9 Aralık 2024 / 7 Cemaziye Ahir 1446

Yeni Hicrî Yılbaşımız ve Aşure Günümüz

31 Mayıs 1995 Çarşamba günü hicrî yılbaşımız; yani 1 Muharrem 1416 (Bu sene 1 Muharrem 1441, 31 Ağustos 2019’a gelmektedir.); tabii bazı Arap ve İslâm ülkelerinde bizden bir iki gün önce veya sonra olabilir. Hesaplamalar değişebiliyor; mesela, kurban bayramı Suudi takvimlerinde bizden bir gün önce idi ama sonra düzeltme yaparak bizimle aynı hâle getirdiler, bayramı beraber yapmış olduk.

Candan dileriz ki hicrî yeni yılımız, siz sevgili kardeşlerimiz ve bütün İslâm âlemi için çok hayırlı, uğurlu, mübarek ve başarılı olsun. Allahu Teâlâ Müslümanlara lütfetsin; birlik ve dirlik versin; mücahit kardeşlerimizi, zalimlere karşı mansur ve müeyyed, muzaffer ve galip eylesin, bütün İslâmî çalışmalarımızı olumlu ve verimli kılsın; cümlemizi iki cihan saadetine nail buyursun… Âmîn bi-hürmeti habîbihî Muhammedini’l-emîn ve âlihî ve sahbihî ve men tebi’ahû bi-ihsânin ecma’în.

Muharrem, “el-eşhürü’l-hurum”dan, yani savaşın yapılmadığı, sulhun hâkim olduğu kutsal, mübarek, muhterem aylardandır ve içinde aşure günü gibi çok müstesna ve kıymetli bir gün de bulunmaktadır.

Abdülkâdir-i Geylânî (ks) Efendimizin, Gunyetü’t-tâlibîn kitabında belirttiği gibi Ebû Hüreyre’den (ra.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurmuşlar ki:

“Ramazan orucundan sonra en faziletli oruçlar, Allah’ın Muharrem diye adlandırdıkları ayında tutulan oruçlardır; farz namazlardan ve geceleyin kılınanlardan sonraki en faziletli namaz da aşure gününde kılınandır.”[1]

İbn Abbâs’tan (ra) rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle de buyurmuşlar:

“Kim Zilhicce’nin son günü (yani bu sene 30 Ağustos 2019 Cuma günü) ve Muharrem’in ilk günü (yani 31 Ağustos Cumartesi) oruç tutarsa, geçen seneyi oruçla kapatmış, gelen seneyi de oruçla başlatmış olur ve çok aziz ve çok celil olan Allah böyle hareket etmesini onun elli yılına kefaret eyler.”[2]

Peygamber Efendimiz, daha Mekke’de iken aşure günü oruç tutardı; Medine’ye gelince Ramazan orucu farz oldu ama dileyen aşure orucuna da devam etti. Yalnız Yahudilere benzememek için Muharrem’in 9’u veya 11’i ile beraber tutmak tavsiye olundu.[3]

Aşure gününde, eve bol bol yiyecek, giyecek getirmek, çoluk çocuğu sevindirmek, fakirlere çok çok hayır yapmak, sadaka vermek, gusül abdesti almak, gözleri “ismid”le sürmelemek, dostlara ziyafet çekmek, gündüzü oruç tutmak, gecesini namaz ve zikirle ihya etmek, hasta ziyaret etmek gibi sevaplı işler işlemeye dikkat ve gayret ediniz; önünüzdeki bütün senenin ve hatta tüm mütebaki ömrünüzün bu minval üzere hayır ve hasenat ile ibadet ve taat ile geçmesini Allahu Teâlâ hazretlerinden temenni ve niyaz eyleyiniz!

Vakıflarımızın, derneklerimizin, şirketlerimizin her türlü kültürel, dinî, sosyal ve ekonomik faaliyetlerine var gücünüzle katılınız! Tek başınıza, kenarda, atıl ve yalnız durmayınız, birlikten çok büyük kuvvetin doğduğunu hiç unutmayınız!

Yeni teşekkül etmiş olan Server Sosyal Hizmetler ve Şirketler Grubumuz’a mutlaka, siz de iştirak ediniz.

Allah’ın selamı, rahmeti, ihsanı, ikramı dünya ve ahirette üzerinize olsun!

Prof. Dr. M. Es’ad Coşan (rha)’ın Haziran 1995 tarihli İslam Dergisi Başmakalesidir.

[1] Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, III, 4; IV, 290.

[2] Benzer ifadeler için bk. Şerhu Süneni İbn Mâce, I, 124.

[3] Hz. Âişe’den nakledilen rivayet için bk. Buhârî, “Savm”, 68; Müslim, “Sıyâm”, 19; Ahmed b. Hanbel, VI, 29, 50, hadis no: 24057, 24276.