Allah Rasûlüne (sav) dost olmak, arkadaş olmak, onun dostluğuna arkadaşlığına, bakışına, sözüne muhatap olmak. Ne büyük şeref…
Hz. Muhammed (sav) her alanda olduğu gibi sosyal alanda da en güzel model, en mükemmel örnek. Günümüz dostluk ve arkadaşlıklarına bakınca onun arkadaş ve dostlarına davranışlarının nasıl olduğunu anlamak ve anlatmak en önemli meselelerden biri olsa gerek. Vefakâr bir dost, vefakâr bir arkadaş…
Aişe (ra) anlatıyor: “ Bir gün ihtiyar bir kadın Rasûlullah’ a ( sav) geldi.
Allah Rasûlü:
— Kimsin? diye sordu.
— Müzeni kabilesinden Cessame’yim, dedi.
Rasûlullah:
— Bilakis sen müzeni kabilesinden Hassane’sin dedikten sonra: Nasılsınız, durumunuz nasıl? Bizden sonra nasıl oldunuz? diye hatırlarını sordu.
—Anam babam sana kurban olsun, ya Rasûlullah, iyiyiz, dedi.
Kadın çıkınca ben: Ya Rasûlullah, bu ihtiyar kadına ne bu iltifat! dedim.
Allah Rasûlü (sav): Aişe, bu kadın Hatice’nin sağlığında bize gelirdi. Şüphe yok ki güzel vefa imandandır, buyurdu.
Ne büyük bir incelik ki hayat arkadaşının arkadaşlarını da unutmamak. Ve yine ne büyük incelik, insanları mutlu edecek şekilde onlara hitapta bulunmak. Allah Rasûlü (sav) iri kadın anlamına gelen Cessame ismi yerine zarif, narin, pek güzel anlamına gelen Hassane ismiyle bu sahabe hanıma hitap etmiş ve onun gönlünü almıştır. Günümüz yozlaşmış arkadaşlıklarına baktığımızda insanların birbirlerine hitap şekilleri içler acısı… Birbirine lakap takanlar, ağza alınmayacak sözler sarf edenler Allah Rasûlü’nün hayat tarzından, Kur’an ahlakından ne kadar da uzak.
Abdullah bin Mesud. Peygamberimizin (sav) devamlı yanında yürüyen, onun hususi eşyalarını taşıyan ve uyuduğunda onu uyandıran bu yüzden “Sahi-bü’s-sevadı ve’s-sivak “ ünvanıyla anılan kutlu sahabe. Hz Abdullah bir gün bir şey almak için bir ağaca çıkmıştı. Bu arada çok zayıf olan bacakları göründü. Bazı sahabeler bunu görünce gülüştüler. Peygamber efendimiz (sav) bunu hoş karşılamadı ve şöyle buyurdu : “Niçin gülüşüyorsunuz? Abdullah’ın bacakları kıyamet günü Uhud Dağından daha ağır gelecektir.”
Ahlakı Kur’an olan peygamber; duruşu, hayatı, yaşayışı Kur’an olan peygamber. Şakaları bile ince, naif, gönül alan…
Enes (ra) anlatıyor: “ Zahir adında bir zat vardı, çölde yaşıyordu. Zaman zaman Peygamber’e (sav) çöl hediyesi takdim ederdi. Gitmek istediği zaman Resulullah da kendisine hediyeler verir ve: “ Zahir bizim köylümüz, biz de onun şehirlisiyiz.” buyururdu.
Zahir çirkin bir kişiydi. Allah Resulü kendisini severdi. Bir gün pazarda eşyasını satarken Resulullah gizlice vardı, onu arkasından kucakladı.
Zahir:
—Beni bırak, kimsin? dedi.
Sonra geri dönüp baktığında Allah Resulü olduğunu görünce iyice Rasûlullah’ın göğsüne doğru sokuldu.
Peygamber (sav)
—Bu köleyi kim satın alır? dedi.
Zahir:
—Ya Rasulallah, beni satarsan kâr etmezsin, değerim düşüktür! dedi.
Allah Rasûlü:
— Ama sen Allah katında değersiz değilsin, buyurdu.
Peygamber efendimiz (sav) insanlara karşı hoşgörü sahibiydi. Onun örnek hayatı, uygulamaları toplumda herkesin herkese hoşgörü ile muamele etmesini esas alıyordu. Arkadaşlarına karşıda müsamahakâr davranırdı. Nefsi için bir şeye kızdığı olmamıştı.
