Psikolog Ayşe Toker –
İnsan, ölümlü ve kusurlu bir varlık olarak hayatta yalnızca hayal ettiği ve beklediğiyle değil, aynı zamanda karşılaştığı sürprizler ve beklenmedik olaylarla da yüzleşmek zorundadır. Bu çelişki, içsel dünyamıza yansıdığında ruhsal sıkıntılar ve stres ortaya çıkabilir. İşte ruhsal denge tam da bu noktada, iç ve dış çatışmalarını uyum içinde yönetebilme kabiliyetidir. Kişinin önceki tecrübeleri ile yeni bilgilerini hayatın akışında dengede tutabilmesi hem ruhsal sağlığını korumasını sağlar hem de çevresindeki dünyayı daha sağlıklı bir şekilde algılamasına yardımcı olur.
İçsel dengeyi korumak, bireyin kendisini tanıması, duygularını anlaması ve düşünceleriyle sağlıklı bir ilişki kurabilmesiyle mümkündür. İçsel denge, her zaman sabırlı olmayı, esnek olabilmeyi ve değişen koşullara uyum sağlayabilmeyi gerektirir.
Hayat, öngörülebilir olmaktan çıkıp bazen bir kaosa dönüşse de, bu kaos içinde esneyebilmek, bireyi daha güçlü kılar. Esneklik, hayatın zorlukları ve stresli durumlar karşısında bir denge kurma becerisidir. Dış dünyada karşılaşılan olumsuzluklar, kişinin içsel dengesini tehdit edebilir, ancak bu tehditlere karşı duygu ve düşüncelerimizin şekillendirilmesi, gerçekliğe uyum sağlama konusunda önemli bir rol oynar. Birey, hayatta karşılaştığı zorluklara karşı sabırlı, sakin ve pozitif bir tutum geliştirdiğinde ruhsal sağlığını korur. Aksi takdirde, beklentilerimizin dışında gelişen olaylar karşısında yaşadığımız stres, ruhsal rahatsızlıklar yaratabilir. Bu noktada esneme ve uyum sağlama yeteneği, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde gelişim için kritik bir faktördür. Belirsizlikler ve zorluklar, konfor alanımızdan çıkmamıza ve yeni deneyimler kazanmamıza neden olabilir. Gelişim, acı ve stresi beraberinde getirse de, bu süreç, hayatın gerçekliğiyle barışık bir şekilde ilerlemenin en değerli yoludur.
Aile, içsel dengeyi sağlamak için en önemli destek yapılarından biridir. Ailedeki ruhsal denge, sadece bireysel değil, tüm aile üyelerinin sağlıklı bir şekilde gelişmesini sağlar. Ailedeki bu ruhsal ahenk, her bireyin kendini güvende hissetmesini ve birbirlerine karşı anlayışlı olmasını sağlar. Çatışmalar ve anlaşmazlıklar, sağlıklı bir şekilde çözülmediğinde aile içindeki ruhsal denge bozulur. Ancak aile içinde sağlıklı bir iletişim kurmak, karşılaşılan sorunlara birlikte çözüm aramak, ruhsal dengeyi korumanın en etkili yoludur.
Ebeveynlerin kendi içsel dengelerini korumaları, çocuklarına da bu dengeyi kazandırmada etkili olur. Ebeveynlerin tutarlı, sakin ve pozitif tutumları, çocukların gelişiminde önemli bir rol oynar. Ebeveynler, hayatta karşılaşılan zorluklara karşı esnek, uyumlu ve çözüm odaklı bir yaklaşım sergileyerek çocuklarına güçlü bir model olabilirler. Bu süreç, çocukların karşılaştıkları olumsuzluklarla başa çıkmalarını sağlar ve onların dayanıklılıklarını artırır. Çocuklar, ailedeki sağlıklı ruhsal dengeyi gözlemleyerek, hayatın zorluklarına karşı güçlü bir şekilde ayakta kalmayı öğrenirler. Çaresiz, üzgün ve hayattan sürekli alacaklı bir tavır sergileyen ebeveynlerin çocukları, genellikle katı ve kırılgan bireyler olarak büyüyebilirler.
Ruhsal iyilik hali, sadece bireysel bir hedef değil, aynı zamanda aile ve toplum düzeyinde de etki gösterir. Dünya işleriyle manevi yaşam arasındaki dengeyi kurabilmek, bireyin ruhsal sağlığını sürdürülebilir kılar. Her birey, hayatın günlük zorluklarıyla baş ederken, manevi bir bağ kurarak içsel huzura ulaşabilir. İbadet, manevi bir alan yaratır ve bireyi içsel dinginliğe taşır. Ancak, manevi dengeyi sağlamak sadece ibadetle sınırlı değildir. İfrat ve tefritten (aşırılıklardan ve yetersizlikten) kaçınarak, her şeyin ölçülü bir şekilde yapılması da gerekir. Aksi takdirde, hayatın zorluklarına karşı direnç göstermek zorlaşır. Küçük ama istikrarlı adımlarla ibadet etmek, hayatın getirdiği zorluklarla baş edebilmek ve ruhsal huzuru artırmak için önemli bir adımdır. Bu denge, sabır, şükür ve farkındalık duygularını besler; kişi bu duygularla ruhsal olarak güçlenir ve içsel huzurunu arttırır.
Sonuç olarak, ruhsal denge, sadece bireysel bir başarı değil, aile içindeki uyumun ve huzurun bir yansımasıdır. Ailedeki sağlıklı bir ruhsal denge, sadece bireylerin değil, toplumun da ruhsal refahını artırır. Ruhsal dengenin korunması, bilinçli adımlar atmayı, içsel farkındalık kazanmayı ve sağlıklı alışkanlıklar geliştirmeyi gerektirir. Ailedeki ruhsal ahenk, tüm bireylerin birbirini anlaması ve desteklemesiyle sağlanabilir. Aile içindeki sağlıklı bağlar, bireylerin ruhsal dengesini güçlendirirken, toplumsal mutluluğun da temelini atar.