Hicri yılın ilk basamağı olan Muharrem ayındayız…
Öyle bir zaman dilimi ki Muharrem ayı…
İnsanlığın atası, ilk insan, ilk peygamber Âdem’in tövbelerinin kabul vaktidir.
Hz. İbrahim’in, Nemrut tarafından ateşe atıldığında selametle gül bahçesine indirildiği vakittir!
Hz. Musa’nın, niyet ve tevekkül ile derin denizlere adım atarak, kavmi ile Kızıldeniz’i geçip, arkasında Firavun ve askerlerini Nil sularında bıraktığı vakittir.
Öyle bir vakittir ki bu Hz. Davut’un tövbesinin kabul gördüğü, Hz. Yunus’un balığın karnında iken nefsinin zulmetinden kurtulup aydınlığa çıktığı gündür.
Dahası; birçok peygamberin müjdelenmesine vesile olan Yevm-i Âşura’yı içinde barındıran aydır Muharrem! İçinde öyle bir vakti barındırır ki, hayra yolculuktur bu vakit, köklü değişim vaktidir bu vakit!
Hicret vaktidir!
Taşlanarak kovulmuş olan şeytandan tek ve yüce olan yaratıcıya sığınıp, O’nun adını anarak eşiği geçip, yolculuğa çıkma;
Öldürmeye gelenlerin emellerinin boşa çıkartılarak; canını o güzeller güzeli kardeşine feda ederek onunla ölümüne yer değiştirme vaktidir.
İlk belde olan mübarek şehir Mekke’den çıkıp, hedef şehir Yesrib’e varma ve orayı değiştirip, Medine’leştirme vaktidir,
Sevr’de mağara ağzında örümcek ağı ve güvercin yuvası mucizesinin gerçekleşme ve sadık olan dostla, “ikinin üçüncüsü Allah’tır” deme zamanı…
Şu dünya denen yerde yaşayan, asıl istikametini unutan, doğru yoldan sapan, dünyanın kirli oyunlarıyla kirlenen ve kendini kaybetmiş bir durumda olan insanoğlunun; bu kargaşa ve karmaşadan kurtulma; insanı kâmil olma yolculuğuna niyet etme ve bu niyetini eyleme dönüştürüp adım atma, yola çıkma ve değişme zamanıdır.
Hakikate ulaşmak kolay değil ve karşılıksız verilmez. Sevginin göstergesi de fedakârlık olduğuna göre kendimizi tüm varlığımızla O’na vermemiz gerekir ki, içinde bulunduğumuz Muharrem ayı ve bu mübarek ayın içinde bulunan Âşura günü bizim için, Hira’da verilen değişimin kodlarıyla başlayan değişim noktası olsun.
Hz. Musa misali niyet edip Kızıldeniz’e yürümek,
Hz. Yunus misali nefsinin zulmünden ruhun aydınlığına çıkmak,
Hz. İbrahim misali ateşine yürümek,
Hz. İsmail misali samimiyetle bıçağın altına uzanmaktır Âşura…
Âşura, kalpteki tüm korkuların yok oluşudur, unuttuğumuz benliğimizi yeniden kazanma için dönüm noktasıdır. Lekesiz saf nefeslere yeniden sahip olma zamanıdır.
Âşura, kulluk şuurunu yenilemektir, hakikat ile karşı karşıya gelmek, insanın kendisini yeniden tanıması, kendini fark etmesi, keşfetmesidir. Tüm yanlışların, ayak kaymalarının, zellelerin, hakikatle yer değiştirmesi, sıratül müstakime yönelmesidir.
İbrahim’in ateşinin sıcaklığını bedenimizde,
İsmail’i kurban edecek bıçağın keskinliğini boğazımızda,
Musa’nın Kızıldeniz’inin rüzgârını yüzümüzde,
Yunus’un karanlığını benliğimizde,
Âdem’in nedametini kalbimizde yaşamalıyız ki Yevm-i Âşuramız, Yevm-i Necatımız olsun. Ateş yerine gül bahçeleri serilsin ayaklarımızın altına, niyetimizle Kızıldeniz’ler açılsın önümüzde.
Bir değişimdir âşura, bir değişimdir hicret, yeni bir başlangıçtır. Değişim ise var olmanın, canlılığın ifadesidir. Kötülüklerden pişman olup tövbe-i nasuh ile Hakk’a dönenler, hakikate ulaşmak isteyenler için yola çıkma zamanıdır.
Muharrem ayı insan iradesinin tabi olduğu bir imtihandır. Aşura, hayatı kökünden değiştiren bir sınamadır. Hepimiz için efendimizin (sas) duasında olduğu gibi rüşd vakti, iyi ve kötüyü ayırt etme vakti olsun “Ya Rabbi bu ayı bizim için bir hilâl-i rüşd (doğru yolu bulma, iyiyi kötüden ayırma) ve bereket eyle! Bu ay hakkımızda hayırlı olsun.”
Bitmek tükenmek bilmeyen, kanaat etmeyen, sönmeyen, hırs ve heveslerimizden arınılan, iç huzura çıkılan yolculuktur, hicret! İç huzuru bulup menzile ulaşanlara müjdeler olsun. Niyet edip adım atanlara müjdeler olsun…
Sultan Sönmez