Avrupa’nın eşsiz şehirlerinden olan Edinburgh’a gitme nedeniniz ve kalma süreniz ne olursa olsun orada kendinizi ait hissedebileceğiniz bir şeyler olduğunu düşünüyorum.
Öğrenci, çalışan, turist, sırt çantalı gezgin… Tanıştığım, bu şehre yolu düşmüş herkesin sevdiği, tekrar dönmek istediği bir yer. Benim de ilk kez yalnız başıma çıktığım yurtdışı seyahatimdi. Valizimi yolda kaybeden havayolu firması, ilk gece gezerken kendimi şehrin dışında internetim bitmiş olarak bulmam, dönerken yakalandığım sağanak dâhil olumsuz detaylar bile keyifli maceralara dönüştü zihnimde. Edinburgh’un güzelliklerini anlatmaya başlamadan önce bu şehri gezi listenizde öne çekmeniz gerektiğini hatırlatmak isterim.
Tarihi ve modern yapıların belirsizce iç içe geçtiği şehir, köklü geçmişi olan pek çok Avrupa şehrinden mimarinin yumuşak şekilde yeniye dönüşmesi yönüyle ayrılıyor. Görüntüye eşlik eden mora çalan mavi denizi, yeşil tepeleri ve temiz rüzgârıyla size bol bol yürüme isteği veriyor.
ARTHUR’S SEAT
Eğer gün bitimine doğru Edinburgh’a ulaşırsanız ilk olarak Arthur’s Seat Tepesi’ne şehir merkezinden yarım saatlik bir yürüyüşle çıkabilirsiniz. Gün batmadan gitmeye gayret edin çünkü burası tarih boyunca şehrin en çarpıcı açılardan görülebildiği tepe sayılmış.
Roma İmparatorluğu ve Konstantinopolis üzerinden bir benzerlik kurarak, İstanbul’un 7 tepesine atfen Edinburgh’un 7 tepe üzerine kurulduğu söyleniyor. Aslında şehirde daha birçok tepe sayılabilecekken, bu benzetmeyi temel alan 7 tepe efsaneleşmiş durumda. Her yıl bu 7 tepe üzerinde koşu ve hedef bulma yarışları düzenleniyor ve rekor 1 saat 40 dakika kadar kısa bir süreye düşmüş. Arthur’s Seat de bu 7 tepeden en yüksek olanı. Sönmüş yanardağın bir kısmını oluşturan tepe Holyrood Parkı’nın üzerinde uzanıyor. Diğer tepeler: Castle Rock, Calton Hill, Blackford Hill, Braid Hills, Corstorphine Hill ve Craiglockhart Hill.
EDINBURGH KALESİ (Edinburgh Castle)
Britanya’nın en çok kuşatılmış kalesi olan Edinburgh Kalesi’ndeki en eski kısım 12. yüzyılda yapılan Margaret Şapeli. Bu dönemden itibaren savunma ve devlet gerekliliğine göre yeni kısımlar eklenmiş ve kale mahzenleri, 18.-19. yüzyıllarda çok sayıda savaş mahkûmunun tutulduğu bir hapishane olarak kullanılmış.
1861’de başlayan, batı kıyısındaki gemilerin saatlerini saat 13:00’e ayarlamalarını sağlayan ‘saat 13:00 top ateşi’ geleneği sürdürülmeye devam ediyor. Eğer Pazar günleri dışında kaleye 13:00’te gelirseniz top sesini duyabilirsiniz.
OLD TOWN
George Street çevresinde konumlanan yeni şehir kısmından farklı olarak burası taşlı yol ve eski evlerden yapılmış bir tablo görünümü sunuyor. Royal Mile’dan başlayarak Grassmarket’e devam eden Victoria Street’teki yerel butiklerde İskoçya’ya özgü ufak hoş hediyelikler bulabilirsiniz.
HOLYROOD SARAYI
Kraliçe’nin İskoçya’daki resmi evi ve konaklama yeri olan sarayının bazı kısımları ziyaretçilere belirli dönemlerde açılıyor. Her yıl Haziran ayı sonunda Kraliçe ve eşi Edinburgh Dükü resmi nişan törenlerine katılmak için burada konaklıyor. İskoç Parlamento Binasının karşısında yer alan saray, kraliyet geleneğini yaşatan detaylara sahip.
SANAT GALERİLERİ
Zengin koleksiyonları barındıran İskoç sanat galerilerini gezmeden şehirden ayrılmak yazık olur. Her yurtdışı seyahatinde benzer parçalar gördüğünden şikâyet edip sanat galerisi gezmeyi bırakanlardansanız, buraya bir şans vermelisiniz derim.
Şehir merkezinde, Princes Street üzerindeki ‘Scottish National Art Gallery’ her gün 10:00-17:00 arasında açık ve ücretsiz. Botticelli, Raphael, Titian, Rembrandt, Vermeer, Constable, Turner, Monet, Van Gogh and Gauguin eserlerinin de aralarında bulunduğu, oldukça zengin bir koleksiyona sahip.
Modern ve çağdaş dönem eserleri barındıran ‘Scottish National Gallery of Modern Art’ da her gün aynı saatlerde açık ve ücretsiz.
AKLINIZDA BULUNSUN
- Scottish National Art Gallery’ye yakın, University of Edinburgh’un yanında ‘Edinburg Central Mosque (Camii)’abdest alma yerleriyle şehir merkezinde ibadet imkânı sağlıyor. Camii civarında helal restoranlar da bulabilirsiniz!
- Edinburgh civarındaki diğer camii ve mescitlerin lokasyonuna buradaki linten ulaşabilirsiniz.
- Tepelere yapacağınız kısa doğa yürüyüşlerinin yanı sıra şehrin içindeki pasajlar, dar sokaklar ve gizli merdivenleri de keşfetmek isteyebilirsiniz. Rahat ve eğer mevsim kışsa, sıcak tutan ayakkabılarınızı unutmamalısınız. Sık sık yağmur yağdığı için montunuzun üzerine giyebileceğiniz kolay taşınabilir bir yağmurluk da işinizi kolaylaştıracaktır.