11 Şubat 2025 / 12 Şaban 1446

Mutluluğun Kaynağı Güzel Ahlak

Ahlak için, kişinin iç ve dış güzelliğini tamamlama gayreti ve toplumsal hayatta bireylerin davranışlarını ve birbirleriyle ilişkilerini düzenleyen kurallar bütünüdür diyebiliriz. Bir kişinin ahlaklı olabilmesi için bazı erdemleri kendi benliğine yerleştirmiş olması gereklidir. Tabi bu ahlaki olgunluğa erişebilmek bir takım psikolojik mekanizmaların faaliyeti ile mümkündür. Psikolojik açıdan ahlaki davranışı incelediğimizde ilk olarak aklımıza iletişimde olduğumuz kişilere karşı tutumlarımız gelir. Bu tutumlarımız ise benliğimizin bir sonucudur. Bu yüzden güzel ahlaklı insandan bahsedebilmek için öncelikle güzel ahlaklı benlik kavramından bahsetmek yerinde olacaktır.

Benlik, kişinin özelliklerini ve doğasını algılama biçimidir. Benlik algısı ise kişinin kendi benliği ile hayalindeki benliği arasındaki farkı bilmesidir. Başka bir ifadeyle kötü huylarının da farkında olmasıdır. Bunu bildiği takdirde kişinin özbilinci oluşur. Aslında tasavvuftaki nefis terbiyesinin de amacı budur: Kendini tanımak. Kişi kendini hatalarıyla birlikte tanıyabilirse nefis terbiyesi için ilk adımı atmış olur.

Allah ile insan arasındaki en güçlü bağ olan sevgi, insanın kendini fark etmesi için gerekli temel duygudur. Bu duyguya sahip olmayan, sevemeyen kişi aslında kendine de yabancıdır. Bu açıdan bakıldığında kişinin kendini tanıması için gerekli olan ilk duygu sevgidir. Eğer kişi gerçek anlamda sevmeyi öğrenmişse, yani kendisi dışındaki insanları en az kendisi kadar değerli görüp sevebiliyorsa o kişide zaten güzel ahlakın birçok özelliği bulunmaktadır. Menfaat gözetmeden sevebilen kişi yüksek ihtimalle dürüst, sabırlı, adil, cesur, kanaatkar ve cömerttir; affetmek, kusurları örtmek, kin tutmamak, hayırlı işler yapmak, merhametli olmak gibi güzel huylara sahiptir. Tüm bunlardan şu sonucu çıkartabiliriz: Sevmeyi bilmeyen insanın güzel ahlaklı olmasından da söz edemeyiz. Bazı güzel huyların insana olan katkılarından kısaca bahsetmek, dinin en temel ayağı olan güzel ahlakın insanın hayatına huzur ve mutluluğu nasıl getirdiğini, iyi insan modelini oluşturup toplumun mutluluğuna nasıl etki gösterdiğini anlamamıza da yardımcı olacaktır.

