Eşyaların da insanlar gibi kıymet ve itibar gördüğü, sanayileşmenin bu denli yaygın olmadığı, kullan-at kültürünün henüz benimsenmediği dönemlerde; kadim Anadolu kültürümüzde geleneksel el sanatları hâkimdi. El sanatları ile yapılan eşyalar sadece ihtiyacı karşılamakla kalmayıp bize dönemin insanlarının ruh dünyaları ve kültür yapıları hakkında ipuçları sunar. Hepsi birbirinden ayrı hikâye ve kıymetlere sahip olan el sanatlarımızdan biri de bakır işlemeciliğidir. Bu yazımızda günümüzde bahsettiğimiz sebeplerden dolayı adeta sofralardan müzelere çekilmiş olan bakır eşyalar ve bakır işlemeciliğine değineceğiz.
El sanatları, insanlığın doğuşundan beri çeşitli amaç ve nitelikte varlığını devam ettirmektedir. Bazı kaynaklara göre insanın doğada keşfettiği ve kullandığı ilk metal maden, bakırdır. Bakırcılık, dünyada bilinen en eski el sanatı olarak kabul edilmektedir.[i] Eski devirlerde daha ziyade alet ve savaş malzemesi yapımında kullanılsa da daha sonraları mutfak eşyası, ev aletleri ve süs eşyaları yapımında kullanılmıştır.
Bakırın işlenmesi Anadolu’da beceri ve uzmanlık isteyen bir zanaat haline gelmiş; ürünler yöreden yöreye, üretim şekli ve amacına, üzerindeki desene göre çeşitlilik göstermiştir. Bakırdan yapılan bazı eşyaları şu şekilde sayabiliriz: Yemek kapları, tencereler, su güğümü, hamam tası, mangal, büyük sini, ibrik, lokumluk ve niceleri… Her yörenin kendine has bir işleme tekniği ve geleneği, eşsiz güzellikte ürünleri bulunmaktadır. İstanbul, Ankara, Çorum, Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Erzincan, Tokat, Diyarbakır, Muğla, Burdur, Konya, Trabzon sabır ve özveriyle, vefakâr ustaların ellerinden çıkarak bakır işleme geleneğinin zincirinde halka olmaya devam eden illerimizdendir.
Osmanlı zamanında da epeyce ilgi gören ve saray sofralarında yerini alan bakır, Çin porselenlerinin saray sofralarına girmesi ile hâkimiyetini kaybetmeye başlamış; Tanzimat Fermanı’nın ardından (1839) Batılılaşma furyasının etkisi görülmüş, yemekler günümüzdekine benzer yemek takımları ile masada yenmeye başlanmış, bakır, saraylarda etkisini bir hayli kaybederek sofralardan yavaş yavaş çekilmiştir. Osmanlı tebaası da zamanla daha ekonomik olması ve kolay kullanılması sebebiyle başlarda alüminyum ve emaye sonraları ise çelik tencereleri tercih etmeye başlamıştır. [ii]
Köklü geçmişi ile ata yadigârı el sanatlarından biri olan bakırcılık diğer el emeği göz nuru sanatlarda da olduğu gibi yoğun bir emek ve zaman istemesinin yanında, üretim miktarının az olması, pazarlamadan kaynaklı gelirin yeterli düzeyde olmaması, emektar ustaların azalması, gençlerin bu zanaate fazlaca ilgi duymaması ve elbette aynı ihtiyaca cevap veren farklı hammaddelere sahip sanayi ürünlerinin çeşit ve miktarca bol, maliyet olarak düşük olması gibi sebeplerle eski parlak konumunu koruyamamaktadır.[iii] Bakır işlemeciliği, sürdürülebilir teşvik ile gençlere kazandırılarak, emektar ustalara destek verilerek, turizmin etkisi ile dünyaya açılması sağlanıp hak ettiği değere kavuşturulabilir.
Genel hatları ile değindiğimiz kıymetli kültürel miraslarımızdan olan bakır işlemeciliği ve diğer el sanatlarına ilgi duyanlara yukarıda adı geçen pek çok şehrimizde bulunan bakırcılar çarşısını gezmeyi tavsiye edebiliriz. Çarşılar, vefakâr ustaları ve tarih kokan dokusuyla çekiç sesleri eşliğinde sizlere samimi, sıcak bir kültür gezisi sunacaktır.
Esra Alp
[i] YAVUZ, Cemil; AKBULUT, Dilek; ŞIK, Aydın. Türk Mutfağında Bakırın Yeri ve Bakır Zanaatının Geleceği. Online Journal of Art and Design, 2019, 7.3.
[ii] YAVUZ, Cemil; AKBULUT, Dilek; ŞIK, Aydın. Türk Mutfağında Bakırın Yeri ve Bakır Zanaatının Geleceği. Online Journal of Art and Design, 2019, 7.3.
[iii] ALAGÖZ, Gürkan; ÇALIK, İsmail; GÜNEŞ, Erkan. KÜLTÜREL MİRAS TURİZMİ BAĞLAMINDA GELENEKSEL EL SANATLARI: ERZİNCAN BAKIR İŞLEMECİLİĞİ. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2018, 55: 174-191.