9 Aralık 2024 / 7 Cemaziye Ahir 1446

Avusturalya (2. Bölüm)

Edibe Boz – 

Bu ay her daim Avusturya’yla  karıştırılan, kanguru ve koalaların ülkesi Avustralya’yı gezmeye devam ediyoruz.

NERELERİ GEZMELİ?

Avusturalya çok geniş bir yüz ölçümüne sahip olmasına rağmen şehirleşme, yani gezilecek yerler, genellikle kıtanın güney ve doğu kıyılarında konumlanmış. Köklü bir tarihe sahip olmayan Avusturalya’da gezerken daha çok doğal güzellikler görmeyi umarak yola çıkmanızda fayda var.

Gelin yazımıza Avusturalya’nın en büyük, en eski, ilk akla gelen şehri ve aynı zamanda Yeni Galler eyaletinin başkenti olan şehri ile başlayalım: Sydney.

Sydney denilince tabi ki ilk akla gelen yer Opera Binası. Opera binası aktif olarak konser ve etkinliklere ev sahipliği yapan, yaşayan bir sanat merkezi. Mimarisinde kullanılan deniz kabuğu görüntüsü veren seramik fayanslar ve  mavi okyanustan gelen yelkenliler havası ile  insanı daha yanına yaklaşırken etkisi altına almaya başlıyor. İsterseniz Opera Binası’nın etrafında birkaç tur atıp Sydney Limanı’nın da dahil olacağı güzel kareler yakalayabilir ya da denk geleceğiniz bir müzikal şölene katılarak bu muhteşem atmosferi soluyabilirsiniz.

Dünyaca ünlü Bondi Plajı’nı ve Campbell Geçidi civarındaki restoran ve cafeleri gezdikten sonra şehir merkezinin yakınındaki Darling Limanı’nda bulunan Deniz Müzesi’ne uğrayabilirsiniz. Burada bir vahşi yaşam parkı ve akvaryum bulunuyor, çocuklar için ideal gezi rotalarından olduğunu söyleyebiliriz.

Sydney Kulesi ve camla kaplı Skywalk’a uğrayıp büyüleyici şehrin 360 derecelik manzarasının fotoğraflarını çekebilir

ve sonrasında şehrin tarihi yapısını korumaya devam eden Rocks’a geçebilirsiniz. Burası Avrupalıların Avusturalya kıtasına geldikten sonra bu şehirde kurdukları ilk yerleşim merkezi.

Ayrıca kıtanın yerlileri olan Aborjinlerin sanatını incelemek isterseniz Galler Sanat Galerisi’ne bir ziyaret düzenleyebilir,

sonrasında Avrupalıların kıtaya ilk ayak bastığı yer olan Port Jackson’da bir kahve molası verebilirsiniz.

Gelelim tamamı planlanarak inşa edilen, yapay bir şehir olan Canberra’ya… Burası aynı zamanda ülkenin başkenti.

Şayet kısa süreli bir seyahat planınız varsa, Canberra’yı öncelikli rotalarınız arasına almanıza gerek yok. Planlı bir şekilde tasarlanan bu şehir, altyapısal gelişimiyle doğal bitki örtüsünü de iyi korumuş bir yer. Öyle ki II. Dünya Savaşı sonrasında dünya üzerindeki en gelişmiş şehirlerden biri olmayı bile başarmış.

Vaktiniz var ise görmeniz gereken yerlerden bazıları şu şekilde: Parlemento Binası, ülkenin tarihi hakkında daha detaylı bilgi edinebilmek için Avusturalya Savaş Anıtı

ve Avusturalya Ulusal Müzesi, şehrin en eski kamu binasını görmek isterseniz de Aziz Baptist Anglican Kilisesi. 

 

Kültür-sanat başkenti de diyebileceğimiz, Avusturalya’nın en kalabalık ikinci ve en yaşanılası şehirlerden olan Melbourne ile gezimize devam edelim.