Empati sonucu oluşan merhamet ve şefkat duyguları Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın deyimiyle “sevginin şartsız halidir”. Hiç kimse arasında ayrım yapmadan herkese eşit hissedilen duygulardır.  Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, bu duygular bir kişi tarafından hissedildiğinde kişinin beyninde endorfin ve seratonin adı verilen mutluluk hormonları salgılanır. Buradan anlaşılacağı üzere mutlu olabilmek için daha merhametli ve şefkatli olmak gereklidir. Merhameti benliğinde var eden insanın bencilliği ve kibri azalır. Bencil olmayan insan yalan söylemez, dürüst ve çalışkandır. Bencil kişi ise hedefine kolay yoldan, emek vermeden ve yorulmadan ulaşmaya çalışır. Hatta yakınındaki insanların dahi kendi menfaati için çabalamasını bekler. Tembellik tahammülsüzlüğü, rahata ve zevke düşkünlüğü de beraberinde getirir. Tembelliğin ne denli kötü bir huy olduğu Efendimiz (s.a.v)’in şu duasıyla da anlaşılabilir: “Ya Rabbi!.. Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten ve her çeşit hastalıktan Sana sığınırım”. Tembellik, insanı güzel ahlakı yaşama kararlılığından uzaklaştırır. Böylelikle hem dünya hem de ahiret kaybedilmiş olur. Çalışmak, ilimle meşgul olmak ise zaten iyiyi, doğruyu, ahlak güzelliğini elde edebilmek için şarttır. Çünkü birçok ahlaki özellik, doğuştan var olsa bile geliştirmek ve bu özelliğe sahip olmak için çalışıp çabalamak gereklidir. Çalışmak için temel değer olan sabır, içinde beklemeyi, zevkleri ertelemeyi ve acılara katlanabilmeyi barındırır. Duyguların eğitimi ve denetimi için gereklidir ve insana tahammüllü olmayı, dürtülerini yönetebilmeyi öğretir. Sabretmeyi bilmeyen insan hayatı boyunca karşılaşacağı sıkıntılar karşısında çaresiz hisseder ve bu sıkıntılarla baş etmekte ciddi zorluklar çeker ve hayat boyu sorunlarını başkalarının çözmesini bekler. İnsanın sosyal yaşam içerisinde ruh sağlığını muhafaza edip, mutlu olabilmesi için olmazsa olmaz meleke sabırdır. Bu sebeple kişinin doğumdan itibaren sabır eğitimine başlanmalı, bu eğitimin temelinde ise bekleyebilmeyi öğretmek olmalıdır. Zira beklemeyi bilmek zamanı iyi yönetmeyi, dolayısıyla başarılı olmayı getirir. Çalışmak için sabır gerekli olduğundan, sabır eğitiminin yetersizliği kişiyi tembelliğe sürükler.

Güzel ahlak denilince akla gelen bir diğer özellik tevazudur. Aslında tevazu kişinin gerçekçi değer algısıdır ve en kötü huylardan olan haset ve kibrin çaresidir. Haset ve kibir duygusuna yenik düşen insanlar kendilerini üstün görüp, kendilerinden başka kimseye değer vermezler. Bu yüzden sahip olamadıkları şeylere başkalarının sahip olması onları şiddetle rahatsız eder. Bu durum onları yetinmemeye yani şükürsüzlüğe iter ve bu hal genellikle yalnızlaşmalarına  neden olur. İşin ilginç yanı bu insanlar mütevazı insanlardan çok hoşlanırlar. Bunun nedeni onlarla birlikte olduklarında kendilerini daha da büyük hissetmeleridir. Bu yüzden kibirli insana karşı alçakgönüllü olmak çok da doğru değildir. Çünkü böyle davranılması kibirli kişinin kibrini artırarak, karşıdakini  ikinci sınıf insan olarak görmesine neden olur. Efendimiz Hz. Muhammed (sav) de bu hususta şöyle buyurmuştur: “Kibirliye karşı kibir, sadakadır.”[1]  ve “Haset etmekten kaçının. Çünkü o, ateşin odunu yiyip tükettiği gibi hayırları yer tüketir.”[2]

Ahlak eğitimi, kişiliği geliştirebilmek için vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Doğru ahlaki eğitime sahip olan bireyler güzel davranışlarıyla dikkat çekerler. Bu kişiler çevrelerince sevilen, saygı duyulan ve hayranlık uyandıran bireylerdir. Kendileriyle birlikte topluma da yarar sağlarlar. Bu özelliklere sahip olanlar yaratılanı Yaradandan ötürü seven, yani doğru sevgi anlayışına sahip insanlardır. Bu sevgi, insanın sabırlı, merhametli, güvenilir olma, cömertlik, yetinmeyi bilme (şükür kavramını içselleştirme), tevekküllü olma, empatik davranabilme gibi huylarını olgunlaştırarak çalışkan ve üretken bireyler olmasını sağlar. Özetle, güzel ahlaklı olabilmenin temelini oluşturan sevgi anlayışına sahip olmaya çalışmak diğer tüm güzel hasletleri de beraberinde getirecektir.

Psikolog Şerife Zehra Yiğit
  • [1] Münâvî, Feyz’ül-kadîr, 4, s. 366/5299.
  • [2] Ebû Dâvûd, Edeb 52.