26 Nisan 2025 / 27 Şevval 1446

Sağlıklı Toplumun Temeli Sağlıklı Ailede Atılır

Dünya Sağlık Örgütünün tanımında sağlığın fiziksel ve mental olduğu kadar ruhsal ve sosyal iyilik hali olduğu vurgusu yer almaktadır. Toplumun yapı taşı olan ailenin sağlıklı bireylerden oluşması da toplum sağlığının varlığına temel oluşturmaktadır. Ailede olması gereken sosyal iyilik halinin temeli ise doğru iletişimle atılır.

Aile, bireyin dünyaya gözünü açmasıyla başlayan süreç içinde hayatın sürdürülmesi ve doğru sosyal bağların kurulmasında çekirdek kurum olma sorumluluğunu taşır. Yaşanan sıkıntılar karşısında da sığınak rolünü üstlenir. Sağlıklı ailelerle temeli oluşmuş bir toplum, sağlıklı bireylerden oluşan, güçlü, güven veren ve sağlıklı bir toplumdur. Huzursuzluk ve kargaşanın yayıldığı anarşik toplumlara bakıldığında ailenin önemini yitirmiş olduğu görülür. Birliktelik, destek ve güçlü bağların olmadığı ailelerde yetişmiş, güçlü kişilik temelini sağlayabilmek için gereken ilişkilerin olmadığı ailelere sahip fertlerin doğru toplumsal davranışları göstermedikleri suç işleme oranının da yüksek olduğu bilinmektedir. Kendi içinde düzeni sağlayamamış bir toplumun dış dünyaya karşı güçlü bir duruş sergileyemeyeceği de muhakkaktır. Ailenin sağlığı ferdin, ferdin sağlığı da toplum sağlığının temelini teşkil ettiğinden, sağlıklı toplumun sağlıklı ailede başladığını söylemek doğru bir ifade olmaktadır.

 

Sağlıklı aile genel olarak; fiziksel ve duygusal ihtiyaçların karşılanması, üyelerin kendini güvende hissetmesi, dayanışma destek ve işbirliğinin sağlanması, saygı sevgi sadakat duygularının pekişmesi, rol paylaşımı ile yardımlaşmanın tesisi, sosyalleşmenin başlangıcıyla toplumsal ilişkilerde sorumluluk sahibi olunması, kriz yönetiminin öğrenilmesi, tüm bunlarla birlikte sağlıklı kişiliğin kazanılması fonksiyonunu üstlenir. Ruh ve beden sağlığı yerinde, kişilikli bireyler ise sağlıklı toplumu oluşturur.

Sağlıklı aile, her türlü değişim ve sorunlar karşısında yıkım ve kayba uğramadan varlığını ve gelişimini sürdürebilen, işlevini yerine getirebilen ailedir. Kendi iç yapısında yeterli esnekliğe sahip, bireylerin özgün kişiliklerine değer verilen, görev ve sorumlulukların ailenin çıkarları doğrultusunda paylaşıldığı, bireylerarası iletişim ve diyaloğun sağlıklı olduğu, açıklık, doğruluk ve samimiyet içinde çıkar çatışmalarına düşmeden birbirine destek veren, sorunların üstesinden gelebilmek için çözümcül yaklaşımlarla işbirliği yapabilen ailedir. Psikososyal sağlığın, kan bağı ve koşulsuz sevgi ile temelinin atıldığı çekirdek kurumdur. Üzüntü ve sevincin paylaşıldığı kızgınlık ve öfke gibi duyguların pozitif davranış ve desteklerle bertaraf edildiği bir ortam sunar. Sorunların çözümüne yönelik işbirliğinin sağlanmasıyla bireylere iç huzuru kazandırarak sosyal dengenin korunmasında temel oluşturur.

