13 Temmuz 2025 / 17 Muharrem 1447

Beynimizi Genç Tutmak: İşleyen Demir Işıldar

Psikolog Aysel Büşra Taş – 

Farkında olalım ya da olmayalım aslında hepimiz bazı günlük rutinlere sahibiz: diş fırçalamak, işe gitmek, kahvaltı yapmak, yemek yemek… Günümüzü planlarken bu ve buna benzer işler çerçevesinde planlama yaparız. Muhtemelen çoğumuzun bir sabah rutini, ders çalışma rutini, egzersiz rutini, uyku öncesi rutini gibi düzenli olarak yaptığı görevler bütünü vardır. Peki bunun sebebini hiç düşündük mü? Canımız istediği zaman, canımız istediği şekilde ders çalışsak ya da canımız istediği vakitte uyuyup uyansak hayatımız daha kolay olur muydu sizce?

Hepimiz 24 saatle kısıtlı olan bir günümüzü en etkili şekilde kullanmak istiyoruz. Bize faydası olmayacak herhangi bir işle vakit kaybetmeyip kısa sürede çok iş ama en önemlisi faydalı iş yapmak istiyor ve aynı zamanda 24 saatin yeterli olmamasından şikâyet ediyoruz. Modern zamanın getirileriyle birlikte hayatımızda daha büyük bir problem hâline gelen “zaman yönetimi” kavramı için ise araştırmacılar günlük rutin oluşturmanın öneminden bahsediyor.

Bazen rutinler can sıkıcı olsa da her gün aynı düzende aynı şeyleri yapmaya çalışmak bazılarımıza eziyet gibi gelse de aslında rutinlerimiz günlük hayatımızı kolaylaştıran, görevlerimize odaklanmamızı sağlayan ve disiplin duygumuzu geliştiren belli başlı araçlardır.

Günlük rutinler her şeyden önce neyi, ne zaman, nasıl ve ne sıklıkla yapacağımızı bilmemize yardımcı olur. Gün içinde neyle karşılacağımızı bilmemek bizde stres ve kaygıya sebep olabilir. Bunun önüne geçmek ise basit bir günlük rutin oluşturmakla mümkün. Sabah kimse uyanmadan uyanıp gün içinde yapacaklarımızı planlayarak zihinsel olarak daha sağlıklı, daha az stresli bir hayat sürebiliriz. Bu sayede hem gün içinde yaşayacaklarımızı bilir hem de olası çakışmaların önüne geçmiş oluruz. Planlamamızı yaparken öncelik sıralaması da yapacağımız için bize göre nelerin önemli olduğunu da somut bir şekilde görmüş oluruz. Uyku ve uyanıklık saatlerimizin belli bir düzende olması psikolojik iyi oluşumuza, gün içinde daha enerjik olmamıza ve zihinsel esnekliğimize katkı sağlar. Rutinler tahmin edilebilir olduğu için kendimizi daha güvende hissetmemize katkı sağlar.

Belli bir planlama doğrultusunda günlük rutin oluşturarak bunu her gün düzenli olarak yapmanın bile hayatımız üzerinde olumlu birçok etkisi varken günlük rutinlerimize bir de “günlük öğrenme rutini” ekleyip her gün yeni ve faydalı bilgiler öğrensek zihinsel gelişimimize ne gibi katkıları olur hiç düşündünüz mü?

Yakın zamana kadar yetişkin beyninin değişimden aciz olduğuna dair yaygın bir inanış vardı. Yaşamın ilk yıllarında beynimizin ihtiyaç duyduğu tüm hücrelerle donatıldığına inanılıyordu. Bu inanışa göre yetişkinlikte beyin hücreleri kaybediliyor, öğrenme, hafıza ve genel beyin performansında bozulma gerçekleşerek beyin geriye doğru bir gelişim sergiliyordu.

Ancak yeni araştırmalar gösteriyor ki beyin esnektir, yeni hücreler geliştirebilir ve yeni bağlantılar kurabilir. Nöroplastisite, yani beynin değişen koşullara sürekli uyum sağlama kapasitesi, beynin ne kadar kullanıldığına bağlıdır.

Nöroplastisite üzerine yapılan araştırmalar beynin yaşam boyu öğrenmeye uyumlandığını ve yetişkinlikte de eğitimsel rehabilitasyonun mümkün ve yatırıma değer olduğunu göstermektedir. Yetişkin beyni, kullanılmaya devam ettiği sürece gelişmeye de devam etmektedir. Beynimizdeki uzun süreli işlevsel değişiklikler ise yeni bilgi ve beceriler edindiğimizde oluşmaktadır.

Çocuğunuzun oyun hamurundan bir araba yapmaya çalıştığını hayal edin. Hamuru koparır, yuvarlar, bastırır ve böylece hamura yeni bir şekil verir. Benzer şekilde beynimiz de her yeni bilgiyle karşılaştığında yeni bir hücre oluşturabilir, var olan hücreler arasında bir bağlantı kurabilir veya var olan bağlantılara yenilerini ekleyebilir. Oluşan her yeni bağlantı ise beynimizin yapısını değiştirir ve onu her an aktif tutar. Öğrenme sırasında tekrar etmek yani öğrenme sürecimizi bir rutine oturtmak ise beynimizin daha kolay hatırlamasını ve daha az enerji harcamasını sağlar. Bu da hem beynimizin hem de bedenimizin daha verimli bir şekilde çalışmasını sağlar.

Beynimizi aktif kullanmadığımız, yeni bilgiler öğrenmediğimiz, yeni hobiler edinmediğimiz sürece beynimiz yaşlanmaya mahkumdur. Yani atalarımızın yüzyıllar önce söylediği “İşleyen demir ışıldar.” sözü beynimiz için de aynen geçerlidir.

Beynin genç kalmasının bir yolu da insanlarla bir arada olmak ve insanlara faydalı olmaktan geçer.

Bir sosyal destek ağı içinde olmak, stresi azaltmak ve hayatın anlam ve amacını anlamaya katkı sağlamak suretiyle zihinsel sağlımıza olumlu etki etmektedir. Başka bir kişiyle kurduğumuz anlamlı bir bağlantı stresimizi azaltmanın en iyi yollarından biridir. Başkalarıyla düzenli iletişim hâlinde olmak depresyonla adeta savaşmamızı sağlar. Başkalarına faydalı olmak bizlere içsel bir tatmin ve mutluluk sağlar, kendimizi daha anlamlı hissettirir. Başkalarına yardım ettiğimizde beynimiz dopamin ve endorfin salgılar. Başkalarına yardım etmek beynin esnekliğini geliştirir.

Yeni şeylere açık olmak, yeni bilgiler öğrenmek ve başkalarına faydalı olmak beynimizin en büyük dostlarındandır. Bize de düşen bu dostları birbirinden ayırmamak için rutinler oluşturmak ve her an beynimizi zorlayarak beynimizin yeni bağlantılar kurmasına katkı sağlamaktır.

 

2 Yorum

Cevap Yaz

Tüm alanları doldurunuz