Tik tak, tik tak!… Saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri, saatler günleri kovalarken ömürler gelip geçiyor. Ancak bazen geçmek bilmeyen anlar yıllar gibi gelirken, bazen de ne kadar çabuk geçtiğini hayretle müşahede ederiz aynı süredeki bir başka anı. Değerli olduğu için Rabbimizin Kur’an-ı Kerim de vakitler üzerine yemin ettiğini biliriz. “vel’asr: zamana yemin olsun” [1]gibi.
Efendimiz(sav)’in “Kıyamet yaklaşınca zaman birbirine yaklaşacak, bir sene bir ay gibi, bir ay bir hafta gibi, bir hafta kuru hurma yaprağının ateşte yanması gibi kısa olacaktır.”[2] sözlerini düşününce içinde bulunduğumuz anların, bizlere verilmiş birer nimet olduğu şuuru ile o nimeti vereni görüp her daim yönümüzü O’na(cc) yöneltme, her işimizde O’nu(cc) murat etme ihtiyacı kendini daha bir hissettiriyor.
Bu yıl depremler, yangınlar, sel felaketleri derken son olarak korona virüsü ile tüm dünya bir imtihan yaşadı/yaşamakta. Hayatımızda değişen çok şey oldu. Sadece kendimizi değil başkalarını da düşünmek zorunda olduğumuz için bir süreliğine evlerimizdeyiz. İlmin beşikten mezara kadar olduğuna olan inancımız, eğitimi de evlere taşıdı. Uzaktan eğitimle yine derslerimize devam edeceğiz. Birçok alanda çalışmalar eve kaydı. Ailemizle olan birlikteliğimiz artıp, daha fazla zaman paylaşımı yapılmış oluyor. Bu süreçten sonra neler nasıl değişir ya da değişmez bilemem ama daha dinamik, büyüklerimizin, evlatlarımızın, arkadaşlarımızın kıymetini daha bir idrakle, diğerkâmlık duygularıyla, maneviyatımızı kuvvetlendirmiş olarak çıkarız da hayatın gerçek anlamını idrakle yola devam ederiz inşallah. Kendimizi tanıma adına, “Niçin bu âleme gönderildim?”, “Yaradılış gayem nedir?”, “Kur’an-ı Kerim bizlerden ne istiyor?”, “Dua ile Rabbimize yönelip tevbe ettiğimizde niçin huzur doluyoruz?”… gibi birçok sorunun cevabı için düşünecek zamanımız olacaktır belki bu süreçte ve böylece geçmişin muhasebesini de yapıp geleceğe hazırlık adına istikametimizi de kontrol etme imkânı bulmuş olacağız.
Rahmet mevsimi içinde geldi şimdi mübarek Şaban ve Ramazan ayı…
Umarız evlerimizi, gönüllerimizi şenlendirip, maneviyatla doldurup imanın lezzetini en derinlerde hissettirir. Anın farkındalığında yaşamaya çalışmak, Efendimiz(sav)’e olan muhabbetimizin tadına varabilmek gayretinde olmak, Rabbe yönelen dualar ve edilen secdelerle kim bilir belki ikram olarak Ramazan ayında teravihlerimizi kılabilmek için tekrar cem olunur.
Efendimiz(sav)’in “Kardeşlerim!” hitabına muhatap olacak güzellikle yaşayacağımız bu manevi mevsimi affedilenlerden olarak tamamlayıp rahmet deryasına dalıp gerçek huzuru hissedenlerden olmak dua ve temennileriyle…
Hoşça bakın zatınıza!
[1] Asr suresi
[2] Râmûz’ül Ehâdîs ,7101