Âdem (as) ilk insan, ilk halife, Allah’ a verdiği sözü ilk unutan kul…
Rabbimiz Âdem (as) ve eşi Havva’yı yaratıp cennetine koyduğunda;
’Ey Âdem! Sen ve eşin cennete yerleş(in), dilediğiniz yerden yiyin. (Fakat) şu ağaca yaklaşmayın. Sonra kendinize yazık edenlerden olursunuz’ buyurdu. (Araf 19)
İblis’in en büyük düşmanları olduğunu hatırlatarak ‘’O,sakın sizi, cennetten çıkarmasın!’’ diye uyardı.(Taha 117)
O büyük düşman tuzağa düşürme işine ağıtla başladı. Öyle bir ağıt ağladı ki onları hüzün içinde bıraktı.
‘’Sen ne için ağlıyorsun?’’diye sordular ona.
‘’Sizin öleceğinize ve içinde bulunduğunuz şu nimet ve ikramlardan ayrılacağınıza ağlıyorum!’’ dedi İblis.
İblisin bu sözü kalplerine tasa düşürdü.
Bundan sonra İblis yanlarına tekrar geldi. Kendilerinin iyiliklerini istediğine yemin edip onları aldattı. Yasak ağaçtan yiyip Rablerinin buyruğuna karşı geldiler.
Bunun üzerine Yüce Allah Âdem (as)’ a: ‘’Sana cennetten bol bol ihsanda bulunduğum ve oradan istediğin gibi yararlanmanı helal kıldığım nimetler yetmedi mi ki sana haram kılmış olduğum şeyden tattın? ’’ buyurdu.
Âdem (as):
Evet! Ya Rabb! Öyle oldu, fakat senin izzet sıfatına yemin ederim ki; ben, bir kimsenin yalan yere senin ismine yemin edeceğini sanmıyordum’’ dedi. Şeytanın yeminler ederek kendilerini kandırdığını dile getirdi.
Rabbi Onu ve eşini cennetten çıkardı. Dünya hayatının meşakkatleri içinde yaşarken Rabbine nasıl tevbe edeceği Ona ilham olundu.
Âdem (as) ve eşi: “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik! Eğer Sen bizi yarlıgamaz, bağışlamaz, esirgemezsen biz muhakkak (maddi, manevi en büyük) zarara uğrayanlardan olacağız! “ diyerek yalvardılar. (Araf 123)
Adem (as), Yüce Allah’a: “ Ya Rabb! Beni, Sen kendi kudret elinle yaratmadın mı?” dedi.
“Evet’’ buyurdu Yüce Rabbimiz.
“Ya Rabb! Sen bana Ruhundan üfürmedin mi?” dedi Âdem (as).
“Evet’’ buyurdu Rabbimiz.
“Sen, beni cennetine yerleştirmedin mi? “ dedi Âdem (as).
“Evet” buyurdu Rabbimiz.
“ Ya Rabb! Senin rahmetin, gazabını geçmiş değil midir? “ dedi Âdem (as).
“ Evet” buyurdu Rabbimiz.
Eğer ben tevbe eder ve halimi düzeltirsem, Sen beni yine cennetine döndürür müsün? dedi.
Yüce Rabbimiz ‘’evet’’ buyurunca, Âdem (as) tevbe etmeye başladı.
Rabbi de Onun tevbesini kabul buyurdu. Çünkü O samimi dua ve kesin yapılan tevbeyi çokça kabul edendir, çok acıyandır.
Allah ‘ın ilk elçisi kusurlu bir hareket işlendiğinde nasıl hareket edeceğimizi öğretti bize. Rabbimizin merhametinin gazabını aştığını öğretti. Dönüşün Ona olduğunu…
Elçilerinden Yunus (as)’la da merhametinin genişliğini gösterdi bize Rabbimiz.
Yunus (as)’ı putlara tapan bir kavme gönderdi Allah. Otuz üç yıl kavmini Allaha iman ve ibadete davet etmesine rağmen iki kişi iman etmişti Ona. Kavminin küfürde ısrar etmesi üzerine Yunus as:
“Ey Rabbim! Sen beni Kitabı inkâr ve peygamberlerini tekzib eden bir kavme ne diye gönderdin? “ dedi.
Yüce Allah: “Ey Yunus, sen benim tevbe edeceklerin tevbelerini kabul edeceğimi kıskanır gibisin! Yoksa sen, benim kalpleri doğrultup tevbeleri kabul edeceğimi ve kalpleri saptırıp mühürleyeceğimi bilmiyor musun? buyurdu.
Kavminin iman edeceğinden ümidi kesen Yunus (as) onlar aleyhinde duada bulundu. Rabbi de onu 40 gece, 40 gün kavmini uyarmakla görevlendirdi. Eğer hâlâ iman etmezlerse üzerlerine azap göndereceğini bildirdi.
Yunus (as) acele davrandı. Otuz yedi gece otuz yedi gündüz tebliğ etmesine rağmen hiç kimsenin iman etmemesi üzerine “ Eğer üç güne kadar iman etmezseniz üzerinize azab gelecek” diyerek içlerinden çıkıp gitti.
Azap alametlerini gören kavmi Yunus (as)’ ın kendilerini bırakıp gitmiş olduğunu fark edince söylediklerinin doğru olduğunu anladılar.
Azaptan kurtulmanın çarelerini aradılar.
Türlü türlü yollara başvurdular, tevbeler ettiler. Üzerlerine azap hak olmuşken Rableri tevbelerini kabul etti, onları affetti.
Kavminin affedildiğini duyan Yunus (as): “ Vallahi ben hiçbir zaman onların yanına bir yalancı durumuna düşmüş olarak dönmem! Ben onlara filan gün azaba uğrayacaklarını haber vermiştim! “ diyerek kızgın bir halde yüzünün doğrusuna gitti, bir gemiye bindi.
Yunus (as) gemiye binince gemi sağa sola yalpalamaya başladı. Ne ileri, ne geri gidiyordu. Gemi halkı şiddetli bir fırtınaya tutulmuştu.
“ Bu içimizden birinin günahı yüzündendir! Gemide sahibinden kaçan bir köle olduğunda gemi yürümez” dediler.
Rabbinin buyruğundan kaçtığı için; o kişinin kendisi olduğunu anlayan Yunus (as) denize atladı ve onu bir balık yuttu.
Yaptığı hatanın pişmanlığı içinde Rabbine döndü balığın karnında.
Onu bol bol tesbih etti.
Balığın karnını mescid edinip, secdelerde ve niyazda bulundu.
Hatasına tevbe etti.
‘’ Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni (noksanlıklardan) tenzih ederim. Doğrusu ben (bu hareketimle) kendine zulmedenlerden oldum.’’ diye yalvardı Rabbine.(Enbiya 87)
Rabbi onun tevbesini kabul etti. Onu seçti de Salihlerden yaptı.
Allah’ın seçilmiş kulları, peygamberleri; Rablerine, boyun büküp döndüler.
Biz günahkâr kullara yol gösterdiler…
Biz de şu güzel günleri, şu tevbe ayını fırsat bilelim, dönelim Rabbimize!
Tevbekâr kullardan olalım, af dileyelim Yaradanımızdan.