Allah’ın sonsuz salatü selamı yaratılmışların en şereflisi, en makbulü, en güzeli, en mükemmeli, örnek insan, eşsiz, emsalsiz Muhammed-i Mustafa’nın (sav) üzerine olsun. O’nu gereğince tanımayı, sünneti seniyyesine uygun yaşamayı nasib eylesin. Rasûlullah’ın (sav) coşkun sevgisi içimizde O’nun pak âline, ashabına, ahbabına, varislerine doğru halka halka yayılsın.
O’nun aşkıyla yanan gönüllerden şöyle dizeler dökülmüş:
Yanan kalbe devasın sen, bulunmaz bir şifasın sen,
Muazzam bir sehasın sen, dilersen runümansın sen,
Habibi kibriyasın sen, Muhammed Mustafasın sen,
Cemalinle ferahnâk et ki yandım ya Rasûlullah.
O’nun güzelliklerini anlatmakta dilimiz aciz kalır. “Allah’ın Resulü’nde, sizin için, pek güzel bir örnek vardır.”(Ahzab/21) Ey peygamber! Muhakkak biz seni, (ümmetin üzerine) bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak, hem de Allah’ın izniyle, bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik. (Ahzab/45-46) “Şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin.” (Kalem/4)
Bütün asil nitelikler emsalsiz olarak O’nun karakterinde simgeleşmiştir. Mükemmel bir örnektir. Kuran-ı Kerim’i sözleriyle açıklayan, rehber olan, yol gösterip muallim olan O’dur.
Cahiliyye dönemini Mehmet Akif şöyle ifade ediyor:
“Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta, dişsiz mi bir insan onu kardeşi yerdi.”
Peygamber (sav) Efendimiz böyle bir zamandaki kaba saba, gaddar, insanlardan; merhametli, şefkatli, edeb ve güzel ahlak timsali bir toplum meydana getirdi. Bunda hiç şüphesiz Kur’an’ın övdüğü güzel ahlakı ve belagat ve fesahatinin mükemmelliğinin de etkisi vardır.
Günümüzde uygulanan pedagojik yaklaşımlar, uzun araştırmalar sonunda ortaya çıkan, bir kısmı henüz bulunamamış birçok sonuçları Peygamber (sav) efendimiz 1400 yıl önce uygulamıştır. Allah u Teâlâ Hazretleri O’na bedeni ve ahlaki bütün güzellikleri vermiş, dini ve dünyevi bütün üstünlükleri ihsan etmiştir. Allah (cc) kalplerimizi nurlandırıp, Habib’inin sevgisiyle doldursun.
Peygamber Efendimiz (sav) gayet açık ve net konuşur, maksatlarını açık ve parlak bir şekilde söylerlerdi. Konuşurken tane tane sayılabilecek gibi söyler, sözlerinde derin manalar ve hikmetler bulunurdu; Cevamiül Kelim idi. Mesela; “Hikmetin başı Allah korkusudur.”, “Cezası en çabuk verilen, zulümdür.”, “Kanaat tükenmez bir hazinedir.”, “Kendisi için sevdiğini, kardeşi için de sevmedikçe, kişinin imanı kâmil olmaz”. Bu Hadisi Şerifler bazılarıdır. Bazen sözünü üç defa tekrar ederdi, ne fazla ne az, yerince söylerdi; muhatabının anlayacağı şekilde davranırdı. Çocukları çok sever, başlarını okşardı; saçını okşadığı çocuktan güzel kokular yayılırdı. Mübarek gülüşleri tebessüm etmekti. O’nun ahlakı Kuran ahlakıydı. Kur’an-ı Kerim’de: “(Resulüm!) Affetme yolunu tut, İyiliği emret ve cahillerden yüz çevir (kendini bilmezlerin söz ve hareketlerine karşılık verme).” (Araf/199) Buna benzer ayeti kerimeler pek çoktur. O Kur’an ile terbiye edildi; beşeriyet de O’nunla! Nur saçan kandil oldu bütün insanlık için.
