14 Ekim 2024 / 10 Rebiül Ahir 1446

Geçilmez

Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez;

Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez.

İçeride bir has oda, yeri samur döşeli;

Bu odadan gelsin diye çağrılmadan geçilmez.

Eti zehir, yağı zehir, balı zehir dünyada,

Bütün fani lezzetlere darılmadan geçilmez.

Varlık niçin, yokluk nasıl, yaşamak ne, topyekün?

Aklı yele salıverip çıldırmadan geçilmez.

Kayalık boğazlarda yön arayan bir gemi;

Usta kaptan klavuza varılmadan geçilmez.

Ne okudun, ne öğrendin, ne bildinse berhava;

Yer çökmeden, gök iki şak yarılmadan geçilmez.

Geçitlerin, kilitlerin yalnız O’nda şifresi;

İşte, işte o eteğe sarılmadan geçilmez!

Necip Fazıl KISAKÜREK (1983)