Arada bir perde olmaksızın, bir insanın yüzüne karşı namaz kılmak mekruhtur.
25) Geniş vakitte küçük veya büyük abdestin sıkışık olması veya yelini sıkışık halde tutarak namaza başlamak mekruhtur.
26) Namazın sıhhatine engel olmayacak miktardan az olan necasetin elbise, beden veya namaz kılınacak yerde bulunması mekruhtur.
27) Tek ayak üzerinde durmak veya bir ayağı yerden kesmek ve diğerine dayanmak mekruhtur. Ancak bu bir özür sebebiyle yapılırsa mekruh olmaz.
28) Namazda bir özür bulunmaksızın elbiseyi giymeden, omuzlar üzerine alarak etrafını salıvermek mekruhtur.
29) Başka elbise varken, namazda kirli ev ve iş elbisesi giymek mekruhtur.
30) Bir özürden dolayı olmadıkça yalnız bir parça elbise ile meselâ; yalnız bir gömlek ile namaz kılmak mekruhtur.
31) Erkeklerin bir özür bulunmadıkça ipekli elbise giyerek namaz kılmaları mekruhtur.
32) Elbiseyi, topraktan veya dizlerinin yıpranmasından yahut ütünün bozulmasından korumak için, rükûa veya secdeye varırken yavaşça yukarıya çekmek mekruhtur.
33) Erkeklerin, saçlarını arkada toplayıp bağlamaları veya örmeleri mekruhtur. Böyle bir şeyin namaz içinde kasten yapılması, amel-i kesir niteliğinde olur ve namazı bozar.
34) Namazda başının kenarlarına mendil, kaşkol vb. bir bez sararak tepesini açık bırakmak mekruhtur.
35) Namazda tembellik veya önem vermeme sebebiyle başı açık bulundurmak mekruhtur.
36) Üzerinde insan veya hayvan resimleri bulunan elbise ile namaz kılmak veya böyle bir kumaş üzerine secde etmek mekruhtur.
37) Namaz kılanın başı üstünde, ön, sağ veya sol yanlarındaki duvar veya tavan üzerine yapılmış kabartmalı yahut resim halinde canlı tasvirinin bulunması mekruhtur.
38) Yedi yerde namaz kılmak mekruh sayılmıştır. Bunlar; çöplüklerde, hayvan kesilen yerlerde, kabristanda, yol kenarlarında, hamamda, deve ağıllarında ve Beytullah’ın üstünde.
Namazı Bozan Şeyler
1) Namazda Konuşmak: Bilerek, bilmeyerek, yanılarak ve uyuklayarak nasıl olursa olsun insan sözü namazı bozar.
İnsan sözüne benzeyen dualar da. Ya Rab! Beni şöyle giydir, şöyle yedir veya falan kadını bana nasip et! gibi.
Namazda iken birine selam vermek veya başkasının verdiği selamı almak. Verilen selamı, el, baş veya parmak işareti ile almak namazı bozmaz, ancak mekruhtur.
2) Yemek – İçmek: Namazda iken bilerek veya unutarak yemek-içmekle namaz bozulur. Yenilen şey az olsun çok olsun hüküm değişmez.
3) Peşpeşe çok iş görmek (amel-i kesir): Namaza ve namazı ıslaha ait olmayan ve amel-i kesir sayılan her hareket namazı bozar. Az amel (amel-i kalil) bozmaz. Dışardan bakanın, bu işi yapan kimsenin namazda olmadığı hususunda hiç şüpheye düşmediği işe çok amel (amel-i kesir) denir. Eğer bu işi yapana bakan kimse, namazda olup olmadığı hususunda şüpheye düşerse bu iş de amel-i kalil sayılır. Amel-i kesir sayılan bazı hareketler şunlardır:
- a) Bir kimse namazda iken, yerden bir taş alarak bir kuşa veya bir hayvana atacak olsa namazı bozulur. Çünkü bu hareket amel-i kesirdir. Fakat yanında bulunan bir taşı bir eliyle atacak olsa bozulmaz. Çünkü bu bir amel-i kalil olur.