Bu şehirde mimariye doyacaksınız. Victoryan tarz denilen dönem mimarisinin sayısız eseri modern binalarla sentezlenmiş ve eşsiz bir ortam meydana gelmiş. Avusturalya’nın ilk ve en büyük sanat galerisi : Victoria Ulusal Galeri.  Bunun dışında Victoria Eyalet Kütüphanesi, Anzac Anıtı -ülkemizde, Çanakkale’de de benzerlerini gördüğümüz-,  Melbourne’nin kalbi Federation Square, St. Paul’s Katedrali.

Gezmek için yarım günden fazla zamanınızı ayırmanız gerekebilecek güney yarım kürenin en büyük açık marketi olan Queen Victoria Market de bu şehirde.

Avusturalya’da şaşırmamanız gereken en güzel şeylerden biri de koskoca şehir merkezlerinde sıklıkla rastlayabileceğiniz, kendinizi adeta ormanda hissedebileceğiniz park ve bahçeler. Kısa bir mola ile nefeslenebileceğiniz Royal Botanical Garden bunlardan biri.

Eski Melbourne Hapishanesi olan Old Merbourne Gaol da gezilebilecek diğer yerlerden…

Ayrıca araç kiralama imkânınız varsa dünyanın en güzel ve en etkileyici sürüş rotalarından biri Melbourne’nin yakınlarından başlıyor: Büyük Okyanus Yolu. Bu yol sizi Geelon’un batısından Portland’a ulaştırıyor.

Melbourne kültür-sanat merkezi olduğu kadar spor merkezi de aynı zamanda. Her yıl birçok spor etkinliği burada düzenleniyor: Avusturalya açık tenis, Melbourne Kupası At Yarışı, Formula 1 Avustralya Grand Prix… Melbourne olimpiyat stadında bulunan Avusturalya Ulusal Spor Müzesi’ni de spor severlere öneriyoruz.

Büyük Okyanus Yolu

I. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden askerlerin anısına inşa edilen yol, dünyanın en güzel sürüş rotalarından biri olarak kabul ediliyor. Toplamda 243 km olan yol 1932’de tamamlandı. Yol boyunca birçok doğal güzellik, kasaba, kamp alanları ve bir milli park size eşlik ediyor. Bu rotanın en önemli ve ihtişamlı noktası ise Twelve Apostles (12 Havariler). Port Campbell Milli Parkı’nın okyanus kıyısında olan bu kalker kayalıkları milyonlarca yılda okyanus dalgalarının aşındırması ile oluşmuş. 12 adet olmasından sebep İsa’nın 12 havarisine atfedilmiş ve bu isimle anılmaya başlanmış.

Outback (Taşra)

Avusturalya bilindiği üzere çölleri ile meşhur. Kıyı kesimlerindeki yerleşimlerin aksine iç kısmı kurak bölgelerden, vahşi doğanın hâkim olduğu, eşsiz hayvanlara ev sahipliği yapan yerlerden oluşuyor. Bu iç alanlarda kanguru, buraya has vahşi bir köpek cinsi olan Dingo, develer, atlar, nehirlerinde sıklıkla rastlayabileceğiniz timsahlar, sayısız çeşitte kuş ve papağanlar, dünyanın en zehirlilerinden en büyüğüne kadar bir çok sürüngen yaşamakta.

Uluru-Kata Tijuta Milli Parkı

Avusturalya’nın doğal yaşamının önemli sembollerinin başında geliyor. Aborjinlerin kutsal kayası olan Uluru, arzotik kumtaşından oluşan kayanın oksitlenmesiyle kızılımsı bir renk kazanmış ve dünyanın en büyük monolit kayalarından biri olarak biliniyor. Uluru Kayası (Ayers Kayası) Alice Spring kasabasına 4 saat araba mesafesinde bulunuyor. Nisan-ekim ayları arasında ziyaret edilebilir. Aksi halde gündüzleri yaklaşık 45 dereceye kadar çıkabilen sıcaklık bölgede gezmeyi imkansız hale getirebiliyor.

