22 Ocak 2025 / 22 Recep 1446

Mutluluk

İnsanın mutluluğu yakalamasında iki temel adım vardır.

Birinci adım, kişinin kendini tanıması, duygularını fark edip yönlendirmesi ve bunlar yardımıyla harekete geçmesidir. İkincisi, diğer insanlarla iletişim kurması ve böylelikle karşı tarafın duygularını fark etmesidir. Mutluluğu yakalamak doğru iletişime bağlıdır. Çünkü hiç kimse tek başına mesut olamaz. Mutsuzluğun en büyük sebeplerinden biri, onu yanlış yerlerde aramaktır. İç huzurun yolunu bulmak için uzmana başvuran kişiye, “Senin mutluluğun bu sahada değil, şu sahadadır” yönlendirmesi yapılarak, onun doğru noktalara yönelmesi sağlanmalıdır. Mesela, insan penceresinin önündeki gülleri görmez de, hayal ettiği bir gül bahçesine kavuşmak ister. Bu, mutluluğu yanlış yerde aramak demektir.

Yaşadığımız yüzyılda insanlar depresyona giriyor sonra da tedavi oluyorlar. Ama mutlu olmak depresyondaki birinin tedavi olmasından daha farklıdır. Mesela, bir istatistik çizelgesi düşünelim. Ortada sıfır vardır. Buna ‘sıfır skoru’ denir. Sıfırın sağında artılar, solunda eksiler bulunur. Depresyon sıfırın altındaki ibreler gibidir. Ruhi çökkünlük yaşayan bir insanı önce eksi taraftan alır, nötr duruma getirir oradan da artı değerlere taşırız. Mutluluk basamaklarını geçmesini, hayattan zevk almasını, ailesinden, işinden, kısacası yaşamından memnun olmasına yardım ettiğimiz depresyonun tekrar etmesine mani oluruz.

Mutluluğun Engelleri

İnsanın huzurlu yaşamasına mani olan durumların ilki, yanlış alışkanlıklardır. Özellikle çocukluktan itibaren getirilen hatalı düşünce kalıpları ya da zihinsel şemalar, mutluluğu önündeki en büyük engellerdendir. Bunu daha iyi anlamak için mutluluğun karşıtı olan acı çekme kavramını inceleyebiliriz. Çünkü insanın yaşamından memnun olmasında acı çekmeye karşı sergilediği tutum önemlidir. Bu noktada “İnsanın mutlu olması için ızdırap çekmesi şart mıdır? İnsan olarak acıya karşı nasıl bir tavrımız olmalı?” gibi sorular sorabiliriz. Bunların doğurduğu düşünceler mutluluğa kattığımız anlamı kavramak bakımından önemlidir.

İnsan Acıdan Kaçmak İster

İnsanda acıdan kaçma eğilimi vardır. Batılı bilim adamları insanı bağımlılığa iten üç genetik eğilimden bahsetmektedirler. Bunlardan ilki, beyinde dopominerjik sistemle çalışan yeniliği arama davranışıyla ilgilidir. İkinci eğilim, serotonerjik sistemle yürüyen zarardan kaçma yönündedir. Üçüncüsü ise ödül bağımlılığıdır ve insanın hoşuna giden, zevk aldığı şeylere bağlanmasını ifade eder.

Zarardan kaçma davranışı insanı depresif duruma iterken, tembelliğe de götürebilir. Yahut ödüle bağımlılık, kişide sorumluluktan kaçma ve haz peşinde koşmayı doğurabilir. Mutlu olmak için, bu durumları fark edip iyiye doğru gitmek gerekir. Farkındalığın oluşması için biyolojimizi iyi tanımak işe yarayacaktır. Mesela, mutluluğun bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal ve mesleki parçalardan oluşan parametreleri vardır. Bir insanın beden sağlığının yerinde olması mutluluğun tesisi bakımından gereklilik taşır ama yetmez. Çünkü zihinsel mutluluk da önemlidir. Tabii bunları bilmek tek başına yeterli değildir. Mutluluğu hayata geçirme, duygusal bakımdan desteklemek ve insan ilişkilerine yansıtmak gerekir.

Mutlulukta Denge Ve Ölçü

Mutluluk denilince üzerinde durulması gereken en önemli hususlardan birisi denge ve ölçüdür. Kanımızdaki şeker nasıl belli bir düzende ilerliyor ve kan şekerindeki değişme insanı hasta ediyorsa, kişiyi mutluluğa götüren eğilim ve davranışlarda da bir ölçünün bulunması zorunludur.

Her duygunun beynimizde bir imzası vardır. Ayrıca duygular sevgi, hayret, üzüntü, utanma, nefret, korku gibi kümelere ayrılır. Duygu kümelerinin içi doğru şekilde doldurulduğunda mutluluk kendiliğinden gelir.

Bağışıklık Sistemi Ve Mutluluk

Duygu kavramı, zannedildiği gibi soyut değildir. Beyin, sevgi, nefret, üzüntü ve benzeri hislerin karışımından bir formül üretir. Hatta akyuvarlarda, lenfositlerde dahi her duygunun bağlandığı bir nokta vardır. Lenfosit hücresinin yani akyuvarların dışında da duyguları bastıran ya da harekete geçiren alıcılar mevcuttur. Mesela insan depresyona girdiğinde, akyuvarlar baskılanır ve beyin hareket kabiliyeti azalır. Mutlu olduğu zaman ise akyuvarlar daha aktif hale geldiği için hastalıklarla mücadele kolaylaşır. Bu durum bize bağışıklık sistemiyle mutluluk arasında böyle bir bağlantı olduğunu göstermektedir.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın “Duyguların Psikolojisi” kitabından derlenmiştir.