- b) Bir kimse namazda vücudunu bir kere veya peşpeşe iki kere yahut başka başka rekâtlarda birer, ikişer kere kaşısa namazı bozulmaz. Fakat bir rekâtta peşpeşe üç kere kaşısa bozulur. Bir uzvu, elini kaldırmadan bir kaç defa kaşıma, bir defa kaşıma sayılır.
- c) Namazda özürsüz yere birbiri ardınca hiç durmadan en az üç adım atmak namazı bozar. Ancak kıbleye doğru, her adımdan sonra bir rükün eda edecek kadar (üç defa sübhanellah diyecek kadar) ara vererek yürürse, mekân değişmediği sürece çok da yürüse, bundan dolayı namaz bozulmaz.
Diğer yandan, bir şahsın çarpması veya namaz kılınan yerden çıkarılma gibi sebeplerle namaz kılınan yerden kendi iradesi dışında üç adım kadar yürümek de namazı bozar.
d) Namazda, tekrarlanmaksızın bir eli ile baştan sarığı veya takkeyi kaldırıp yere koymak veya bunları yerden kaldırıp başa koymak namazı bozmaz. Ancak bunları yerden alıp başa koymak çokça hareketi gerektirirse namaz bozulur.
e) Namaz kılanın bir kimseye bir el veya kırbaç ile vurması namazı bozar. Çünkü bu, bir ameli kesirdir. Fakat hayvan üzerinde namaz kılanın bu hayvana bir veya iki defa vurması bozmaz.
f) Namazda iken hayvana binmek namazı bozar, fakat hayvandan inmek bozmaz. Hayvanlarla ilgili olan bu hükümleri motorlu nakil araçlarına da uygulamak mümkündür.
g) Namaz kılarken bir ayakkabıyı iki el ile giyinmek namazı bozar. Fakat ayakkabıları ayaktan kolaylıkla çıkarıvermek namazı bozmaz.
h) Bir kimse, namazda bilerek veya bilmeyerek az-çok bir şey yese, biraz su içse, bir uzvuna veya saçlarına yağ, krem vb. sürse, saçını tarasa veya örse namazı bozulur.
i) Namazda çocuğu alıp süt emzirmek namazı bozar. Çocuk kendiliğinden gelip emerse bakılır, eğer süt çıkmaksızın bir iki kere emmiş olursa namaz bozulmaz. Fakat süt çıkarsa veya süt çıkmaksızın iki kereden fazla emerse namaz fâsid olur.
j) Namaz içinde olan bir erkeğin namazı, hanımının öpmesi veya okşamasıyla bozulmaz. Yeter ki, erkekte şehvet meydana gelmiş olmasın. Fakat bir kadının namazı, kendisini kocasının şehvetle okşaması veya şehvetle olsun, olmasın öpmesiyle bozulur. Çünkü cinsel temas hususunda kocanın fail oluşu asıldır.
k) Namaz kılmakta olan bir kimse kaç rekât namaz kıldığına dair bir soruya cevap olarak, bir elinin iki veya üç parmağı ile işaret edecek olsa namazı bozulmaz.
4) Avret yerinin açılması.
