11 Şubat 2025 / 12 Şaban 1446

Ramazan Gibi Kutlu Bir Ay

Herkes Ramazan ayının kutsallığını bilir. Ben, halkımızın yaza ve tatile hazırlandığı şu günlerde, bir başka kutsal aya dikkati çekmek istiyorum.

O, 23 Ağustos 2017- Çarşamba günü başlayan, mübarek Zilhicce ayıdır.

Biz müslümanlar için Zilhicce de Ramazan gibi, çok müstesna, çok değerli ve çok önemli bir aydır; içinde, gaflet olunmaması, mutlaka istifade edilmesi gereken nice faziletli günler, sevaplı geceler, mânevî yönden kârlı ibadetler vardır.

Her şeyden önce bu güzel ay, İslâm’ın beş temelinden birini teşkil eden o muazzam ve muhteşem Hac farizasının îfâ edildiği aydır.

Hacca niyet edenler, dünyanın dört bucağından akın akın yollara düşerler, bu ayda o mukaddes beldelere varırlar, “lebbeyk allâhümme lebbeyk” diye çağrışırlar. Baş açık, yalın ayak, ihramlara bürünmüş, Kâbe-i müşerrefeyi ziyaret ve tavaf ederler, Safa ile Merve arasında koşa koşa sa’y eder, Mina’da, Arafat’ta, Müzdelife’de bulunur, gözyaşlarıyla dualar eder, şeytanları taşlar, kurbanlar keser, Mevlâ’nın affına, mağfiretine, rahmetine mazhar olur, günahlardan arınmış, pak ve nurlu kişiler olarak yurtlarına dönerler.

Helal para ile usulüne uygun olarak yapılmış bir haccın mükâfatı ancak ve ancak cennettir. Ne büyük bir mükâfat!

Ayrıca Medine-i Münevvere’de Mescid-i Nebevi’de kılınan namaz, başka yerde kılınandan bin misli daha sevaplıdır; Mekke-i Mükerreme’de Mescid-i Haram’da kılınanlar ise yüz bin mislidir; yaya olarak hac vazifesini yapanın her bir adımı için 700 ‘Mekke hasenesi’ sevap verilir. Peygamber Efendimiz’e “bu nedir?” diye sordular, “yüz bin misli” buyurdu (yani bir adıma yüz bin misli hasene veriliyor). Hac masrafları da 700 misli sevaplıdır vs.35

Bu ayda, haccetmeyen, yurdunda kalan müslümanlar için de nice sevaplar vardır.

Özellikle ilk on gün (aşr-i Zilhicce) Kur’an’da işaret olunan, yüce Allah’ın rahmet deryasının coştuğu, taştığı günlerdir. Mü’minler o günleri oruç tutarak, zikirle, ibadetle, hayırla geçirmeye çalışmalıdır.

Özellikle Kurban bayramının Arefe günü orucu çok sevaplıdır. (Yalnız hacılar için mekruh, çünkü sıcaktan ve meşakkatten hac vazifelerini aksatabilirler.)

Sevgili Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem);

“Bir kimse Arefe günü oruç tutarsa, Allah onun iki senesinin günahlarını mağfiret eder: Bir önündeki senesi, bir de geride bıraktığı sene…” buyurmuştur.

Her hicrî ayın ortasında olduğu gibi ‘eyyâm-ı biyz orucu’ tutmak, bu ayda da ihmal edilmemeli (ki bu sene 6, 7 ve 8 Temmuz günlerine tesadüf eder). Çünkü Peygamber Efendimiz, eyyâm-ı biyz oruçlarını hiç bırakmamıştır.36

Arefe gecesini ve bayram gecelerini ibadetle ihya eylemek hakkında da teşvikler çoktur; asla gaflet olunmaya!

Ayrıca, maddî durumu müsait, hali vakti yerinde olan müslümanların bayram günü kurban kesmesi de vaciptir. Kurban için harcanan para, Allah indinde çok sevgilidir. Hz. Ali (radıyallâhu anh) Efendimiz’in Peygamberimiz’den (sas.) rivayet eylediği bir hadîs-i şerîfte;

“Kim ki gönül hoşluğu ile ve sevabını Allah’tan umarak, kurbanını keserse, o kurban onun için cehenneme perde ve mâni olur (yani sahibini cehenneme girmekten kurtarır).”37 diye bildiriliyor. Bu, her türlü zahmet ve sıkıntıya katlanmaya değer bir sonuçtur ve ne büyük bir müjdedir!

Büyük şehirlerin apartman hayatındaki zorluklar veya evinde kurbanı kesme işlerini yapabilecek kimseleri olmayanlar için kurbanlarını, vakfımıza, derneklerimize, Kur’an kurslarımıza vekâlet vermek suretiyle kestirebileceklerini de hatırlatmayı bir görev sayıyorum.

Ayrıca müslümanlar kurban derilerini hangi hayır müessesesine vereceğini de iyice düşünmeli ve mutlaka kendi öz müesseselerini tercih etmelidir. Çünkü bunlar büyük yekûn tutuyor ve büyük hayırlara vesile oluyor.

Hepinizin Kurban bayramını candan kutlar, cümlenize iki cihanda saadetler dilerim sevgili okuyucularım ve kardeşlerim!

(23 Ağustos 2017- Çarşamba)

*
Dipnotlar
1. İbni Abbâs’tan nakledilen hadis için bk. Taberânî, el-Mu‘cemü’l-kebîr, XII, 105, hadis no: 12606; İbni Huzeyme, IV, 244, hadis no: 2791; Hâkim, I, 631, hadis no: 1692; Beyhakî, Şu‘abü’l-îmân, III, 431, hadis no: 3981; es-Sünenü’l-kübrâ, IV /331, X, 78.
2. İbni Abbâs’tan nakledilen hadis için bk. Nesâî, “Sıyâm”, 70, hadis no: 2345.
3. Hasan b. Alî’den nakledilen hadis için bk. Taberânî, el-Mu‘cemü’l-kebîr, III, 84, hadis no: 2735.
4. Enes b. Mâlik’ten (ra.) nakledilen hadis için bk. Hâkim, IV, 620, hadis no: 8718.