Dr. Rumeysa Nur Doğan –
Sevgi, günlük hayatta çokça karşılaştığımız, hayati bir duygu olarak bildiğimiz ve her hissettiğimizde kalbimizi ısıtan bir kelime… Rûhi ve bedenî pek çok faydaları olduğu bilinen bu mühim ve tatlı duygu, insan ilişkilerinin de temel taşlarını oluşturur ve bireylerin sosyal varlıklar olarak gelişiminde kritik bir rol oynar.
Sevgi, bağlanma, derin bir bağlılık ve şefkat duygusuna verilen isim olarak tanımlanabilir. Kapsamı oldukça geniş bir duygudur. Kendimize, doğaya ve yaşamın çeşitli yönlerine karşı da duyabileceğimiz bir duyguyu ifade eder.
Sevgi yalnızca duygusal bir deneyim değil, aynı zamanda bir psikolojik olgudur. Bireylerin duygusal sağlığı üzerinde derin etkileri vardır. John Bowlby’nin Bağlanma Teorisi, insanların başkalarıyla kurdukları bağların hayati önem taşıdığını ve özellikle çocukluk döneminde ebeveynlerle kurulan bağların, bireyin tüm yaşamını etkilediğini belirtir. Bu teoriye göre sağlıklı ve güvenli bir bağlanma; kişinin kendine güven, duygusal istikrar ve sağlıklı ilişkiler geliştirmesinde temel rol oynar. Sevgi, bu bağlanmanın yapı taşıdır; ailede başlayan sevgi, bireyin psikolojik sağlığına yön verir ve hayatındaki tüm ilişkileri şekillendirir.
Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisine göre sevgi ve aidiyet ihtiyacı, insanın temel psikolojik gereksinimlerinden biridir. Bu ihtiyaç aile içinde karşılandığında bireyler kendilerini güvende ve değerli hisseder, bu da onların yaşam doyumunu artırır. Carl Rogers’ın insancıl psikoloji anlayışında ise koşulsuz sevgi, bireyin kendini gerçekleştirme sürecinde önemli bir yere sahiptir. Ailedeki sevgi, çocuğa koşulsuz kabul ve değer hissi verir, bu da bireyin kendini tam olarak ifade etmesini ve potansiyelini gerçekleştirmesini sağlar.
Aile, sevginin ilk öğrenildiği ve en çok hissedildiği yerdir. Annenin sıcak kucağında, babanın koruyan bakışlarında, kardeşler arasındaki içten bağlarda sevgi daima vardır. Aile, sevginin en koşulsuz hâlini gösterir; burada hatalar affedilir; düşenin elinden tutulur; zor zamanlarda omuz omuza verilir. Aile, sevginin güven ve bağlılıkla sarmalandığı bir sığınaktır.
Kur’an-ı Kerim de aile içindeki sevgi bağının kutsallığını ve önemini vurgular. Lokmân Suresi’nde şöyle buyrulur:
“Biz insana, anne ve babasını(n hakkını gözetmeyi) tavsiye ettik. Annesi onu, kat kat güçlük (ve zahmetler)le (karnında) taşıdı. Onun (sütten) ayrılması da iki yıl içinde (olmuş)tur. (İşte bunun için:) “Bana, anne ve babana şükret, dönüş ancak banadır.” (dedik).” (1)
Bu ayet, ebeveynlerin gösterdiği emek ve fedakarlığı hatırlatarak ailedeki sevginin ne kadar değerli olduğunu ve kuşaktan kuşağa aktarılması gerektiğini öğütler.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, aile içindeki sevginin ve iyi davranışın önemini de vurgulamıştır. Bir hadisişerifte şöyle buyurur:
“Sizin en hayırlınız, ailesine en iyi davranandır.” (2)
Peygamberimizin sevgi anlayışını yansıtan birçok örnek bulunmaktadır. Çocuklara olan sevgisi, onun karakterinin en belirgin özelliklerinden biridir. Çocuklarla olan ilişkisi her zaman sevgi dolu ve şefkatli olmuştur. Bir gün Peygamberimiz, torunu Hasan’ı kucağına almış ve “Allah’ım, ben onu seviyorum, sen de onu sev!” demiştir. (3)
Peygamber Efendimiz, ailesine karşı da büyük bir sevgi göstermiştir. Eşi Hz. Hatice’ye olan sevgisi, İslam tarihindeki en güzel örneklerden biridir. Peygamberimiz, Hz.Hatice’ye olan sevgisini şu sözleriyle dile getirmiştir: “O, bana en çok destek olan kişiydi.” (4)
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, aile bağlarının koparılmaması gerektiğini şöyle vurgulamıştır:
“Akraba ile bağını koparan cennete giremez.” (5)
Bu hadis, ailenin kutsal bağlarını korumanın ne kadar değerli olduğunu hatırlatır. Aile, zorlukların üstesinden sevgiyle gelinen yerdir; birbirimizin yükünü hafifletmek, yaralarımızı sarmak için sevdiklerimizin yanında oluruz.
Kur’an-ı Kerim, eşler arasındaki sevginin güzelliğini de ilahi bir işaret olarak tanımlar:
“Kaynaş(ıp huzura kavuş)manız için size kendi (cinsi)nizden zevceler yaratması ve aranıza sevgi ve merhamet koyması O’nun (kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz ki bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (6)
Eşler arasında bağ kuran, huzuru ve merhameti yayan sevgidir. Bu kıymetli duygu bize sabırlı olmayı, birbirimizin kusurlarını örtmeyi ve birlikte geçirilen anların kıymetini bilmeyi öğretir.
Çocuklar; ebeveynlerinden sevgiyi, şefkati ve merhameti öğrenir. Sevgiyle kurulmuş bağların dönüştürücü gücünü hissederek yetişen çocuklar için bu duygu, gelecek nesillere aktarılan en kıymetli mirastır. Bu sevgi mirasını beslemek, desteklemek ve korumak da her neslin en kutsal görevlerinden biridir.
Yeryüzünü sevgiyle inşa edecek nesillere vesile olmak niyazıyla…
Dip Notlar :
- Lokman Sûresi 31/14
- Tirmizi, Menâkıb, 63
- Buhari, Libas, 60
- Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 118
- Buhari, Edeb,11 / Müslim, Birr 18, 19
- Rûm Sûresi 30/21