5) Namaz kılmakta olan kimsenin abdestinin bozulması: Namaz kılmakta olan kimseden burun kanaması veya kusma gibi irade dışı abdesti bozacak bir şey ortaya çıksa muhayyer olur. İsterse abdest alıp namazı yeniden kılar. Faziletli olan budur. Veya dilerse, namazla bağdaşmayan bir şeyle uğraşmaksızın en yakın yerdeki su ile abdest alır, tek başına namaz kılan birisi ise bu abdest aldığı yerde veya daha önce namaza başlamış bulunduğu yerde namazının kalan kısmını tamamlar. Eğer cemaatle namaz kılıyorsa, önceki yerine dönüp orada namazını tamamlar. Namazı bozulan bir imamın yerine, başkasını geçirmesi caizdir. Bu konuda icma vardır. Şöyle ki; bir imam, burun kanaması gibi semâvî bir hadesle abdesti bozulsa, cemaatten imamlığa elverişli birisini işaretle veya elbisesinden tutarak mihraba geçirir. İmam ile beraber yalnız bir kişi bulunmuş olsa, bu kişi imamlığa elverişli ise, mihraba geçmek için taayyün etmiş olur. İmam bu şekilde kendi yerine birini geçirmeden mescitten çıksa veya sahrada ise saflardan uzaklaşsa cemaatin namazı bozulur. Bu durumda imam, tek başına namaz kılan kimse gibi olur.
6) Kahkaha ile gülmek: Kahkaha; hem namaz kılanın kendisinin, hem de yakınındakilerin işiteceği şekilde yüksek sesle gülmektir. Bu hem namazı hem de abdesti bozar.
7) Bayılmak, çıldırmak ve ölmek
8) Namaz içinde niyet değiştirmek: Kılmakta olduğu bir namazdan başka bir namaza geçmeye niyet edip tekbir almakla, önceki kılınan namaz bâtıl olur.
9) Namazın bir rüknünü veya özürsüz olarak bir şartını terk etmek.
10)Bir rüknü imamdan önce yapmak: Bir kimse yanılarak bile olsa, bir rüknü imamdan önce yapsa, bu rüknü imamla birlikte veya imamdan sonra iade etmez ve imamla birlikte selâm verirse namazı bâtıl olur. Eğer bu rüknü imamla birlikte veya imamdan sonra iade eder ve imamla birlikte selâm verirse bu takdirde namazı bâtıl olmaz.
11) Arada boşluk olmaksızın erkeğin kadınla aynı hizada namaz kılması.
12) Teyemmümle namaz kılan kişinin suyu görmesi.
14) Namaz tamamlanmadan bilerek selam verilmesi.
Namazı Bozmayı Vacip Ve Caiz Kılan Şeyler
Namazı bozmak haramdır. Ancak bazı durumlarda namazı bozmak vacip, bazı durumlarda caizdir.
Saldırıya uğrayan veya suya düşen bir insanın yardım istemesi halinde ona yardım etmek maksadıyla namazı bozmak vacip olur.
Davar sürüsüne kurt veya herhangi bir canavarın saldırması, gözleri kör olan veya tehlikeyi fark etmeyen bir kimsenin kuyuya veya çatıdan aşağı düşme tehlikesi ile karşılaşması durumlarında bu gibilere yardım için namazı bozmak caizdir. Düşme ihtimali kuvvetli ise o zaman namazı bozmak vacip olur. Ebenin, doğacak çocuğun veya annesinin ölmesinden yahut bir organının telef olmasından korkması halinde namazda ise namazı bozması, değilse namazı ertelemesi yani kazaya bırakması da yine vaciptir.
Canavar, sel, yangın tehlikesinden korkan veya düşmanla karşı karşıya bulunan kimselerin namazlarını ertelemeleri caizdir.
Nafile namaz kılmakta olan bir kimseyi, anne veya babası (onun namazda olduğunu bildiği halde)çağırırsa namazı bozabilir. Eğer çocuğunun namazda olduğunu bilmeden çağırırsa namazı bozması vacip olur. Eğer farz namazında ise anne veya babasından biri çağırırsa namazı bozmaz. Ancak bir tehlike dolayısıyla yardım isterlerse namazı bozmak vacip olur.
Bir dirhem gümüş değerinde olan şeyin (başkasına ait olsa bile)çalınma korkusu durumunda farz olsa bile namazı bozmak caizdir.
Kadın namaz kılarken tencerenin kaynayıp yemeğin taşmasından veya çocuğunun ağlayıp acı çekmesinden korkarsa namazını bozabilir.
