13 Ekim 2024 / 9 Rebiül Ahir 1446

Su Gibi Aziz

            Su… Söyleniverir bir çırpıda. İfadesinin kolaylığı nispetinde, bir muamma…

Sayısızca insan yaşamış, ilk insandan bu yana. Bir önem kazanmış dünya beşerin var oluşuyla. Bitkisi, hayvanı doldurmuş etrafı. Kâh sükûn, kâh gürültü; sürüyor bir yaşam kavgası. Ve bu yaşamın gizemi “su” …

İnsan doğar; tüm uzuvlar, sistemler yerli yerinde. Aklın sırrın ermediği, bin bir çeşit yapıyla, maddeyle. Konuşur, yürür, bakar, düşünür, ağlar, güler… Oysaki bir damla nutfe, bir damla sudur, hepsinin temelinde…

İnsan yaşar; yiyip-içerek, gezip-dolaşarak, dinlenip-çalışarak… Ayakta kalmak, kendi kıyametine kadar… Bundan mıdır bir boğaz davası? Ve o davanın vazgeçilmezi, “su”…

Mevcut olan belki de bir kaç zeytin, bir parça ekmek; o da bayat. Lakin varsa yanında katık,

yetmekte… Zira o, ab-ı hayat…

Çatlamış dudaklar, sararmış yapraklar “su” bekler… Hayvanat hayat ister, yani su diler… Damarlar, hücreler, sistemler can ister; “su” bekler… Kurumuş toprak suyu gözler…

Ne ilginç! Cümle yaratılmış hasret suya; tüm özler… Buna rağmen akınca süzülür, sürünür

yerlerde. Hiç tepeden bakmaya heves etmez de… Yüce kayadan da çıksa, dereden de geçse;

bir halde. Lakin gizliden gizliye, her şeyin temelinde…

Su… İfadesi kolay, kendi bir muamma. Biraz aralayabildiysek ne ala… Anahtar cümle; “su gibi aziz olasın” cümle cihana…

Meliha Bayram’ın Gönülden Süzülenler-1 kitabından alınmıştır.