“Ey İman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki takva sahibi olur(korunur)sunuz.”(Bakara suresi 183)
Hasan-ı Basri(rahmetullah-i aleyh): “Allah-ü Teâlâ’nın “Ey İman edenler! ” hitabını duyunca ona bütün dikkatinle kulak ver. Çünkü onun içersinde ya yapman gereken bir emir veya kaçınman gereken bir nehiy vardır.” diyerek Kur’an-ı Kerim’deki bu çok kıymetli hitaba dikkatleri çekmektedir.
Cafer-i Sadık Hazretleri de: “Allah-ü Teâlâ’nın bu hitabında olan lezzet, kişiden ibadet ve taatin yorgunluğunu giderir, yok eder diyerek sevenin, sevgilisinin isteğini hemen yerine getirmesi, hatta ateşe girmesini emretse dahi tereddütsüz kendini ateşe atması gerektiğine işaret etmektedir.”der.
Bu kıymetli hitapla başlayan ayet-i kerimeden de anlaşıldığı üzere inananlara, Ramazan ayındaki sayılı günlerde oruç tutmak farz kılınmıştır. Oruç, mükellef olan bir kimsenin niyet ederek kendisini, fecirden akşam namazının vakti girinceye kadar, yemek, içmek ve cinsi münasebet gibi en çok arzu duyulan şeylerden uzak tutması demektir. Bu avam tabakasındaki mü’minlerin orucudur. Havassın orucu, yasaklanan her şeyden uzak durmak suretiyle olur. ”Havassu’l-havas” ın orucu ise Allah’tan başka her şeyden kendilerini tutmaları ve uzaklaşmalarıdır.
Oruç, Âdem(as)dan beri bütün peygamberlere ve bütün ümmetlere farz kılınmıştır. Allah-ü Teâlâ bunu belirtmekle oruç hükmünü te’kid, mü’minleri ona teşvik ile muhatapların gönüllerini hoşnut etmek istemiştir. Çünkü oruç, gerçekten zor ve meşakkatli bir ibadettir. Fakat zor bir iş herkese şamil kılınınca onu yapmak kolaylaşır ve herkes onu yapmak için kendinde cesaret bulur.
Ayet-i kerimenin sonunda “Umulur ki siz, takva sahibi olursunuz(oruç tutmak suretiyle günah ve kötülüklerden sakınırsınız)”buyruluyor. Çünkü oruç, masiyet(günah) işlemenin başlangıcı olan şehvet gücünü kırar. Nitekim Rasûlullah’ın(sav): “Ey gençler, sizden evlenmeye gücü yeten hemen evlensin. Çünkü evlilik gözü harama bakmaktan daha çok engelleyici ve insanı harama yaklaşmaktan daha fazla koruyucudur. Evlenmeye güç yetiremeyen ise oruç tutsun. Çünkü oruç, şehveti kırar.”[1]buyurmuştur.
Oruç, nübüvvetin on beşinci, hicretin üçüncü yılında farz kılınmıştır. İbn-i Abbas(r.anh)’dan şöyle rivayet edilmiştir: “Allah-ü Teâlâ, Peygamberi Hz. Muhammed(sav)’i, ”Lâ ilâhe illallah” kelimesiyle gönderdi. Bu kabul edilince namazı emretti. Sonra sırasıyla zekâtı, orucu, haccı ve cihadı emretti. Nihayet onların dinlerini kemale erdirdi.”
Oruç, cismaniyetin daracık hudutlarından kurtularak göklerin melekûtuna girmek için bir fırsattır. Buna, ikinci kez doğuş denilmektedir. Nitekim Îsa(as) “İki kez doğmayan göklerin melekûtuna giremez.” sözüyle bu manaya işaret etmektedir. Bundan daha öte oruç mücahedesi, Allah’a kavuşma ve O’nu müşahede etme vesilesidir. İşte “Oruç benim içindir, onun karşılığını ben veririm.”[2]hadis-i kudsisi bunu ifade etmektedir. Çünkü oruç, Allah’tan başka kimsenin bilmediği bir sır ve içine riya karışmayan bir ibadettir.
Ayet-i kerimenin “size oruç yazıldı ”kısmının manası: “Zahirde her bir uzva ve batında da her bir sıfata oruç yazıldı.”demektir.
Yalandan, gıybetten ve kötü sözden uzak durmak, dilin orucu; haram ve şüpheli şeylere bakmaktan ve bakarken gaflet içinde olmaktan sakınmak gözün orucu; yasaklanmış ve boş şeyleri dinlemeyi terk etmek kulağın orucudur. Nefsin orucu temenni, hırs ve şehvetlerden vazgeçmesi; kalbin orucu, dünya ve onun zinetlerine olan sevgiyi içinden atması; ruhun orucu, ahret nimetlerine ve lezzetlerine karşı olan bağlılığını koparması, sırrın orucu ise Allah’tan başka bir varlık tanıyıp görmeye elveda etmesidir.
İnsanda bulunan dünyevi arzular yıldızı batınca, vuslat ufkundan Allah’a kavuşma yıldızı doğar ve işte o zaman Hz. Peygamber(sav)’in, “Oruçlu için iki sevinç vardır. Bunlardan birisi, iftar ettiği andaki sevinç diğeri ise Rabb’ına kavuştuğu zaman duyduğu sevinçtir.”[3]şeklindeki vadi gerçekleşmiş olur.
Sonra Allah-ü Teâlâ, oruç tutulması gereken günleri 184.ayet-i kerimede sayılı birkaç gün olarak bildirmek suretiyle kullarına olan lütuf ve ihsanının ne kadar mükemmel olduğunu haber vermiştir. Sizin sayılı günlerde tutacağınız orucun zahmet ve meşakkati fazla uzun sürmeyecek, son bulacaktır. Fakat tuttuğunuz orucun sevap ve faydalarının bir sonu yoktur. Siz, diğer sayısız günlerde bu faydalardan sürekli istifade edeceksiniz. O halde oruç emrini duymak sizi korkutmasın.
Lütuf ve kerem sahibi olan Rabbimizden, cemalini müşahedeye vesile olacak oruçlar tutmaya muvaffak kılmasını niyaz ederiz.
Fahrunnisa Nur
Kaynak
Ruhu’l-Beyan Kur’an Meali ve Tefsiri, İsmail Hakkı Bursevi,2
[1] Buhari,Nikah,3 Müslim,Nikah,1
[2] Buhari,Savm,2 Müslim,Sıyam,160-162
[3] Buhari,Nikah,3 Müslim,Nikah,1