Ramazanı şerif, rahmet kapılarının ardına kadar açıldığı bir kutlu ay, on bir ayın sultanı. Öyle bir sultan ki sultanı gelmeden karşılar müminler, bir öncesinde, Recep ve Şaban ayında, duayla, özlemle bekler. Ramazan ayında rahmet-i ilahiye Müslümanların üzerine iner. Hatalar af olunur, dualar kabul olunur, bereket hâsıl olur, kalpleri gönülleri tatlı bir huzur kaplar. Rabbimiz meleklerine kendi rızası için oruç tutan kullarıyla övünür.
Ebu Hüreyre (ra)’den rivayetle Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “ Aziz ve celil olan Allah, insanın oruç dışında her ameli kendisi içindir, oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim buyurmuştur. ”
Allah-ü Teâlâ’nın emrettiği diğer ibadetlerin görünür bir şekli vardır. Ancak oruç, tutan kimsenin bildirmediği sürece dışarıdan bir kimsenin bilemeyeceği bir ibadettir. Bu nedenle riya ve gösterişten uzaktır. Gösteriş ve riyadan uzak Allah rızası için tutulan orucun mükâfatının Rabbim kendisine ait olduğunu bildirmiştir. Buhari’nin başka bir rivayeti de şöyledir: Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur. “ Allah Teâlâ buyurur ki: “ Oruçlu kişi yemesini, içmesini, cinsi arzusunu benim rızam için terk eder. Oruç, doğrudan doğruya benim rızam için yapılan bir ibadettir. Her iyiliğin karşılığı on misli sevap olduğu halde, orucun mükâfatını ben vereceğim”
İşte müminler için bir müjde. Kerem sahibi, zenginler zengini Allah-ü Teâlâ’nın, lütuf ve rahmet kapılarının ardına kadar açık olduğunun müjdesi. Cennet kapılarının oruçlu için ardına kadar açık olduğunun müjdesi. Sevdiğin için, sevdiğinin emri için nefsinin isteklerinden vazgeçmenin karşılığı, cennettin kapılarının ardına kadar açılma sebebi.
Sehl ibni Sad (ra) şöyle rivayet etmiştir. Nebi (sav) şöyle buyurdu: “Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir. Oruçlular nerede? diye çağrılır. Onlar da kalkıp girerler ve o kapıdan onlardan başkası asla giremez. Oruçlular girince o kapı kapanır ve bir daha oradan kimse giremez.”
Reyyan, Rabbinin emri için susuz kalmışların gereceği kapı. O kapıdan girenlerin suya kanacağı ve susuzluk hissi duymayacağı kapı. “ Kim bu kapıdan girerse, sonsuza dek susuzluk hissi duymaz “ (İbni Mace) diye müjde verilen kapı.
Bir müjde daha var ki, o da Ramazan ayında cehennem kapılarının kapatılıp şeytanların bağlanmasıdır. O halde cennet kapılarının ardına kadar açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı, şeytanların bağlandığı bu ayda yapılması gereken en lüzumlu şey, biraz nefis mücadelesi vermek, biraz gayret etmek, af dilemek, tövbe etmek, Ramazan ayının kıymetini bilmek, ibadet ve dualar ile en güzel şekilde değerlendirmeye çalışmaktır. Rahmet sofralarının kurulduğu bu ayda davete icabet edip o sofradan nasiplenmektir. İftar saatinde Rabbinin artık yiyip içebilirsin iznini aldıktan sonra duyulan sevinç gibi, kıyamet gününde o zor günde ateşten uzaklaştırılıp cennet nimetlerinin önüne serildiğini düşünerek o sevinci Rabbimin lütfuyla tatmak için gayret etmektir.
Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmaktadır: “ … oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır; birisi, iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır. (Buhari, savm)
Rabbim orucun sevabıyla kendisine kavuştursun. Sevinç anına, hakiki bayrama Rabbim cümlemizi ulaştırsın.
Saime Tutar
Kaynaklar: Mehmet Zahit Kotku (ks), Oruç.
Riyâzü’s Salihin