Kadın ve Aile –
Kadınların gün içinde en çok sorduğu soru ne sizce? Bir düşünelim.
Evet doğru bildiniz: “Bugün ne pişirsem?”
Peki ya ikinci soru?
“Bugün ne giysem?” 🙂
Sevdiğim biri bir gün şöyle demişti; “Ölene kadar alışveriş yapmasam, dolabımdaki kıyafetlerle ömrümün sonuna kadar yaşayabilirim.”
Ne acı bir gerçek öyle değil mi?
Emek, kaynak ve zaman harcayarak yaptığımız alışverişler… Gardrop dolusu kıyafetler ayakkabılar, aksesuarlar…
“Bir gün giyerim, zayıflayınca giyerim, kenarda dursun ne zararı var?” Bu sözler size de tanıdık geliyor mu?
Halbuki şu elbiseyi tam 1 yıldır giymemişim. Şu ayakkabıyı en son nişanımda giydim. Peki ya bu çanta? O rengi nasıl aldığımı ben de bilmiyorum, kullanmam mümkün değil.
Hepsi dolabımızda ve daha da önemlisi biz farkında olmasak da zihnimizde yer kaplıyor.
Yüklerimizden kurtulmanın vakti gelmedi mi sizce de?
Peki bunu nasıl başaracağız? Cevabı basit, ayıklayarak!
Şimdi dolabımızın karşısına geçelim ve içinde iyi hissettiğimiz kıyafetlere odaklanalım. Onları bir kenara alalım. Giydiğimizde rahatsız olduğumuz, bizi sıkan artık giymek istemediğiniz kıyafetleri ise ayıralım.
Geçelim bir diğer adıma. Bu seçtiğimiz kıyafetler içinde hangileri zamansız? Modası geçmeyen, her daim kalıcı olanlar hangileri? İşte şunlar. Çok güzel! Diğerlerini eleyelim.
İçlerinde abartılı bulup giyemediklerimiz mi var? Onları da eleyelim.
Sade ve şık olanları kendimiz için ayıralım. Ayırdığımız kıyafetlerin içinde bizi saran, sıkan, yoran kıyafetler varsa onları da eleyelim. Tercihimize göre dökümlü, bol, mütevazi ve rahat olanları kendinize ayıralım.
Şimdi sıra geldi renklere… Ayırdıklarımızdan yumuşak ve nötr tonlarını tercih etmeye çalışalım. Siyah, beyaz, gri, toprak tonları vb. Birbiri ile kolay kombinleyeceğimiz ve modası geçmeyen renkler. Tabi renk tercihi kişiye özel. Bu aşamada giydiğimizde bize kendimizi iyi hissettiren renkler değişiklik gösterebilir.
Peki ya kumaş kaliteleri? Tabi ki nefes alan, terletmeyen, hafif ve ferah kumaşlar tercihimiz.
Elimizde kalanlar bizim gardrobumuzun gerçek parçaları. Aynı yöntemi çantalarımız, ayakkabılarımız, aksesuarlarımız için de kolayca uygulayabiliriz.
Gardrobumuzu sadeleştirmek kadar onun sade kalmasını sağlamak da önemli. Bunun için de alışveriş alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz gerekir.
Kıyafet koleksiyonumuza bir yenisini ilave ederken hangi dürtülerle hareket ediyoruz?
Başka bir ifade ile o kıyafete ihtiyacımız olduğuna nasıl karar veriyoruz? İşte sadeleşme tam da bu karar verme sürecinde başlıyor.
Sahip olacağımız bu kıyafeti severek, sık sık giyinme imkanımız varsa doğru bir tercihte bulunuyoruz.
Aksine sahip olmak istediğimiz, çok fazla giyinemeyeceğimiz ama duruşuna, rengine hayran olduğumuz bir kıyafetse yanlış bir karar arefesinde olabiliriz. Bu şekilde satın aldığımız ve gardırobumuzda hayran hayran baktığımız, bir gün giyeceğim dediğimiz kıyafetlerin aslında bir yük olduğunu hissetmişizdir çoğu kez. Ama yine de güzel bulduğumuz kıyafetlere kayıverir gönlümüz.
Bu noktada farkındalık geliştirmesi için kıyafete veya aksesuara sahip olma ile ilgili yapılan anket sonuçlarına göz atmakta fayda var. Neden mi? Karar verirken bu tuzaklara takılıp takılmadığımızı anlamak için.
Yapılan araştırmalara göre maddi varlığını ispat etme kaygısı, başarı ve takdir görme arzusu, sahip olma takıntısı alışveriş sürecinde etkili olan tuzaklardan başlıcaları.
Öyleyse bugün bir karar verelim mi?
Sadece ihtiyacımızı giderecek, uzun süreli kullanıma uygun, sıkça kullanabileceğimiz kıyafetler ve aksesuarlar girsin alışveriş çantalarımıza. Bir de başkalarına bir şey ispat etme kaygısı taşımadan kendi estetik zevkimizi tatmin etmeyi önemseyelim.
Çünkü gereksiz çokluklarla oyalanmaktan yorulduk ve sadeleşerek huzurlu bir hayat sürmek istiyoruz.