İnsanlığın ufku nasıl mü’minse, mü’minin ufku Peygamberlerdir. Peygamberlerin ufku ise son peygamber Hz.Muhammed Mustafa (sav) dir. Naat ise şiirler içerisinde İslami edebiyatında şiirlerin ufkudur. Edebiyat tarihimiz boyunca, her şair bu ufka varmayı amaçlamıştır. Çünkü Naat; sevginin, aşkın şiiridir. Hazreti Peygambere yönelen sonsuz sevginin şiiri, ona duyulan hasretin kelimelere, tezahürü, her mısrada biraz daha ona yaklaşmadır, hayranlıktır, saygıdır. Bundan dolayı Naat, şairin miracıdır.
Divan şiiri geleneğinde her şair mutlaka Naat yazma gereği duymuştur. Hemen hemen bütün divan şairleri bu geleneğe uymuştur. Hatta şair padişahlarin bile naatleri vardır.
Bu sayımızda sizlere naatlerden oluşmuş bir güldeste hazırladık. Beğeninize sunuyoruz…
—-
SULTANIM
Gül cemalini gören, hayran olur Sultanım
Cennet bile seninle, seyran olur Sultanım
Sen ki Nuri hüdasın, rahmetsin yere göğe
Yanmışlar hep kapında, reyhan olur Sultanım
Ta ezelden ebede, mislin yaratılmadı
Senin lütfuna eren, Sultan olur Sultanım
İlahi bir güneşsin, Nuruna pervane can
Aşkından mahrum sine, zindan olur Sultanım
Fazlının eteğine, aklın eri erişmez
Sensiz Gülzarı Cennet, Hicran olur Sultanım
Alemde kimse değil, sensin kalplere tabi
Nurun gönül derdime, derman olur Sultanım
Didarına aşıkım, yanmakda ciğerde zar
Ne gün ne gün gel, diye ferman olur Sultanım
Nurunun incisidir sema, güneş, ay, yıldız
Sende küçük bir damla, umman olur Sultanım
Bütün alem halkının, bir sensiz tek öğüncü
Şanına yüce kılan, Rahman olur Sultanım
Senin kerem kapına, koşmada büyük küçük
Ümmetine başka kim, mihman olur Sultanım
Sana tabi olmayan, yaren buğzu kezada
Bindefa yüzbindefa, pişman olur Sultanım
Bu Necati mücrime, nazarın erişmesse
Artık ona herbirşey, düşman olur Sultanım
Senin gül hatırına, nice bin günahkara
Cennetler ve firdevsler, ihsan olur Sultanım
Senin sevmeyenlere, saadet günü yoktur
Anlarlar kıymetini, zaman olur Sultanım
Kimin can toprağına, nurundan zerre, düşse
Bir Bilal, bir Amar, bir Selman olur Sultanım
Sen habibi hüdasın, hiç ümit kesermiyim
Miskinlere ihsanın, her an olur Sultanım
Mucize parmakların, çölde sular çağlattı
Bir çalıya el sürsen, elvan olur Sultanım
Cennetler müştakındır, bin türlü ihtiramla
Senin selamlayacak, Rıdvan olur Sultanım
Devletiğin eşiği, güneşden daha parlak
Sana bütün Nebiler, ihvan olur Sultanım
Bir şan ki dile sığmaz, kelamın gücü yetmez
Kaç Süleyman yoluna, gurban olur Sultanım
Sensin bu mülkün seyidi, alemin tek rahmeti
Şanlığına şanlar katan, süphan olur Sultanım
Nurunun incileri, cennetin ziynetidir
Orda dertler kederler, mihan olur Sultanım
Sen nasıl şanlı isen, senin vezirlerinde
Sıddık gibi bir şahı, cihan olur Sultanım…
Ali Ulvi Kurucu
—-
Nat-ı Dîger
Günahtan gayri yok bir özge kârım yâ Rasûlallah
Geçer gafletle her leyl ü nehârım yâ Rasûlallah
Serâpâ dolmada defterler a’mâl-i kabîhimle
Kirâmen Kâtibîn’den şermisârım yâ Rasûlallah
Nide pervâz edem uçmağa ferdâ kalmışım âciz
Kemend-i nefs ü şeytâna şikârım yâ Rasûlallah
Eşiğin görmeğe bin cânım olsa eylerim kurban
O rütbe hadden aştı intizârım yâ Rasûlallah
Ölür isem gubâr-ı Ravzana yüz sürmeden tâ haşr
Döğünsün taş ile seng-i mezârım yâ Rasûlallah
Senin evsâfını kaabil midir etmek Şeref îfâ
Ne çâre elde yoktur ihtiyârım yâ Rasûlallah
Şeref Hanım (d. 1809 – v. 1861)