Dinimiz, cemaatle namaz kılmaya büyük önem vermiştir. Cemaatle namaz kılan Müslümanlar birbirleri ile yakından tanışır, bilmeyenler bilgili olanlardan yararlanır, iyi alışkanlıklar kazanır, zamanla kötü alışkanlıklardan vazgeçerler.
Cemaate devam etmekle Müslümanlar arasında karşılıklı sevgi meydana gelir, kardeşlik ve dayanışma duyguları kuvvetlenir, cemaatle namaz kılan müminler tek başına namaz kılanlardan daha çok sevap kazanır.
“(Ey Resûlüm!) Sen de (cephede) içlerinde olup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir grup seninle beraber (namaza) dursun ve silahlarını (yanlarına) alsınlar (diğer grup düşmana karşı beklesinler). ” Nisa/102 Ayetinde Allah Teâlâ cihat sırasında korkulu anlarda bile cemaatle namaz kılmayı söz konusu etmektedir. Korkulu anlarda cemaatle namaz kılmanın teşvik edilmesi, normal zamanlarda cemaate riayet edilmesinin daha öncelikli ve önemli olduğunu da belirtmiş olmaktadır.
Bu konuda Sevgili Peygamberimiz şu müjdeleri veriyor:
“Cemaatle kılınan namazın sevabı, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi kat daha fazladır.”
(Buhârî, “Ezân”, 30)
“Yatsı namazını cemaatle kılan bir kimse, gece yarısına kadar namaz kılmış gibi olur. Sabah namazını cemaatle kılan bir kimse bütün gece namaz kılmış gibi olur.”
(Müslim, “Mesâcid”, 260)
Farz namazlar tek başına da kılınır. Ancak cemaatle kılınması sünnet-i müekkededir. Camiye devam etmenin manevi kazancı çok, toplumun birliğini sağlamada rolü büyüktür.
Sünnet ve nafile olan namazlar cemaatle kılınmaz. Ancak teravih namazı sünnet olduğu halde hem tek başına, hem de cemaatle kılınabilir. Vacip olan vitir namazı sadece Ramazan ayında cemaatle kılınır. Cuma ve bayram namazları cemaatle kılınır, tek başına kılınmazlar.
- Cami ve Cemaat Adabı
Camiler, Müslümanların Allah’a ibadet ettikleri yerlerdir. Yeryüzünün en şerefli yerleri olan camilere “Allah’ın evi” denilmektedir.
Camiye ibadet için giden mümin, Allah’ın ziyaretçisi ve misafiri durumundadır. Ev sahibi, evine gelen misafirlerine ikramda bulunduğu gibi camiye giden müminlere de yüce Allah büyük mükâfatlar verecektir.
Camilere saygı göstermek, her Müslümanın vazifesidir. Bu vazifeler kısaca şunlardır:
- Camiye abdestli olarak, temiz elbise ve düzgün kıyafetle girilmelidir.
- Camiye, önce sağ ayağını atarak girmeli ve girerken Peygamberimize salavat-ı şerife okunmalıdır.
- Camiden çıkarken önce sol ayağını dışarı atmalıdır.
- Ayakları ve çorapları kirli olarak camideki halı ve kilimlere basmamalıdır.
- Bir özrü yoksa camide ayaklarını uzatarak oturmamalı; bağırıp çağırmak, gürültü etmek ve dünyaya ait şeyleri konuşmak gibi saygısız davranışlardan sakınmalıdır.
- Soğan, sarımsak yiyerek ağzının kokusu ile camiye gidip cemaati rahatsız etmek, geğirmek ve yanındakileri iğrendirecek davranışlarda bulunmaktan kaçınmalıdır.
- Camide Kur’an okunuyor veya vaaz ediliyorsa, dikkat ve saygı ile dinlemeli, camiye geç gelenler boş buldukları yerde oturmalı, ön saflara geçmek için cemaati rahatsız etmemelidir.
- Kadınların Mescitlere Gitmeleri
Cemaatle namaz ve mescite gitme bakımından kadınlar erkeklerden farklı hükümlere tabi tutulmuştur.
Hz. Peygamber kadınların mescite gelebileceklerini, ancak evdeki ibadetlerinin daha üstün olduğunu çeşitli vesilelerle dile getirmiştir. Bu konuya ilişkin hadislerden bazıları şöyledir:
“Kadınların mescitlere gitmesine engel olmayın. Fakat evleri onlar için daha hayırlıdır.”
(Müslim, “Sâlât”, 134-137)
“Kadınlarınız gece mescite gitmek için sizden izin istediklerinde onlara izin verin.”
(Müslim, “Sâlât”,139)
Yaşlı kadınların cemaatle namaz kılmak üzere mescitlere gitmeleri caizdir. Fitneye sebep olma korkusundan ötürü genç kadınlar için ise mekruhtur.