Namazda Kıraat Yanlışlığı Yapmanın Hükümleri
Namazda Kur’an-ı Kerim okunurken dilin sürçüp yanlışlık yapılmasına zelle denir. Bu yanlışlık ve değişiklik, kasten yani bile bile yapılır ve mana da değişecek olursa, namaz bozulur. Bu, namazda bulunulduğu unutularak yapıldığı, okunan kelimenin benzeri Kur’an ‘da bulunmadığı ve manası da Kur’an’daki kelimenin manasından uzak olup aralarında bir münasebet olmadığı takdirde de hal böyledir.
Namazda bulunulduğu unutularak Kur’an-ı Kerim’in okunuşunda yapılan hareke yanlışlığıyla, namaz bozulmaz.
Şeddesiz bir harfi, yanılarak şeddeli; şeddeli bir harfi şeddesiz okumak;
Uzatılarak okunacak bir harfi, kısa; kısa okunacak bir harfi uzatarak okumak;
Aynı cinsten iki harften birincisini, ikincinin içine derc etmek gerekirken, ayırmak; ayırmak gerekirken derc etmek;
İnce okunacak harfi, kalın; kalın okunacak harfi ince okumak;
Dad’ı dal veya zal veya zı gibi; zal’ı da, ze veya zı gibi; sad’ı sin; tı’yı te gibi okumak, bunları ayıramayanlar için, namazı bozmaz.
Bir kelimeyi okurken nefes kesilip arkasını sonra okumak veya kelimeyi böldükten sonra unutarak başka bir ayete geçmek te böyledir.
Namazın Kılınışı
5 vakit namazın farz ve sünnetleri şöyledir;
1) Sabah namazı; ikisi sünnet, ikisi de farz olmak üzere dört rekâttır. Önce sünneti sonrada farzı kılınır.
2) Öğle namazı; dördü ilk sünnet, dördü farz ve ikisi de son sünnet olmak üzere on rekâttır.
3) İkindi namazı; dördü sünnet, dördü farz olmak üzere sekiz rekâttır.
4) Akşam namazı; üçü farz, ikisi sünnet olmak üzere beş rekâttır. Önce farzı kılınır.
5) Yatsı namazı; dördü ilk sünnet, dördü farz ve ikisi de son sünnet olmak üzere on rekâttır.
6) Vitir Namazı; Vacip bir namazdır. Yatsının vaktinde ve yatsı namazından sonra kılınır. Üç rekât olan vitrin her rekâtında Fatiha ve sure okunur. Bunlardan başka üçüncü rekâtta sure okunduktan sonra eller kaldırılarak ‘Allahu Ekber’ denilip bağlanır ve Kunut duası okunur, ondan sonra rükûa varılır.
Cemaatle kılarken imama uyan cemaat da Kunut duasını okur.
Kunut duasını okuyamayan kimse, ‘Rabbena Atina fid-dünya haseneten ve fi’l –ahireti haseneten ve kına azabe’n-nar’ veya üç kere ‘Allahümmeğfirli’ okur yahut üç kere ‘Ya Rabbi’ der.
Üçüncü rekâtta Kunut duasını okumayı unutan rükûda veya rükûdan başını kaldırdıktan sonra hatırlarsa artık Kunut duasını okumaz, namazın sonunda sehiv secdesi yapar. Eğer yanılarak rükûdan sonra Kunutu okursa rükûu iade etmez, namazın sonunda sehiv secdesi yapar. Vitir sadece Ramazan ayında cemaatle kılınır. Ramazan’dan başka zamanda cemaatle kılınması mekruhtur.
Cemaatle kılarken imamın peşindeki kimse, Kunut duasını bitirmeden imam Kunutu tamamlayıp rükûa eğilse, eğer imama rükûda yetişeceğine kanaat getirirse Kunutu tamamlar, yetişemeyeceğini anlarsa Kunutu bırakıp imamla beraber rükûa varır.
