İlahiyatçı Zeynep Yaren Çelikbilek –
Allah’a inanan insanlar olarak ibadetlerin günlük rutinlerimiz arasında önemli bir yer tutması beklenir. Bu rutinler, formatımızı tasarlayan ve bizi yaratan Rabbimiz tarafından belirlenmiştir ve hayattan doyum sağlayabilmemiz açısından çok kıymetlidir.
Neden mi kıymetli?
Çünkü tasarımcı tasarladığı varlığın her zerresini ve dolayısıyla onun neye ihtiyaç duyduğunu çok iyi bilir. Çünkü Rabbi, insanı insanın kendisini tanıdığından çok daha iyi tanır. Dolayısıyla ibadetler insan için oluşturulmuş en faydalı rutinlerdir.
İnsan yaratılışı (fıtratı) itibarıyla kendisinden üstün bir varlığı tanıma, hissetme ihtiyacı içindedir. Bir başka ifadeyle insan yazılımı, tasarımcısı ile kesintisiz iletişim kurmak üzere programlanmıştır. İbadet rutinlerimiz de tasarımcımız tarafından insana özel ve uyumlu olarak programlanmış kesintisiz iletişim uygulamalarıdır.
Günlük hayatımıza baktığımızda yaratıcımız geceyi dinlenme, gündüzü çalışma zamanı olarak istifademize vermiştir. Gündüz vaktini de kendi içinde sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı olarak zaman dilimlerine ayırmış ve her vakit için bir namaz ibadeti belirlemiştir.
“Gündüzün iki tarafında (öğle ve ikindide) ve gecenin (gündüze) yakın (üç) vaktinde (akşam, yatsı ve sabahta) dosdoğru namaz kıl. Muhakkak ki iyilikler (beş vakit namazın sevabı, aradaki) kötülükleri (küçük günahları) giderir. İşte bu, düşünen, Allah’ı ananlara bir öğüt/bir hatırlatmadır.” (Hûd Sûresi, 114)
Namaz, en önemli ve en sık devam ettiğimiz ibadet rutinimizdir. Her gün beş kez tekrarladığımız bu ibadet, aynı zamanda günlük yaşantımızı planlamada önemli bir mihenk taşı olması için “…vakitleri belli bir farzdır.” (Nisâ Sûresi, 103)
Namazı -vakitlerine dikkat ederek- günümüzün en önemli rutini olarak sürdürdüğümüzde günlük yaşantımızın da düzenli olması kaçınılmazdır. Bu düzen neticesinde diğer işlerimizi de daha rahat planlayabilir ve zamanımızı daha verimli kullanabiliriz.
Aynı zamanda bu rutinimiz sayesinde öz disiplin becerimiz gelişir. Kendi değerlerimize, inançlarımıza göre yaşayabilmek için her türlü olumsuz yönlendirmelerden bağımsız kararlar verebiliriz.
Öte yandan -yukarıda bahsettiğimiz- yaratıcımızla kuracağımız kesintisiz iletişim güçlü bir şekilde devam eder. Bu iletişim sayesinde manevi doygunluğumuz artar, kötülüklerden arınma ve hatalarımızdan geri dönme imkanımız gelişir.
Manevi doygunluğumuz arttıkça hayatı ve kendimizi objektif bir şekilde değerlendirebilecek bakış açısını yakalayabiliriz. Hayatın gerçek anlamını, kendi eksikliklerimizi ve güçlü yönlerimizi keşfettiğimizde çok daha gerçekçi planlar yapabiliriz. Böylelikle ömür sermayemizin her bir gününü kendimizle uyumlu, dolayısıyla huzurlu ve verimli yaşamamız mümkün olur.
Bu kazanımlara sahip olan bireyler, bulundukları ortamlarda fayda üretir ve sağlıklı bir toplum oluşumuna katkıda bulunurlar.
Oruç ve zekat da gelişim sürecimize katkı sağlayan yıllık rutinlerimizdendir. Bu kulluk uygulamaları ile yıl boyunca arzu ve heveslerimizin etkisiyle sapma eğilimi gösteren hayat rotamızın yönünü, doğrultma fırsatı yakalarız. Her yıl güncellenme imkanı sunan bu rutinlerimiz sayesinde fabrika ayarlarımıza dönme fırsatı bularak gelişim yolculuğumuza devam edebiliriz.
Manevi faydalarının yanında her yıl tekrar eden oruçla bedenimizi, zekatla malımızı temizleme imkanı bulmuş oluruz.
Unutmayalım ki ibadet rutinlerimiz, yaratılış kodlarımıza uyumlu en güncel uygulamalardır. Hayatını yaratılış kodlarına uygun bir biçimde sürdüren insanın gönlü rahat, başı dinç olur.
Bu rutinlere gereken önemi veren insan, ömrü boyunca gelişim sürecini devam ettirir ve potansiyelini en üst düzeyde kullanma fırsatlarını değerlendirebilir.
Kıymetli rutinlerimiz hiç aksamasın dileğiyle…