Hz Cebbar bin Sahr (ra), Rasulullah bir şeyin yapılmasını istediğinde hemen, “Ben yapayım” derdi. Bir yolculuk esnasında Peygamberimiz (sav) “Biriniz bizden evvel gitse de su kaplarını doldursa” diye bir temennide bulundu. Hz Cebbar hemen kalktı ve “Ben giderim ya Rasûlullah” dedi. Peygamberimiz onun bu bağlılığından memnun oldu. Bundan sonrasını Hz. Cebbar şöyle anlatıyor:
“Hemen kalkıp ittim. Suyu doldurdum. Fakat çok yorgundum. Daha fazla tahammül edemedim. Olduğum yerde uyuyakalmıştım. Bir müddet sonra birinin ‘ Ey havuz sahibi’ diye seslendiğini duydum. Bir de ne göreyim? Bu gelen zat Rasûlullah imiş. Hemen kalktım. Rasûlullah bana, ‘Su kabını al da beni takip et buyurdu. ’ Birlikte abdest aldık, namaza durduk. Rasûlullah mübarek eliyle beni sağ tarafına getirdi. İkimiz birlikte namaz kıldık. Çok geçmeden diğer sahabeler de bize yetiştiler.” buyurdu.
Allah Rasûlü (sav) kötü söz söylemez ve asla lanet etmezdi. Günümüzde şaka yollu bu sözün kullanılması ve alışkanlık haline getirilmesi çok acı bir durumdur. Peygamberimiz (sav) “Olgun mümin, yerici, lanetçi, kötü iş ve söz sahibi olamaz.” buyurmuşlardır. Yine bir diğer hadisi şeriflerinde “Sıddıka lanetçi olması yakışmaz.” buyurmuşlardır. Hadisi şeriflerden anlaşıldığı üzere lanet etmek kâmil bir insana yakışan bir davranış değildir.
Enes (ra) diyor ki: “Peygamberimiz ne küfürbazdı, ne de lanetçi! Çirkin sözlü de değildi. Birimizi azarladığında: “Yanı toprak olasıca, niye böyle yapmış!” derdi.
Ebu Abdullah el-cedeli rivayet ediyor: “Aişe (ra)’ye Peygamber (sav)’in ahlakından sordum. Şu karşılığı verdi:
—Resulullah (sav) ne çirkin söz söylerdi, ne de söylemeye özenirdi. Sokaklarda bağırmazdı, kötülüğe kötülükle karşılık vermez, bilakis bağışlar, görmezlikten gelirdi”.
Allah Rasûlü hiç kimseyi insanların içinde küçük düşürmezdi. Hoşlanmadığı bir davranış gördüğünde hiç kimsenin yüzüne vurmazdı. Şimdi etrafımıza baktığımızda açık sözlülük, dobracılık adı altında insanların birbirlerinin her davranışını yermeleri, kendi kusurlarını görmeyip kusur peşinde koşturmaları, ne Kur’an-ı Kerim ile ne de Allah Rasûlü’nün hadisi şerifleri ile bağdaşmamaktadır.
Enes b. Malik (ra) şöyle anlatıyor: “Bir defasında Peygamberimiz, adamın birinin vücudu üzerinde sarı boyalar görünce hoşuna gitmedi. Ayrılmak üzere kalkınca yanındakilere: “Şuna söyleseniz de vücudundaki o sarı boyaları yıkasa!” buyurdu.
Aişe (r.anh) şöyle buyurmuştur. “ Peygamberimiz birisinin kendisi hakkında bir şey söylediğini duyduğunda: “Falana ne oluyor ki şöyle şöyle söylüyor!” demezdi de: “Bazı cemaatllere ne oluyor ki şöyle şöyle söylüyorlar!” derdi.
Kısacası Allah Rasûlü’nün ahlakı ve ahvali uçsuz bucaksız deniz gibi. Okyanusun bütün derinliklerini tanıtmak mümkün olmadığı gibi onu anlatmak da elbette mümkün değil. Allah-u Teâlâ Ahzab Suresi 21. ayeti kerimede söyle buyurmaktadır. “ Ant olsun ki, Allah’ın Rasûlü, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” Onun ahlakını hayatımızın her alanında örnek almak dileğiyle…
Saime Nazlı Tutar
Kaynak: Sahabeler Ansiklopedisi, Nesil Yayınları
Hayatüs Sahabe, M. Yusuf Kandehlevi