SORU: Üç kez üst üste mazeretsiz Cuma namazına gitmeyen nikahı düşer ve dinden çıkar deniyor bu doğru mudur?
CEVAP: Bu söz hüküm olarak doğru değildir ama bu sözün de durup dururken ortaya çıkmadığı belli. Bu sözün ortaya çıkış sebebi şudur: “Mazaretsiz olarak üç defa cuma namazına gitmeyen kişinin kalbi mühürlenir.” mealinde bir hadis-i şerif var. Kalp mühürlendiği zaman bu durum imanının gitmiş olabileceği şeklinde düşünülmüştür. İman gidince de insanın nikahı kalmaz. Bu mantığa göre düşündüğümüz zaman bu sözün çıkış kaynağı bu hadis-i Şerif olur. Netice olarak üç kez cumaya gitmeyen kişinin imanı da nikahı da gitmez ama bu kişinin imanı rüzgar önünde muhafazasız duran lamba gibi her an sönebilir.
SORU: Vitir namazında Kunut tekbirini getirirken elimi yere salıp öyle mi tekbir getirmem gerekiyor yoksa elin bağlı olduğu halde hiç salmadan tekbir getirebilir miyim?
CEVAP: Kunut tekbirinde elleri nasıl kalkacağı konusunda hiçbir problem olmamalıdır. İsteyen istediği gibi ellerini kaldırabilir isteyen salarak kaldırır isteyende salmadan bağlı olduğu yerden kulaklarına götürerek kaldırır.
SORU: Yatsı namazında cemaate yetişmek için sünnetin ikinci rekâtında selam verebiliriz diye duymuştum. Bu doğru mudur?
CEVAP: Yatsının farzına, cemaate yetişmek için hemen ilk sünnetin ikinci rekâtında selam verip cemaate yetişmek doğrudur. Çünkü yatsı namazından önceki sünnetin iki rekât kılındıktan sonra dörde tamamlanması gerekli olmadığı gibi vakit varken dört, altı, sekiz rekât dahi kılabilir. Yani en az iki rekâttır. Bu dört de, altı da sekiz de olabilir. Yani iki rekâttan sonra selam verip cemaate katılabiliriz.
SORU: Yatsı namazından sonra iki rekât kabir namazı kılınıyor. Böyle bir şey var mıdır eğer varsa bu namazda neler okumamız gerekir?
CEVAP: Yatsı namazından sonra vitir namazı kılınıncaya kadar insan istediği kadar namaz kılabilir. Bunun bir sınırı yok. Ama adını kabir namazı koymanın anlamı yok. Namazın adı kabir değilse nedir? Teheccüd diye kılarlar, gece namazı diye kılarlar, nafile diye kılarlar. Fakat kabir ismiyle bir namaz yok. Yatsı ve vitir namazı arasında ne namazı kılarsanız kılın bütün nafilelerin adı gece namazı veya teheccüttür. Bu namazlarda bildiği kısa sureleri okuyabilir. Uzun süreler biliyorsa mümkün olduğu kadar da uzatır. Peygamberimiz(sav) uzun uzun kılardı. Rükû ve secdeleri de çok uzatırdı. Böyle bizimkiler gibi ale’l acele kılmazdı. Ama kısadan kılmak istiyorsa hiç değilse, birinci rekâtta Kâfirûn ikinci rekâtta ihlas surelerini tercih edebilir.
SORU: Ta’dili erkâna uymayan imamın arkasında namaz kılmak caiz midir?
CEVAP: Ta’dili erkâna riayet etmeyen bir imamın arkasında namaz kılmak doğru değildir. Ben şahsen ta’dili erkâna uymayan imamın arkasında namaz kıldıysam o namazı iade ediyorum. Ta’dili erkân namazın rükunlarını dosdoğru, hakkını vere vere kılmaktır. Kıyamdayken dimdik durmak ve secde yerine bakmak; rükudayken sırtı dümdüz yapmak, kolları bacakları dik tutmak ve ayaklara bakmak, rükûdan iyice doğrulup biraz beklemek(kavme); secdeyi Efendimizin tarif ettiği gibi yedi kemiği yere bastırarak yapmak, iki secde arasında iyice oturduktan sonra biraz beklemek(celse); ka’de de sağ ayağı dikerek parmakların en az üç tanesi kıbleye dönük olmak, sol ayağı yere yayarak üzerine oturmak ve dizlere bakmak; selam verirken yanak arkadan görünecek şekilde omuz başlarına bakmak, kısacası Efendimizin tarif edip bizzat kılıp kıldırdığı gibi namaz kılmaktır ta’dili erkan. Ta’dili erkân konusunda halkımızın en çok ihmal ettiği şeyler kavme ile celse ve bunlarda biraz durmaktır. Ta’dili erkâna uymaksızın namaz kılan sahabiye(el-Müsiu’s-sala) üç defa arka arkaya namazı yeniden kıldırmış ve “dön de yeniden namaz kıl, çünkü sen namaz kılmadın” buyurmuştur. Halkımız rükûdan doğrulacağına çoğu zaman dimdik olmuyor, dimdik olsa bile beklemeksizin doğrudan secdeye gidiyor, iki secde arasında beklemeksizin ikinci secdeye gidiyor. Hâlbuki rükûdan doğruluktan sonra (kavme)bekleyecek, iki secde arasında da oturarak (celse) ve bir süre bekleyecektir(tuma’ninet). Peygamberimiz(sav) bizim namazlarımızı seyretse sanıyorum pek çoğumuza “dön de yeniden namaz kıl, çünkü sen namaz kılmadın” diyecektir.