Olumsuz durumlar karşısında dengenin bozulduğu yaşamın adeta tersine döndüğü bireylerin birbirinden uzaklaştığı sevgi, saygı ve paylaşımın olmadığı, anlayış, hoşgörü, güven gibi faktörlerin yokluğu nedeniyle bağların koptuğu bir aile sağlıksız aile kavramını karşımıza çıkarır. Bu durum bütünlüğün bozulmasına ve parçalanmasına götürebildiği gibi huzurun dışarıda aranmasına da neden olabilir. Yalnızca bu çekirdek kurumun değil yakın çevrenin ve giderek toplumun etkilendiği bir sistem karmaşası ortaya çıkarır. Temeli iletişim bozukluğuna dayanan bu durum, toplumu ayakta tutan en küçük yapı biriminin yıpranmasıyla toplumsal yıpranmanın ortaya çıktığı gerçeğini göz önüne sermektedir.

Sağlıklı aile doğru iletişimin varlığından temel alır. Aile içi iletişimin doğru şekilde kurulması ise iletişim becerilerinin doğru sürdürülmesine bağlıdır. İletişimin temelini oluşturan faktörler, ileten kişi, sözlü ve sözsüz mesaj ile alıcı kişidir. Yapılan araştırmalar iletilen mesajın %35’inin sözel biçimde, %65’inin de sözsüz, yani beden dili denilen jest ve mimiklerle iletildiğini göstermektedir. Sözlü iletişim dediğimiz konuşmanın etkili olabilmesi söylenecek sözün, nerede, ne zaman, nasıl söyleneceğinin bilinmesi, anlaşılır bir dille ifade edilmesi, göz teması kurulması, muhatabı tarafından etkin dinlenilip anlaşılmasına bağlıdır. Etkin dinleyenin ise mesajı aktaranın anlaşıldığını teyit etmesini sağlayacak tepkiyi vermesi, olumlu yaklaşım ve beden dili sergilemesi gerekmektedir.

Ailede iletişim, anne-baba-çocuk ve diğer aile büyüklerinin birbirleriyle olan ilişkilerini içerir. Aileyi ayakta tutan ebeveynin sahip olması gereken temel unsurlar, iletişimin sağlıklı olması için gereklidir. Bu beceriler iletişim becerileri, problem çözme, dayanışma, rol paylaşımı, doğru ebeveynlik, mali yönetim ve sağlıklı cinsel yaşamdır. Bu unsurlar yerli yerinde olduğunda, ailede huzurun ve mutluluğun temeli oluşturulmuş demektir. Bunun yanında iletişimin sağlığına gölge düşürecek iletişim engelleri de mevcuttur. Suçlama, eleştiri, duvar örme, aşağılama, zihin okuma, ilgisizlik, ihmal, empati yoksunluğu, tehdit ve fiziksel şiddetin kontrol mekanizması olarak kullanılıyor olması bu engellerdendir.

Boşanmalar üzerinde yapılan araştırmalarda ülkemizde boşanan çiftlerden büyük bir kısmı geçimsizlik nedeniyle boşanırken, terk, zina, haysiyetsizlik, akıl hastalığı, cana kast ve kötü muamele ve diğer nedenler bunu takip etmektedir. Çoğunluğu oluşturan geçimsizlik nedenli boşanmalarda temel etken aile içi iletişim problemleridir. Diğer nedenler de yine iletişim problemleri ile ilintilidir. Aile içinde zaman zaman iletişim problemlerinin yaşanması ailenin işlevselliğini bozmadığı sürece normal karşılanabilmektedir. Sağlıklı bireylerin bu tür sorunların farkında olup çözümü için çaba harcamaları iletişim sorunlarının giderilmesinde etkilidir. Aile yuvasının kurulmasından önce ve mevcut varlığının korunmasına yönelik özellikle çiftler olmak üzere diğer aile fertlerinin de iletişim eğitimleri ile gerektiği durumda danışmanlık almaları, huzurun sürdürülmesi ve mutlu ailenin varlığının sağlanması hususunda önemli bir adım olacaktır. Birlikte daha iyinin tesis edilmesi için farkındalığı mevcut bireylerden oluşan aileler zaman zaman sorunlar yaşasalar da bütünlüğünü ve iç huzurunu koruyabilmektedirler. Özellikle evlilik öncesi alınacak eğitimler, iletişim sorunlarının ortaya çıkması halinde alınacak danışmanlık hizmetleri ailenin işlevinin bozulmasını önleyici rol oynayacaktır.

Sosyolog ve Aile Danışmanı Sema Çölkesen