Namazın farz ve vaciplerine, sünnet ve adabına uygun şekilde kılınışına ilmihal dilinde “sıfâtü’s-salât” denilir. Namaz kılacak kişi abdestli ve kıbleye yönelik olarak durup ellerini kaldırır ve niyet ederek Allahüekber der, ellerini bağlar. Sübhâneke’llâhümme ve bihamdike ve tebârekesmüke ve teâlâ ceddüke velâ ilâhe gayrük der. İmama uymuş (muktedî) değilse, Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm. Bismillâhi’r-rahmâni’r-rahîm der
ve Fatiha’yı okur. Fatiha’nın bitiminde âmin der, besmelesiz olarak bir sure veya birkaç ayet okur (zamm-ı sure). Ardından Allahü ekber diyerek rükûa gider. En az üç kere Sübhâne rabbiye’l-azîm dedikten sonra Semiallâhü limen hamideh diyerek doğrulur ve Rabbenâ lekel-hamd der. Ardından Allahü ekber diyerek secdeye gider. Bedensel bir engeli yoksa yere önce dizlerini, sonra ellerini ve sonra yüzünü koyar, kıyama dönerken de bunun aksini yapar. Secdede en az üç kere Sübhâne rabbiye’l-a‘lâ dedikten sonra yine Allahü ekber diyerek ara oturuşu (celse) yapar, sonra yine Allahü ekber diyerek ikinci secdeye gider ve yine üç kere Sübhâne rabbiye’l-a‘lâ dedikten sonra Allahü ekber diyerek ikinci rekâta kalkar. İkinci rekât da birinci rekât gibidir. Şu kadar ki ikinci rekâtta elleri kaldırma, Sübhâneke ve eûzü yoktur. Ayağa kalkınca el bağlayıp besmele ile Fatiha’yı okur ve âmin dedikten sonra Fatiha’ya bir sure veya birkaç ayet ekler. Daha sonra birinci rekâtta olduğu gibi rükû ve secdeleri yapar. İkinci secdeden sonra ka’de yapıp et-Tahiyyatü lillâhi ve’s-salavâtü ve’ttayyibât. es-Selâmü aleyke eyyühe’n-nebiyyü ve rahmetullâhi ve berekâtüh. es-Selâmü aleynâ ve alâ ibâdillahi’s-sâlihîn. Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlüh der. Kılacağı namazın rekât sayısı ikiden fazla ise bu “ilk oturuş” (ka‘de-i ûlâ) olur. Bu oturuşta Tahiyyat’a bir şey eklenmez ve Allahü ekber diyerek üçüncü rekâta kalkılır. Kalkacağı zaman ellerini dizleri üzerine getirir, öyle kalkar. Kıyamda el bağlayıp besmele ile Fatiha’yı okur ve âmin der. Bundan sonra yapılacak şeyler namazın farz olup olmamasına göre küçük değişiklikler gösterir:
a) Bu kıldığı farz namaz ise Fatiha’dan sonra sure veya ayet okumayıp rükûa varır. Secdelerden sonra, eğer varsa dördüncü rekâta kalkar, dördüncü rekât da üçüncü rekât gibidir. Dördüncü rekât yoksa ikinci secdeden sonra oturur (son oturuş=ka’de-i ahîre).
b) Kıldığı namaz farz değilse, farklı olarak üçüncü rekâtın Fatiha’sına âmin dedikten sonra, bir sure veya birkaç ayet okur. Sonra rükûa ve secdeye varır. Dördüncü rekât, üçüncü rekât gibidir. Dördüncü rekâtın secdeleri yapılınca oturulur. Bu oturuş, üç rekâtlı namazların üçüncü rekâtının ve iki rekâtlı namazların ikinci rekâtının bitiminde yapılan oturuş gibi, son oturuş (ka‘de-i ahîre) adını alır. Son oturuşta Tahiyyat’tan sonra salavat ve dualar okunur, ardından selâm verilir.
