Her Müslüman, mutlak manada Allah’tan başka günahları bağışlayan kimse olmadığına inanır. Tevbeleri kabul eden Allah-u Teâlâ’dır ve tevbe etme isteğini kuluna veren, kendisine rücu ettiren odur. Muhakkak ki tevbenin birçok tanımı yapılmıştır.
Peki tevbe nedir?
Tevbe pişmanlıktır, gafletten uyanmaktır, nefsine muhalefet etmektir, samimiyettir, noksanlığını bilmektir. Yunus A.S gibi karanlık bir gecede karanlık sulara atıldığında balığın karnındayken acizliğini anlayıp “ Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni (noksanlıklardan) tenzih ederim. Doğrusu ben (bu hareketimle) kendine zulmedenlerden oldum.” diyebilmektir. ( Enbiya suresi 87-88 ) Sonra selamete kavuştuğuna şükredebilmektir.
Biz dünya denizinde karanlık günah denizinin içinde daha çok muhtacız, Rabbimize dönüp “…Doğrusu ben kendine zulmedenlerden oldum” sözünü söylemeye… Tevbe, nefes almak, selamete çıkmaktır.
Her bir hata her bir günah kalbe, gönle atılan bir ok gibi. Derin yaralarımızın farkında değiliz. Ebedi bir ömrü, Rabbimizin rızasını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Eyüp as’ın bedeninde çıkan yaralar ne zamanki kalbine ve diline sirayet etti, Rabbini anamama, zikredememe, ondan uzak düşme endişesi sardı yüreğini… Kuran-ı Kerim’de onun hali şöyle anlatılır. “Eyyübü de (hatırla) Hani o, Rabbine : “Hakikaten bana, (bu dermansız) dert geldi, Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin.” ( Enbiya Suresi 83) diye Rabbine arz etti. Bizim gönlümüzdeki her bir günah yarası sevgiliyle aramızda perde. Tevbe o perdeleri kaldırma çabası, Rabbinden ayrı kalma korkusudur. Ona ulaşamama endişesidir.
Önümüzde birçok engel var. Zor geçitler var. Engebeli yollar var. Bizi yolumuzdan döndürmeye çalışan sebepler var. Günahların ağırlığıyla yürümekte zorlanıyoruz. Belki de bu yük ruhumuzu ebedi zindanlarda mahkûm edecek. Bakıyoruz ama görmüyoruz.
Yusuf as’ı hatırla. Hani demişti ya “(yine de) Ben, nefsimi temize çıkarmak istemem. Çünkü Rabbimin esirgemesi olmadıkça, nefis her daim kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir (dedi). ” Tevbe kendini temize çıkarmamaktır. Temizleyenin, temize çıkaranın Allah(cc) olduğunu bilmek ve eksikliğinin noksanlığının farkında olmaktır. Tevbe farkındalıktır.
Kab ibni Malik R.A Tebük gazvesine özürsüz katılmamanın pişmanlığını yaşayan elli gün boyunca yüreği yanan, Allah Resulünün ve arkadaşlarının, Allah Teâlâ’nın hükmü gelene kadar konuşmadığı, yeryüzü bile bana değişti dar geldi diyen sahabi. Allah-u Teâlâ Tevbe Suresi 118. Ayeti kerimede ondan şöyle bahseder. “ ve (ihmallerinden dolayı Tebük seferine gitmeyen ve af durumları ) geriye bırakılan o üç kişinin de (tevbelerini Allah kabul etti.) Çünkü artık yeryüzü bunca genişliğiyle onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıkıştırmış ve Allah dan başka sığınılacak yerin olmadığını anlamışlardı. (Bundan) sonra (önceki iyi hallerine) dönmeleri için ( Allah ) onların tevbelerini kabul etti. Çünkü Allah tevbeyi çok kabul eden, çok merhametli olandır.
Pişmanlıkla yanmak, yandıkça yüzünü, yönünü Rabbine çevirmek, onun merhametine sığınmaktır tevbe. Samimiyettir. Bir kötülük işledikten sonra iyi hallerine dönmeleri için kullarına Rahman olan Rabbinin verdiği bir şans, şükredilme sebebidir.