- Cemaate Gitmemek İçin Özür Sayılan Haller
- Teyemmümü mübah kılacak derecede hastalık veya felçli olmak yahut âmâ bulunmak. Hafif baş ağrısı, hafif ateş gibi rahatsızlıklar, yürüyüşü engellemeyen felç hali özür sayılmaz.
- Kendine, malına, şerefine bir zarar gelmesinden veya cemaate gitmeye engel bir hastalığın meydana gelmesinden korkmak.
- Yağmur, çamur, şiddetli soğuk, öğle vaktindeki şiddetli sıcak, gece şiddetli rüzgâr, şiddetli karanlık gibi durumlar da cuma ve cemaate gitmeme özrüdür.
- Küçük veya büyük abdesti sıkışık durumda bulunmak. Çünkü bunlar namazı huzur içinde yerine getirmeye ve tamamlamaya engel olurlar. Canının istediği bir yemeğin hazır olması, şiddetli açlık ve susuzluk da özür sayılır.
- Kokan ve kokusunu gidermek mümkün olmayan çiğ bir gıda maddesi yemek.
- Bir yerde hapsedilmiş olmak.
- Dini meseleler ve te’lifle uğraşmak.
- Cemaate devam etmek istediği halde, geçerli bir özürden dolayı, düzenli bir şekilde devamdan mahrum kalan kimse de niyetine göre cemaat sevabına nail olur.
- Camiyi Tanıyalım
Camiler Müslüman toplumun ayrılmaz parçası, İslam ülkesinin simgesidir. Türk Milleti tarih boyunca Cami yapımına büyük önem vermiş, bugün bile seviyelerine ulaşılmayan dâhi mimarlar yetiştirmiş ve dünyada emsâli görülmeyen şaheser camiler meydana getirmiştir.
Cami, Müslümanların topluca ibadet ettikleri yerlerdir.
Mescit: Namaz kılınan yer anlamındadır. Ülkemizde küçük camilere mescit denir. Bazı büyük camilere de müscid denilmektedir. Mescit-i Nebi gibi.
Küçük mescitlerde genellikle vakit namazları kılınır, Cuma ve bayram namazları kılınmaz.
- Caminin Bölümleri
Mihrab: Camilerde kıble yönünde bulunan ve imamın namaz kıldırırken durduğu girintili bölüm.
Minber: camilerde imamın Cuma ve bayram hutbelerini okuduğu yüksekçe merdivenli yer.
Kürsü: Camilerde vaaz verilen yüksekçe oturma yeri.
Minare: Camilerin bitişiğinde ezan okumak için yapılan kule şeklinde yüksek yapı.
Şerefe: Minarelerde çepeçevre ve çıkıntılı olarak yapılan ezan okuma yeri. Buraya minarenin içindeki basamaklarla çıkılır. Minarelerde genellikle bir şerefe bulunur. Birden fazla şerefeli minarelerde vardır.
Alem: Minarenin tepesine yerleştirilen hilâl (ay) şeklindeki tepelik.
- Bir Mescitte Cemaatin Tekrarlanması
Bir mahallenin mescidinde ezan ve kametle birlikte cemaatin tekrarlanması mekruhtur. Mahalle mescidi; belli bir imamı ve belli bir cemaatı bulunan mescit demektir.
Ancak cemaatin şu durumlarda tekrarlanması mekruh değildir:
1) Bir mahalle mescidinde, o mahallenin halkından olmayan seferi bir topluluğun cemaatle namaz kılması.
2) O mahallenin sakinlerinin ezanı sessizce okuyarak namaz kılması.
3) Mahalle halkının, cemaati ezansız ve kametsiz tekrarlaması.
4) Mescitin yol üzerinde bulunan bir mescit olması.
5) Mescitin daimi bir imam ve müezzini bulunmadığı ve insanların ayrı ayrı namaz kıldığı bir mescit olması.
Normal vakitlerde birden fazla cemaatler teşkil edilmesi, cemaatin bütünlüğünü bozar ve sonraki cemaate katılma gibi düşüncelerle gevşekliklere yol açabilir.
Yol kenarlarına, benzinlik ve konaklama yerlerine yapılan mescitlerde cemaatle namaz kılma konusunda ise bütün insanlar eşittir. Bu yüzden buralarda cemaatin tekrarlanmasında da bir sakınca bulunmaz.
Görevli imamı, bulunan bir mescitte imamdan önce cemaatle namaz kılmak da mekruhtur.
Beyhan Büşra ÖZKUL
Kaynaklar:
-
Feyz’ül Furkan Kur’an-ı Kerim Meali
-
İlmihal / Hamdi DÖNDÜREN / ERKAM Yayınları
-
İslam İlmihali / M. Asım KÖKSAL / Seha Neşriat
-
İslam İlmihali / Lütfi ŞENTÜRK / Seyfettin YAZICI / DİB Yayınları
-
Büyük İslam İlmihali / Ömer Nasuhi BİLMEN / BİLMEN Yayınları
-
İlmihal 1 / DİB Yayınları