23 Mart 2023 / 1 Ramazan 1444

Yankı Odası ve Etkileri

Özgür, tarafsız, eleştirel düşünmenin önündeki engellerden biri olan yankı odasını ve etkilerini tanıyalım.

TDK sözlüğünde “yankı’’ kelimesine; sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, aksiseda, inikas, eko ve bir olgunun çevrede uyandırdığı duygu, düşünce, dedikodu gibi tepki, akis anlamları ile açıklama yapılmıştır. Başka kaynaklarda ise bir dalganın bir engele vurarak aynı ortama geri dönmesi veya sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, ses yansıması gibi tanımlarda verilmiştir. İngilizcedeki “echo” kelimesinin karşılığıdır.

Havada, mağarada ve suda yankı oluşabilir. Ses dalgaları kaynağından çıkıp, sert bir yüzeye (büyük duvar veya dağ gibi) çarpar ve sonra sesin kaynağına geri döner. Bu olaya yankı denir. Yankının oluşabilmesi için, ses kaynağı ve engel arasında en az 17 m uzaklık olması gerekir. Uzaklık daha az ise, kulağımız yankıyı ayırt demez. Yankılanan ses; kaynağa ulaştığında, kaynaktan çıkışına göre daha zayıf tondadır.

Yankı odası‘echo chamber’ nedir?

Jamieson ve Cappella’ın tanımladığı yankı odası (echo chamber) kavramı “hem mesajların kendi içinde iletilirken büyütüldüğü hem de mesajların çürütülmeden korunduğu yalıtılmış bir medya ortamını tanımlamaktadırlar”

Pogue, sosyal medya kullanıcılarının kendileri için kişiye özel yankı odaları oluşturduklarını ifade etmiştir.

Süleyman Okan’ın tanımı ise şöyledir: “Yankı odası etkisi şöyle özetlenebilir: Kapalı grupların sadece kendi aralarında konuştuklarını genel norm sanarak daha fazla konuşması, konuşulduğunu duydukça kendi dediklerine daha da güvenmesi ve daha çok konuşması, konuşmanın daha çok konuşma yaratması ve sadece konuşmalardan oluşan, gerçekten uzak bir portrenin gerçek sanılması.”

İnternet ortamında kendi fikir, duygu, düşüncelerine uyan bilgi, haber v.b. şeylere rastlayınca buna inanmak insanlara kolay gelir. Genelde sorgulamadan, başka kaynaklardan araştırmadan, kritiğini yapmadan kabul eder ve aynı fikir, duygu ve düşüncelere sahip kişilerle paylaşır. Sosyal medya üzerinde de aynı olay devam eder. Herkes aynı görüşteki grupları ile paylaştıkça, aslında görüş/fikir/ duygu kısıtlı bir alanda kalmakta; sorgulanıp, eleştirel düşünülmeden kabul görmekte, başka görüşe ve bakış açısına kendini ifade hakkı tanımamakta ve inanılırlığı artmaktadır. Bu durum yankı odası etkisidir.

İnternet ortamında arattığınız veya sosyal paylaşım ağlarında paylaştığınız her şey ile ilgili bilgilerin; bir süre sonra devamlı önümüze geldiğini hepimiz fark ederiz. Filtre baloncukları ile sizin kullanımınıza yönelik kişiselleştirilmiş sonuçlar ve haber şeritleri göstermeleri, yankı odası etkisini arttırmakta ve kısır döngü içine sokmaktadır. Oluşan yankı odası etkisi ile farklı bir görüş yakalanmamaya başlar. Sanki “herkes aynı görüşte imiş” gibi sanal bir zanna (yankı odasına) hapsolunur.

Kişiselleştirilmiş sonuçlar demek; aslında sizin ilgi, beğeni, öfke, reddetme, fikir, duygu, sevinç, üzülme gibi kişiliğiniz ve sizinle ilgili her tür verinin toplanması ve internet kullanıcısının sıkı bir takipten geçmesi demektir. Bu durum; kitlesel provokasyonlara oldukça açıktır.