Avusturalya’nın diğer bir büyük şehri olan Brisbane ile yola devam ediyoruz…

Burası da Melbourne gibi hareketli bir kültür sanat yaşamına sahip. Southbank Queensland Sahne sanatları merkezi  civarında sizi yorgunluğunuzdan sıyıracak  nehir boyu yürüyüş yolları, kafeler ve restoranlar ve  yapay plajlar bulunmakta. 

Avusturalya’ya kadar gelmişken buraya özgü koalaları da merkezinde görmeden olmaz. Dünyanın ilk koala bakım alanı olan Lone Pine Koala Sanctuary, Brisbane’da yer alıyor.

Gold Coast, Brisbane şehir merkezine yaklaşık bir saat araba sürüşü mesafesinde bulunan, sörf meraklılarının uğrak durağı olan ve kilometrelerce uzanan altın kumsallar. Sahilde bulunan cafelerden kahvenizi alıp güzel bir yürüyüşe çıkabilir, açık havada bulunan dükkanlardan alışveriş yapabilirsiniz.

Ayrıca Brisbane-Gold Coast yolu üzerinde farklı tema parklar da (Dreamworld, Movieworld, Seaworld vb.) bulunuyor. Çocukları ile gezenlerin veya ruhu çocuk kalanların keyifli ve heyecanlı vakit geçirebileceği parklara tam bir gün ayırmalısınız.

Avusturalya gerek doğal güzellikleriyle gerek tarihi yapılarıyla farklı bir tecrübe sunan, keyifli, dinlendirici bir gezi rotası. Kocaman bir kıtadan bahsettiğimiz için haliyle her şehri, her doğal güzelliği yazıya dökebilmek mümkün değil. Yukarıda bahsedilen üç büyük şehir ve iç kesimlerde yer alan birkaç güzellik tavsiyelerden küçük bir kısmı. Planlanacak bir seyahatte mutlaka bir rota çizilmeli ve verimli bir gezi için rotaya göre detaylı araştırma yapılmalı.

TAVSİYELER

  • Daha önceki yazılarımızda da bahsettiğimiz üzere, farklı ülkelere giderken yanınızda atıştırmalık bir şeyler götürmek ülkenin yeme-içme şartlarına uyum sağlamaya çalışırken yardımcı olacaktır fakat bu durum Avusturalya için pek de  geçerli sayılmaz. Ülkenin ekolojik dengesini korumaya çok fazla dikkat ettikleri için, eyaletler arasında bile, bazı yiyeceklerin gidiş-gelişi yasaklanmış durumda. Bu sebeple yanınızda süt ürünleri, meyve-sebze, tohum vb. ürünler götürmek yasak. (Belki paketli birkaç atıştırmalık ile şansınızı deneyebilirsiniz). Ülke girişinde pasaport kontrolünden sonra tatlı köpekler sizin üzerinizi ve bavullarınızı kokluyor ve  ülkeye girmesinde yasaklı madde olup olmadığını kontrol ediyorlar. 
  • Gümrük ve pasaport işlemleri Avusturalya’da çok sıkı. Yanınızda yiyecek götürürseniz sıkıntı yaşamamak adına uçakta dağıtılacak olan kartlara bu ürünleri deklare etmeniz gerekmekte.
  • Ülke coğrafi konum itibariyle güneşten çok etkilendiği için  bütün Avusturalyalılar gibi siz de güneş kremlerinizi sürmeden dışarı çıkmayın.
  • Avusturalya prizler konusunda da bizden farklı, yanınızda götüreceğiniz çoklu fiş dönüştürücü veya oradan birkaç dolara alacağınız ürünler iş görecektir.
  • Doğa içerisinde bir ülkeye geldiğinizi unutmayın. Bunun doğal bir sonucu olarak sürekli olarak böceklerle ve hayvanlarla karşılaşacaksınız.
  • Daha önceki gezi rotamız Hindistan’ın aksine burada çeşme suları temiz ve içilebilir.
  • Her yerin, her şeyin, herkesin fotoğrafını çekmek isteyeceğinizi düşünerek boş bellekli bir telefon veya fotoğraf makinesi almanız isabetli olacaktır. 
Henüz Yorum Yok

Cevap Yaz

Tüm alanları doldurunuz