Tevbe, kişinin günahlarını çirkin görüp pişman olması, bunlardan dönmesi ve bunda devamlı olması; istiğfar ise Allah’tan af ve bağışlama talep etmesidir.
İnsanoğlu şu geçici dünyada önceliklerini belirlemelidir. Zamanımızı neye harcıyoruz? Yapmamız hatta ertelemeden yapmamız gereken işleri sonraya mı atıyoruz, geciktiriyoruz… Kişi, kendisine “şu anda ne yapıyorum, nasıl bir durumdayım” diye sorarak kendini gözden geçirmeli, hesaba çekmeli, farkındalığını artırmalı; artılarını ve eksilerini ele alıp iyi yönlerini ziyadeleştirmeye ve kuvvetlendirmeye; kötü, çirkin, hoş olmayan yönlerini de tevbe ve istiğfar edip düzeltmeye çalışmalıdır. Tevbeyi hemen yapmayıp geciktirmek, işlenen günahı küçük görmek; gafletin, farkındalık eksikliğinin ve şaşkınlığın belirtisidir. Kötülük yapan öncelikle kendisine yazık eder. Farkına varılmamış günahlar ve tevbeyi erteleme, kişinin iç dünyasında dağınıklığa da sebep olur. Olumsuz tutumları ve amelleri büyütüp yerleştirir, sökülüp atılması hem zaman alır hem de zor olur. Aynı zamanda tevbeyi gerektiren olumsuzlukların üzerimizde oluşturduğu baskıyı da artırır.
Tevbe ve istiğfar üzüntüyü giderir, kişiyi sıkıntıdan kurtarır, ferahlık sağlar[1]. Kişinin gücünü artırır, tazeler, hayra yöneltir. Tevbede azim göstermek, niyeti ve davranışları düzeltmek kişiyi olgunlaştırır. Hayatı daha huzurlu ve mutlu kılar. Dinginlik verir. İnsanın iç dünyasının huzura kavuşması dış dünya ile olan ilişkilerine de yansır. Tevbe etmek iç ve dış dünyayı kirlerden temizleyip arındırmadır. Efendimiz (sav)Hz.leri kötü ahlaklı olmaktan, fena işler yapmaktan Allah’a sığınmıştır [2].
Sağlıksız alışkanlıkları ve huyları terk etmeli, ilişkilerimizi –bireysel, sosyal, ruhsal en geniş manada- yeniden gözden geçirmeliyiz. Tevbe ve istiğfarda devamlılık göstererek güzel davranışları ahlak haline getirmek insanı bu konularda otomatikleştirir. Aksi halde ise olumsuz tutumların sürdürülmesine sebep olur. Dürtüleri kontrol edip yönetmek kişide iç disiplin ve dengeyi sağlar. Tevbe etmek insanın kendini gerçekleştirmesi için tekrar tekrar edilen bir fırsattır.
Beden ve ruh sağlığını korumak sorumluluklarımızdandır. Farkına bile varılmamış, yanlış, kötü, çirkin, olumsuz tutum ve davranışlar; tevbe ve istiğfarın önemsenmemesi, ruh sağlığına ve onun etkilediği beden sağlığına vurulmuş bir darbedir. Çünkü kişide iç doyum ve huzur sağlanamaz. Bu durum sağlıklı sosyal ilişkilere de balta vurur. Kişinin çatışması, uyumsuzluğu artar. Yakınmalar, şikâyetler ve huzursuzluklar psikolojik sorunları olduğu kadar fiziksel sorunları da beraberinde getirir. Çünkü ruh ve beden bir bütündür; birbirlerinden etkilenir. Kişide sık sık krizler yaşanır. Bu kriz ve huzursuzluk hem iç dünyada kendisini gösterir hem de sosyal çevreye/kişilerarası ilişkilere yöneliktir. Sahte ilişkiler yaşanır, verimsizlik artar.
Yaşlılıkta bedenî gücün zayıflaması, yorgunluğun artması ve gayrette azalma ile beraber tevbede azim ve kararlılık göstermede, kişide yerleşmemiş iyilikleri ve güzel işleri sürdürmede daha da bir zorluk yaşanır. Sağlıklı bir süreçte olması gereken olgunlaşma ve kemale erme elde edilemezse kişide umutsuzluk, huzursuzluk, karamsarlık ve kaygı artar. Kişi sürekli bir şikâyet ve pişmanlık içinde olur. Bu durum kişinin benlik bütünlüğünü de olumsuz etkiler. Sağlıklı yaşlılık dönemindeki fazilet, erdem, tatminlik, bilgelik yerine uyumsuzluk, boşluk duygusu, acı ve endişe yaşanır. Tevbeyi ileri yaşlara ertelemeden gençken yapmalıdır.
Hakkımızda iyi, hayırlı, faydalı ve güzel olanı istemek/dua etmek ve bunda gayretli olmamız gereklidir. Samimi bir niyet ve gayret olmaksızın el açıp istemek ne kadar doğrudur? Gerçek tevbe insana yeniden bir diriliş, hamle, olumlu bir değişim ve gidişat kazandırır.
“Allah’ım! Ben kendime çok zulmettim. Günahları bağışlayacak ise yalnız sensin. Öyleyse tükenmez lütfunla beni bağışla, bana merhamet eyle. Çünkü affı sonsuz, merhameti nihayetsiz olan yalnız sensin.”[3]
“Allah’ım! Geçmiş bütün günahlarımı bağışla. Kalan ömrümde de beni (kötülüklerden ve kötü şeylerden) koru. Razı ve hoşnut olacağın güzel amelleri bana nasip et.” [4]
Oya Erdoğan
Yararlanılan kaynak: Şahver Çelikoğlu, 40 Hadis Şerhi, İstanbul, 2010, 8.hadis izahı
[1] Ebu Davud, Vitir, 26.
[2] Tirmizi, Da’avat, 127
[3] İbn-i Mace, Dua, 2.
[4] Ahmed b. Hanbel, V, 396.