Yankı odasından çıkış:

İstanbul Üniversitesi’nde 27-28 Nisan 2018 tarihlerinde 2.si gerçekleştirilen Uluslararası Kritik ve Analitik Düşünme Sempozyumu çağrılı konuşmacıları arasında yer alan “Critical Thinking: A Concise Guide” kitabının yazarı ve Yeni Zelanda Waikato Üniversitesi Rektör Yardımcısı Dr. Tracy Bowell, “Tek Silahımız Hakikat: Kritik Düşünme ve Hakikat Sonrası” konulu konuşmasında Kritik düşüncenin insanlığa, hakikati araması ve bulması sürecinde önemli bir rehber olduğunun altını çizer. Dr. Tracy Bowel, “Hayatı en güzel şekilde nasıl anlamlandırabiliriz? Hakikati en doğru şekilde nasıl anlayabiliriz? Bu mümkün mü? Kaliteyi en ideal şekilde nasıl ortaya koyabiliriz? Gündelik hayatta karşılaştığımız sorunları nasıl daha kolay çözebiliriz? Kritik düşünce işte bu soruların cevaplarını bulmamızda bize rehberlik eder. Bu nedenle okullarda, üniversitelerde kritik düşüncenin öğretilmesi önemlidir. Günümüzde her şey daha az kontrol edilir hale geldi. Yankı odalarımızın nasıl şekillendiğini artık düşünmez, önemsemez olduk. Gerçek ile kurgu arasındaki ayrımı yapamaz hale geldik. Hakikati bulmak zor elbette ancak hakikati arama ihtiyacını hissetmez olduk. Bu büyük bir tehlike. Tüm insanlık olarak kritik düşünceyi bir yaşam becerisi haline getirmeliyiz. İnançlar kimliğimizin bir parçasıdır. Derinlerde yatan inançları ortaya çıkarmalıyız. Doğru olanlar ile yanlış olanları kritik düşünme perspektifinde ayırt edebilmeliyiz. Değişime karşı direnç göstermemeliyiz. Eleştirel düşünceye sahip olabilmek iyi motive gerektirir. Hakikati kavrama ve hakikat sonrası erdeme ulaşma yolunda kritik düşünce her zaman önemli olacaktır” dedi.

Yankı odalarımızı nasıl şekillendiriyoruz? Nasıl şekillendirdiğimizle birlikte; gerçek ile kurgu arasındaki ayrımı yapmamız kolaylaşacak, gerçek ve kurgu netleşecek, hakikati aramamız ve bulmamızda, bize yankılarımızla kısıtlanmamış bir bakış getirecektir. “Doğru olanlar ile yanlış olanları kritik düşünme perspektifinde ayırt edebilmeliyiz.” Bunun için de yankı odasının dışından bakabilme becerisi geliştirmemiz gerekir.

Bowell’ın ifade ettiği gibi; “Sorgulamak kolaydır, doğruya, hakikate ulaşmak ise zordur, emek ister, azim ister. Kritik düşünce bir yaşam tarzıdır, bir yaşam berecisidir. Kritik düşünceye sahip olmak aynı zamanda alçak gönüllü olmayı gerektirir, empatimizi artırmayı gerektirir, entelektüel olmayı gerektirir, cesareti gerektirir; sorumluluk sahibi olmayı zaruri kılar.”

“Alçakgönüllü olmayı gerektirir.” Çünkü tek doğru bizimki olmayabilir. Karşıt görüşteki fikir, duygu, anlayışlar hakkında empati yapabildiğimizde günlük hayatın kolaylaştığını ve güzelleştiğini görürüz.

“Yankı odası dışına çıkmak cesaret gerektirir.” Sadece aynı düşünce yapısındaki kişilerle paylaşımda bulunulduğunda, kişi; kendisi hakkında olumlu bir benlik algısına sahip olur, güven duygusu artar. Yankı odası dışına çıkıldığında ise; farklı düşünen kişilerle karşılaşacaktır. Bu durumda kendi düşünce, fikirleri ve hatta kendi benlik algısı tehlikeye düşer.  Güven duygusu zedelenebilir. Ancak hakikati gerçekten arayan bir insan buna cesaret eder.

“Sorumluluk sahibi olmayı zaruri kılar.” Çünkü hakikati arayan kişi, elini taşın altına koymak zorundadır. Gerçekler her zaman hoşumuza gitmeyebilir. Değiştirmek gerekebilir.

Yankı odasının farklı bir boyutuna da göz atmak faydalı olacaktır. İnternet ortamındaki yankı odaları, insanları daha dar bir alana ve dar bir bakış açısına sahip kılarak, dar görüşlü yapmaktadır. Gerçek hayattaki (sanal olmayan) sosyal ilişkilerimizde de yankı odalarımız var. Bu gerçek yankı odaları bizi nereye götürüyor? Eğer, varoluş gayesine uygun, iyilerle birlikte olunan, samimi, azimli, alçakgönüllü, empati yapabilen, cesur, sorumluluk sahibi, değişime açık, hakikat arayışında olan ve hakikat sonrası erdemlere talip olanların bir arada olduğu yankı odaları ise; bunların ancak iyilikleri büyüteceğine inanmak gerekir.

Perihan Ürkmez