Modern dünyanın açmazları içerisinde sıkışan insan, büyük şehirlerin yoğunluğu, çalışma temposunun ağırlığıyla tevazu sahibi olma ve bencillik, aşırı gurur ve kibrin dengesini bulmakta zorlanıyor.
Özellikle son 10-15 yılda şirketlerde, orta ya da büyük ölçekli işletmelerde çalışan bir birey kendisinden daha farklı konumda gördüğü bir başka bireye karşı büyüklenmeci benliğinin etkisinde kalarak bir nevi böbürlenerek yaklaşıyor. Bazen karşısındaki kişiye mobing uygulayan bir amir ya da patron figürü ile karşılaşabileceğimiz gibi, yüksek sosyoekonomik seviyeye sahip birinin oturacağı semt ve mahallelerin orta ve daha alt gelir seviyede oturanların mahallelerinden ayrıştığını da görebiliriz.
Tevazu sahibi olmak aslında yaşadığımız koşullara göre değişir hale geldi. Alçak gönüllü olduğumuz kişiler daha çok sosyal ya da ekonomik statü olarak bizden daha yüksek konumda olan kişilere dönüştü. Statü kaybı yaşama endişesi anksiyeteli, kaygılı bazen depresif meyilli insanlara dönüşmemize yolaçtı. Statü kaybını başarısızlık olarak algılamaya başladık. Samimiyetimizi bir kenara bırakıp birçok maskeyle dolaşarak kendimizi dış tehditlere karşı korumaya çalışıyoruz. Bütün herşeyin sorumluluğunu alıp, herşeye gücümüzün yeteceğini düşünerek mutlak hâkimiyeti yakalamaya çalışıyoruz.
Bu yüzyılın insanının en büyük handikapı mutlak güçlü olduğuna inanması ve vazgeçmeyi bilmemesi olarak ortaya çıkıyor. Bu süreç te bencilliğin, kibrin ve aşırı hırsın hâkim olduğu bir benlik ve kimlik duygusuna dönüşüyor. Toplum içinde yüklendiğimiz roller, üstlendiğimiz sorumluluklar benliğimizin yansımasının bir sonucudur.
Kimlik edinme sürecimiz doğuştan getirdiğimiz aile ve çevresel şartlarla olgunlaştırdığımız bir süreçtir. Bu sürecin ilk halkası 6 yaşa kadar örgütlenir, ergenliğe kadar olgunlaşıp şekillenir. Kimlik oluşum sürecinde erken yaştan itibaren değerler eğitiminden geçen bir bireyin karakteristik özellikleri yerleşir. Değerler eğitimi kulluk bilinciyle birlikte verildiğinde kime, hangi duruma karşı acziyet geliştirilebileceği öğrenilir. Haksızlıkla karşılaştığında ya da mobing uygulandığında tevazu göstermeyip hakikatten yana tavır alarak kendiliğini koruyabilir.
Benliğimizin sınırlarını tanımak ve bireyselliğimizi keşfetmek kendilik tasarımımızı oluşturmak için önemlidir. Kendi benliğimizi tanıdıkça diğer benliklerin de farkına varırız. Zaaflarımızı farketmek ve bilincine varmak bencil ve kibirli duruşa karşı bir kalkan görevi görecektir. Aynı zamanda tümgüçlü olmak bunu farkedebilmekten geçer.