Salavat şudur: Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîm. İnneke hamîdün mecîd. Allâhümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, kemâ bârekte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîm. İnneke hamîdün mecîd.
Dualar: Son oturuşta salavat getirdikten sonra yapılacak dua, ayetlerden iktibas edilebileceği gibi hadislerden de edilebilir. Ayetlerden alınarak yapılabilecek duaya örnek:
Rabbenâ âtinâ fi’d-dünyâ haseneten ve fi’l-âhireti haseneten ve kınâ azâbe’n-nâr, bi rahmetike yâ erhame’r-râhimîn (el-Bakara 2/201).
Rabbenâ lâ tüziğ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ ve heb lenâ min ledünke rahmeten inneke ente’l-vehhâb (Âl-i İmrân 3/8).
Rabbic’alnî mukýme’s-salâti ve min zürriyyetî rabbenâ ve tekabbel duâ. Rabbenağfir lî ve li-vâlideyye ve li’l-mü’minîne yevme yekumü‘l-hisâb (İbrâhîm 14/40-41).
Hadislerden iktibas edilebilecek duaya örnek:
Allahümme innî es’elüke mine’l-hayri küllihî mâ âlimtü minhü ve mâ lem a‘lem ve eûzü bike mine’ş-şerri küllihî mâ âlimtü minhü ve mâ lem a’lem.
Türkçesi: “Allah’ım bildiğim bilmediğim bütün iyilikleri senden istiyorum, bildiğim bilmediğim bütün kötülüklerden sana sığınıyorum”.
Namazdan Sonra Yapılan Dua ve Zikirler
Namazlardan sonra Allah’ı zikretmek, me’sûr duaları yapmak ve istiğfarda bulunmak sünnettir. Bu dua ve zikirler, sabah ve ikindi namazında olduğu gibi farzdan sonra veya öğle ile akşam ve yatsı namazlarında olduğu gibi son sünnetleri bitirdikten sonra yapılır. Çünkü istiğfar namazın eksikliklerini karşılar; dua, ecir ve sevaptan hisse alma yoludur. Rasûlullah (sas)’ın namazlardan sonra yaptığı başlıca dua ve zikirler şunlardı:
1) Üç defa Estağfirullah (Allah’tan bağışlanma dilerim.)
2) Ayete’l-kürsî’yi okumak
3) Namazlardan sonra Allah’ı tesbih etmek
33 kere “Sübhanellah (Allah’ı her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederim)”, 33 kere “el-Hamdü lillah (her türlü övgü, hamd Allah’a mahsustur)”, 33 kere de “Allahü ekber (Allah her şeyden yücedir)” denilir. Yüzüncüde şöyle denir: “Lâ ilâhe illâ’llahü vahdehû lâ şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadîr”
4) Daha sonra namaz kılan kişi ve imam, kendisi ve Müslüman kardeşleri için dilediği kadar dünya ve ahiret hayırlarını ister.
Duanın Adabı:
Duada eller omuz hizasına kadar kaldırılır. Bunda güçlük olursa yapılabildiğince kaldırılır. Ellerin duada tabiî bir açıklıkla tutulması matluba daha uygun düşse gerektir. Duaya, Allah’a hamd ve Rasûlüne salâtü selam ile başlanır ve sonu yine “el-Hamdü lillâh” diyerek tamamlanır.
Beyhan Büşra ÖZKUL
Kaynaklar:
- Feyz’ül Furkan Kur’an-ı Kerim Meali
- İlmihal / Hamdi DÖNDÜREN / ERKAM Yayınları
- İslam İlmihali / M. Asım KÖKSAL / Seha Neşriat
- İslam İlmihali / Lütfi ŞENTÜRK / Seyfettin YAZICI / DİB Yayınları
- Büyük İslam İlmihali / Ömer Nasuhi BİLMEN / BİLMEN Yayınları
- İlmihal 1 / DİB Yayınları