Din ve kültür târihimizin en etkili ve renkli alanlarından biri de tasavvuf ve tarîkatlarla ilgilidir. En kısa târifiyle tasavvuf ahlâktır, gönül terbîyesidir, ruh temizliğidir. İnsanın iç dünyâsının güzelleşmesi ve netîcede Allâh’a âşık olmasıdır.
032. Tasavvuf
Tasavvufî terbiyenin hedefi, insanı mâsivâ tutkusundan kurtarıp, îmanda kemâle erdirmek ve gerçek anlamda hürriyete kavuşturmaktır.
Sûfî psikolojisi, mutasavvıfların tutum ve davranışlarını inceleme konusu yapan çok yeni bir araştırma alanıdır. İnsan tutum ve davranışlarını ve bunların kaynağını araştıran psikoloji biliminin gelişmesi, sûfi literatüre de psikolojik açıdan bakma imkânı sağlamıştır.
Sûfi benlik dönüşümünün psiko-ruhsal boyutu, sûfî yaşamın bireyin algı dünyasına ve ardından tutum ve davranışlarına yansımalarını konu edinir.
Tarihin ilk zamanlarından bu yana, insanlığın iletişiminde hikâye önemli bir yere sahip olmuştur. Yaşanmışlıklar, tecrübeler hikâyeleri oluşturmuş, sonrakilere yol göstermiştir
Allah Teâlâ’ya ulaşmanın yolları tevbe, muhasebe, havf ve reca gibi kalbi makamlar ile sıdk, ihlas, sabır gibi güzel hasletlerdir. Mü’min bu vasıflarıyla Hakk’a yaklaşır, marifet ehlinden olur ve bu suretle en yüce manevi derecelere ulaşır.
İslam Tasavvufu derin, insanı ve varlık âlemini, dünya ve ahireti bütünlükçü bir tarzda içine alan önemli bir ilimdir. Bundan dolayı tasavvufun konusu olan ruhi, nefsani, yani manevi konuları anlaşılabilir, hissedilebilir bir tarzda sistemleştirmiştir.
Kulluğu, bir bütün olarak hayatın her anını kapsayan davranışlar olarak ele alan dinimiz, sadece resmi ibadetlerde değil, davranışlardaki niyetleri de anlamlandırmış, “Ameller niyetlere göredir.” düsturunu koymuştur.
Hakka ermeden hâkta bâlâ ol sen
Esrâr-ı nihân tebeyyün gözünde
Derûn-u bîtâb ya enîn-i nevmîd
Mahzûr kalmamış ekmele gönlünde
Tasavvuf nedir sorusuna cevaben verilen onlarca güzel tariften birisi de Dede Ömer Rûşenî Hz.lerinin şu güzel cümlesidir: “Tasavvuf; yâr (sevgili, dost, yardımcı) olup, bâr (yük) olmamaktır.”