18 Şubat 2025 / 19 Şaban 1446

Zihni Sadeleştirmek

Prof. Dr. Mehmet Yücel Ağargün –

Sadelik, son zamanlarda özellikle de minimalizm adı altında sık sık duymaya başladığımız ve kulağa oldukça hoş gelen bir kelime.  Peki, nedir bu sadelik? Hayatımızdaki fiziksel ya da maddi varlıkları ihtiyaç durumumuza göre elemek, sadece lüzumlu eşyalara yer vermek ve böylece hayatımızı sadeleştirmek. Şimdi bir düşünelim, aynı yaklaşımı zihnimizde uygulamak da mümkün olabilir mi?

Zihnimiz istemli ya da istemsiz düşüncelerle doludur ve özellikle de istemsizce yer eden düşünceleri zihnimizden uzaklaştırmak isteriz. Peki, bunu her zaman başarabilir miyiz? Genellikle hayır. Öyle ki, hiçbir şey düşünmeden 15 dakika zihnimizi boş tutmak bile neredeyse imkânsızdır. Çünkü zihnimiz istirahat hâlinde bile sürekli çalışır ve düşünce üretir. Üstelik dış etkenler ve  gün içinde yaşadığımız olaylar da zihnimizi bir an olsun boş bırakmaz. Çoğu kez, yatağa uzandığımızda bir sürü düşüncenin zihnimizde dolaşıp durduğunu ve bunu bilerek yapmadığımızı fark ederiz.

Bir kez kendimizi bu düşüncelere kaptırdığımızda, bizi bizden alır ve başka yerlere götürürler. Zihnimizde dönüp duran bu davetsiz misafirler, takıntılara ve vesveselere neden olabildiği gibi psikiyatrik bozuklukların belirtisi de olabilir. Otomatik düşünceler ya da işlevsel olmayan düşünceler de bu gruba girer.

Aslına bakarsanız düşünme eylemi, beynimizin aktif bir işlevidir ve bilincimizle doğrudan bağlantılıdır. Nasıl düşündüğümüzün farkında olmak (metakognisyon) ise zihinsel faaliyetlerimizin daha üst bir bileşenidir. Gündelik hayatımızda sıklıkla farkında olmadığımız ya da kullanmadığımız bir üst yetenektir. Otomatik düşünme başladığında, zihnimiz metakognisyonu kullanamaz hâle gelerek; doğruyla eğriyi, makul olanla olmayanı, sağduyulu olanla olmayanı ayıramamaya başlar. Öngörülerimiz ile ön yargılarımız arasındaki sınır kalkar ve her şey birbirine karışır. Nihayetinde de analitik düşünmenin önünde büyük bir engel ortaya çıkmış olur.

Farkında olduğumuzun farkında olmak (meta-awareness) ise daha üst bir yetenektir. Anın farkında olmak, alıp verdiğimiz nefesin şuurunda olmak, “Her dem hatadır kârımız.” durumuna düşmemek için bu yeteneği ustalıkla kullanmak gerekir. “İlahi! Ente maksudi.” deyişimiz de bundandır.

Tasavvufi eğitimdeki “huş der dem”, “vukufi kalbi”, “vukufi zamani” gibi esaslar zihnimizi arındırmaya yönelik uygulamalardır. “Murakabe” duru ve dingin bir biçimde düşünmeyi sağlayabilmek için zihnimizi arındırmanın, düşünce kirliliğinden korumanın ve zihni anda tutabilmenin en eşsiz yoludur. “Kad eflaha men tezekka.” ve “Kad eflaha men zekkeha.” ayet-i kerimelerindeki mana ise gerçek iç huzura giden yoldur.