SORU: İmamın okuduğu sureyi cemaat de kendisi okursa namazın tekrarı vaciptir, diyenler var. Siz bu konuda ne dersiniz?
CEVAP: İmam namazda kıraatte bulunduğu yani Kur’an ayetlerini okuduğu zaman cemaatin hiçbir şey okumadan onu dinlemesi gerekir. İmam okurken cemaatinde bir yandan okuması mekruhtur. Mekruh işlemiş olmak namazın bozulmasını gerektirmez. Namaz bozulmadığı içinde bu namazın iadesi gerekmez.
SORU: Rüşvet alanın namazları kabul olur mu?
CEVAP: Rüşvet ayrı bir günahtır, namaz ayrı bir ameldir. İkisinin sevap ve günahı birbirine karışmaz. Namaz kılan kişi sevabını alır, rüşvet işleyen kişi de günah kazanır. Rüşvet büyük günahlardandır. Öyleyse basite almayıp rüşvetten uzak duralım. Rüşvet aldığımız takdirde günah kazanmış oluruz. Ama bu günah namazı etkilemez. Namaz yine sahihtir. Namaz, kazandıracağı sevabı kazandırır.
SORU: Pantolon üzerine kap giymek tesettüre uygun mudur? Kadının bu kıyafetle namaz kılması doğru mudur?
CEVAP: Yapışık dar pantolon üzerine bele kadar gelen ya da beli az geçen bir kap giyerek namaz kılmayı caiz görmüyoruz. Bu tür modadan, bu tür pantolon merakından bayanlarımız vazgeçmelidirler. Bunda bir keramet/fazilet ve hayır yok. Pantolon ve üzerine yapışık bir gömlek giyip bir de başına sıkma bir başlık… Bu, örtü /tesettür değildir. Allah’ın hükmü ile alay etmeyelim. Allah Teâlâ tesettür de neyi murad ederek emrettiyse ona uygun giyinelim. Bu tür giyinişler Allah’ın emretmediği giyişlerdir. Bunlardan uzak duralım.
SORU: Bayanların secdede duruşları hakkında dizler birleşik mi ayrı mı olmalı?
CEVAP: Bazı hadislerde kadınların erkeklere göre namazda, rükûda ya da secdedeyken, özellikle secdedeyken yumuk vaziyette kılmaları gerektiği geçmektedir. Buna göre önce erkeğin secde şeklini tarif edelim sonra kadınınkini. Erkeklerin dirsekleri yere değmeyecek, dirsekleri havada kalacaktır. Aynı şekilde dirsekleri karınlarına da dizlerine de değmeyecek, mümkün olduğu kadar açık vaziyette olacaktır. Uylukları ayak bileklerine yapışık olmayacak, erkekler açık ve yaygın biçimde secde yapacaklardır. Kadınlar ise daha yumuk vaziyette, dirsekleri yere yapışık, aynı zamanda dirsek ve bilekleri yere serilmiş ya da karınlarına yapışık, yumuk vaziyette yapacaklardır. Bu durum, kadınların tesettüre daha uygun secde yapmalarını temin etmektedir. O bakımdan Hanefiler bu rivayetleri tercih etmişler ve kadın secde yaparken yumuk, kendilerini gizler vaziyette yapmaları gerektiği görüşünü ve rivayetlerini tercih etmişlerdir.
SORU: Namazda birinci rekâtta Kureyş suresini okuduktan sonra ikinci rekâtta yanlışlıkla ihlas suresini okudum. Namazı bitirince sehiv secdesi yaptım gerçekten yapmam gerekir miydi?