Kimseye eziyet etmez, özür dileyenin özrünü kabul ederdi. Latife yapar ama hakikati söylerdi. Kendisinden asla yalan sadır olmamıştır. O (sav) daima güler yüzlü, tatlı dilli ve toleranslı olmuş; bununla beraber sözlerini saygı ile dinletmeyi de başarmıştır. “(Ey insanlar!) Andolsun ki, size kendinizden öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. Size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.” (Tevbe/128) Ashabtan birini bir gün göremezse sorar, hasta ise ziyaret ederdi. Sahabelerinin hepsi en çok kendilerini sevdiğini düşünürlerdi. İnsanları sevgisini ifade etmeye teşvik ederdi.
“(Ey Rasulüm! Sen) Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, elbette onlar etrafından dağılıverirlerdi. O halde onları affet, onlar için mağfiret dile.” (Âli İmran/159)
Peygamberi Zişan Efendimiz (sav) sadece insanlara değil, canlı cansız bütün varlıklara karşı merhametliydi. O’ndan ayrı kaldığı için inleyen hurma kütüğünü okşamış, kullandığı eşyalarına bile isim vermiştir. Mesela harpte giydikleri zırhın adı “zatü’l-füdul”, kılıcının adı “Zülfikar”, ibriklerinin adı “sadr”, aynasının adı ise “müdilleh” imiş. Devesinin ismi “kusva” atının ismi ise “mürteciz” imiş.
Peygamber Efendimiz (sav); “Kıyamet günü bana en yakın oturacak kişiler, ahlâken en güzel olan kişilerdir ki; onlar mütevazı olurlar, hem severler, hem de sevilir, saygı görürler.” (Tirmizi) buyurmuşlar. Ve başka bir hadisi şerifte ise; “Kul bazen önem vermediği, Allah rızasını mucib bir kelime söyler de, Allah bu sebeple onun derecesini yükseltir. Yine kul (bazen) dikkat etmeden Allah’ın gazabını mucib bir söz söyleyebilir de onun yüzünden cehennemin derinliklerine atılıverir.” buyurmuşlardır.
Küçük bir dikkatle bazen, insan fıtratı harekete geçer, bir bakış, bir söz veya ses tonuyla düğümler çözülür; işitmek istemezse insan, kalbinin sesini bile susturur, işitmek isterse duyar. İstek irade halini almazsa, hemen sönüp gider. Kulak hakikate nüfuz ederse, göz kesilir. Yoksa söz kulakta kalır, gönüle tesir etmez.
Kendini Allah’a veren, nefsini terbiye etmek için mücahede eden ve şeriatin dizgini ile dizginlenen kişinin ahlakı, gerek söz gerekse davranış bakımından Kuran’ın talim buyurduğu esaslara uyması gerekir. Alışverişlerinde, insanlarla iletişiminde yine aynı esaslara riayet etmesi gerekir. Çünkü gerçek marifetlerin unsuru, dini ve dünyevi adab ve terbiyenin anahtarı budur. “Kim bu dünyada (hakikatlere) kör ise, o, ahirette de kördür; hatta yol bulmadaki şaşkınlığı daha da beterdir.” (İsra/72)
“Ey Rabbimiz! Gerçekten biz; Rabbinize inanın diye çağıran bir davetçiyi işittik, hemen iman ettik. Ey Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve canımızı iyilerle beraber al.” (Âli İmran/193).
En son ve hakiki din olan İslam’ın yaşantımızdaki en önemli yönlendirici unsur olmasını, adalet ve dürüstlüğün hâkim olduğu sevgi dolu mutlu günlerle birlikte temenni ve niyaz ediyoruz.
Nezahat Külekçi
Kaynaklar:
Feyzül Furkan Kur’an-ı Kerim
Mehmed Zahid Kotku (ks) Peygamber Efendimizin Şemaili
Mahmud Es’ad Coşan (ks) Başmakaleler 1
Kadi İyaz Şifa-i Şerif
Şahver Çelikoğlu Kırk Hadis Şerhi