CEVAP: Birinci rekâtta Kureyş suresini okumakla ikinci rekâtta ihlas suresini okumanın bir yanlışlığı yok. İnsan birinci rekâtta bunu okur, ikinci rekâtta da ihlası okuyabilir. Mekruh görüleni ikinci rekâtta okunan surenin Kur’an’daki sıraya göre daha yukarıdan olmasıdır. Böyle olsa bile sehiv secdesini gerektiren bir durum yoktur.
SORU: Nafile namazlarda, sağlıklı ve sağlam olduğu halde oturarak kılınması efdal olan var mı; varsa, hangileridir?
CEVAP: “Ayakta kılınacak bir namaz, oturarak kılındı mı, fazileti %50 azalır, yarı yarıya iner.” diye hadis-i şerif var… Yalnız Pakistanlı kardeşlerimizde gördüm, burada da bir iki defa söyledim; bizim Rahmetullahi Aleyh Hocamız da gece yatma namazında bazen yapardı. Yatsıdan sonra abdest alıyor, yatacak. O yatmadan evvel kılınan namazı, oturarak kılıveriyorlar.
Peygamber Efendimiz’den öyle bir rivayet var da, ondan yapıyorlarsa, o rivayete uygun olsun diye yapıyorlarsa; o zaman uygun olur. Peygamber Efendimiz’e uyma aşkıyla yapmış oluyorlar.
SORU: Müslümanım deyip namaz kılmayan kimseyi, namaz kılması için zorlamak var mıdır?
CEVAP: Vardır. Çocuğu ise, döğecek bile… İlkönce ikaz edecek, biraz korkutup alıştıracak. Büyük insanda, mezheplere göre târikus salâtın, namazı terk edenin hükmü nedir diye çeşitli görüşler olmakla beraber, kılmamakta ısrar ederse hapis bile edilir; sen niye kılmıyorsun diye… Hattâ bazı sert mezhepler vardır; “Kılmamakta ısrar eden öldürülür!” diye hükmedilmiştir. İmâm-ı Ca’fer-i Sâdık’ın mezhebinde, Ca’ferî fıkhında öyle yazar.
SORU: Namaz kılmayan bir kadının yaptığı yemekler yenir mi?.. Namaz kılan bir kimse, namaz kılmayan eşiyle bir arada yatabilir mi?..
CEVAP: Bir kimse namaz kılmıyorsa, mü’minse, imanı varsa inkâr etmiyorsa… “Namaz da ne imiş?” derse kâfir olur. “Namazın rükûsu da ne imiş? Kıraat de ne imiş?” derse yine kâfir olur. Neden?… Farz olduğunu biliyoruz çünkü… Bir farzını inkâr etse bile yine kâfir olur, dinden çıkar. Çünkü Allah’ın belli olan bir emrini, belli olduğu halde reddetmiş ve inkâr etmiş oluyor; kâfir olur. Ama red ve inkâr etmiyor da, alışmamış, tembel, haylaz, şeytana uyuyor, nefse uyuyor, kılamıyor; günahkâr olur. O zaman kâfir olmaz. Aradaki farkı iyi bilmek lâzım!..
Günah-ı kebâir, yâni büyük günahlar insanı imandan çıkartır mı?… Çıkartmaz. İşlediği günahlardan dolayı boyundan büyük veballer yüklenir, çok günah yüklenir ama imandan çıkmaz. Kâfir diyemeyiz, müşrik diyemeyiz, günahkâr Müslümandır deriz. Tevbe edebilir. Allah affederse affeder veya cezalandırır; onu Rabbimiz bilir.
Binâenaleyh, bir kadın namaz kılmıyorsa… Mü’min ama kılmıyor. Keşke, küçükten anası babası öğretseydi. Alışkanlık haline gelmeyince, sonra nasıl zor oluyor. Küçükten öğretmek lâzım!.. Büyüyünce şimdi, kocası zorlasa kılmaz, babası zorlasa kılmaz. Evlendim der, sana ne der… İş işten geçmiş oluyor. Bu bir ayrı facia… Çocuklarımızı namazı seven, Rasûlullah’ı seven, sünneti seven insanlar olarak yetiştirmek gayretinde olmalıyız.
Ama bir kadın sırf tembelliğinden, şeytana uymasından namaz kılmıyorsa, bundan dolayı kâfir olmaz. Yaptığı yemek yenir. Namaz kılan eşiyle bir arada yatabilir.
Beyhan Büşra ÖZKUL
Kaynaklar:
- Dr. Mahmud Es’ad COŞAN (rha) / Güncel Meseleler 1-2
- Orhan ÇEKER / Fetvalarım 1
- iskenderpasa.com